Değerli okurlar, bu köşede tarihimizin ikonik isimlerini, kahramanlarını ve geçmişin bilinmeyen, az bilinen ya da yanlış bilinen olaylarını sizlere anlatacağım. Geçen haftaki ilk yazım “Plevne Savunması; gurur kaynağı mı, ibret tablosu mu?” sizlerden yoğun ilgi ve iltifat gördü. Teşekkür ediyorum.

Bu hafta ise köşemi bir “bilinmeyen”e ayırmak istiyorum. Amerika Birleşik Devletleri’nin sembolü ve dünyanın en bilinen, en ikonik varlıklarından olan Özgürlük Heykeli’ne…
Çoğumuzun görmek istediği yerlerin başında kuşkusuz ABD gelir; bu ülkenin kalbi ise New York şehridir. New York’u eşsiz kılan, tüm Amerika’nın gözbebeği de bu heykel.
Peki, sizlere bu heykelin aslında bizim olduğunu söylesem! 
Evet!
Gelin size, resmî adı ‘Dünyayı Aydınlatan Özgürlük’ olan Özgürlük Heykeli’nin boyunun kaç metre, başındaki tacın her bir okunun neleri simgelediği, merdiveninin kaç basamaklı olduğu, UNESCO Dünya Mirası listesinde olup olmadığı gibi çok sorulan ve çok yanıtlanan özelliklerini es geçip, ucu bize kadar çıkan yapılış ve okyanusu geçiş öyküsünü anlatayım. Emin olun bu daha çok ilginizi çekecek.
Özgürlük Heykeli ilk, Osmanlı’nın Mısır Valisi Sait Paşa tarafından, dünyanın en büyük kanallarından ve en stratejik yerlerinden biri olan Süveyş Kanalı projesi kapsamında düşünülmüştü. Heykel, Süveyş Kanalı'nın Akdeniz'e açıldığı yere dikilecekti. Said Paşa’nın 1854 yılında kanalı yapacak olan Mühendis Ferdinand de Lesseps ile imzaladığı anlaşma metninin maddeleri arasında kanalın ucuna bir heykel yaptırılması da vardı. 
Sultan Abdülmecid'e sunulan kanal (ve heykel) projesi, padişahın vefatı nedeniyle bir süre rafa kaldırıldı. Tahta geçen Sultan Abdülaziz ise projeyi büyük bir ilgiyle inceledi ve 1866’da imzaladı. İmzalamakla da kalmadı, kanalın ve heykelin tüm masraflarını devlet güvencesine alıp, özel olarak heykel için para da gönderdi. Proje üzerindeki heykel, büyüklüğü ve ihtişamıyla göz alıcıydı; Osmanlı’nın “İskenderiye Feneri” olabilirdi. Ancak, rakibi Fransızlara çalım atmak isteyen İngiltere'nin baskısı yüzünden kanal projesi bir süre daha gel-git yaşadı. 
Fakat heykelin yapımına hemen başlandı. Lesseps, heykelin yapımı için zamanın en ünlü Fransız heykeltraşlarından Frederic Auguste Bartholdi’yle anlaştı. Çalışmalara başlayan Bartholdi, heykelin bakır ve çelik iskeletini, Fransa’nın bugünkü sembolü Eyfel Kulesi’ni yapan Gustave Eiffel ile birlikte tamamladı. 
Peki, ünlü heykeltraş Özgürlük Heykeli’nin ‘ilk’ yüzünü yaparken nereden esinlendi dersiniz? Onu da söyleyelim. Ünlü Singer dikiş makinelerinin mucidi Isaac Singer’in dul eşi Isabelle Eugenie Boyer yüz modelliği yaptı. ‘İlk’ diyorum, çünkü Bartholdi sonradan heykelin Amerika’da dikileceği kesinleştikten sonra, yüzünü değiştirip bu kez kendi annesi Charlotte’ye benzetmişti. 
Sonuçta ortaya, 93 metre boyunda bir şaheser çıktı. Sağ elindeki meşale, Asya’nın ışık kaynağının Mısır olduğunun sembolüydü. 


Kasım 1869’daki Süveyş Kanalı’nın açılışı ‘heykel’siz yapıldı! 
Parçalar halinde depoya kaldırılan heykelin ‘kaderi’, ünlü heykeltraşın Amerikalılarla katıldığı bir yemekte değişti. O sıralar Fransa ile ABD arasında giderek gelişen ve derinleşen bir dostluk doğmuştu; iki ülke karşılıklı jestler yapıyordu. Heykel Fransa-ABD dostluğunun simgesi olarak ve Fransızların hediyesi olarak okyanus ötesine dikilecekti. 
Bartholdi, yüzünü annesine benzetmenin dışında, heykelin sol eline kitap tutuşturmanın dışında pek değişiklik yapmadı. Heykel bakırdan yapılmıştı, ancak zaman içerisinde demirin oksitlenmesi ile yeşil rengine dönmüştü. Heykel 350 parçaya bölünüp gemiyle Amerika’ya götürüldü. 
Bu noktada bir soru sormanın şimdi tam zamanı: Heykelin parasını Osmanlı padişahı ödemesine rağmen, bugün neden Osmanlı’nın hükmettiği alanlarda dikili değil de, taa okyanusun öteki ucundaki bir ülkede arz-ı endam ediyor? Aslında bu sorunun cevabını birçoğunuz tahmin ediyordur. Cehalet ve ‘satılmışlık’ bizde her zaman var olagelmiştir. Kanal bitirilip de açılış zamanı yaklaşınca, heykelin de yapıldığı Fransa’dan Mısır’a taşınması gündeme gelmiş, işte tam sırada birileri Hidiv’in kulağına, puta karşı tavırlı bir dinin mensubu olan halkın, hele de bir kadın heykelinden rahatsız olabileceğini fısıldamış, onu tedirgin etmişti. Bu da heykelin Mısır’a hiç getirilmemesine yol açtı. Dönemin Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın İngiliz taraftarı olması da, bir Fransızın yaptığı heykelin Mısır’a dikilememesinin bir başka nedeniydi.
Heykelin açılışı 1886’da bizzat Bartholdi ve mühendis Lesseps tarafından yapıldı. 
Her şeyi kendine mal etmeyi seven Batı, bugün Özgürlük Heykeli’nin Osmanlı tarafından yaptırıldığı, üstelik parasının Osmanlı padişahı tarafından ödendiği gerçeğine bile tahammül edemiyor. Batılı kaynaklar bu gerçeği göz ardı etmekte çok mahir. Ancak bu gerçeği sizin bilmeniz önemli ve yerinde olacak.