Tarihimizde ve eşsiz coğrafyamızda çok değerli şahsiyetler yetişti. Öyle bir coğrafya yaşıyoruz ki; her taşın tarih koktuğu, her karış toprağın tarih olduğu...
Bu güzel coğrafyanın geçmişini ve güzelliklerini gerek edebî türlerle, gerek coğrafî gezilerle, gerekse de arkeolojik kazılarla bilim insanımız bizlere aktardı. Bu haftaki yazımızda, hem ülkemizin eşsiz tarihini toprağı kazıyarak bize gösteren hem de sporcu olarak tarihte bir daha asla elinden alınamayacak bir unvan sahibi olan Halet Çambel’i ele alacağız.
Halet Çambel, arkeolog ve eskrimci. Olimpiyat oyunlarında yarışan ilk Türk ve Müslüman kadın sporcu olma ünvanını hep o taşıyacak.
Babası, Atatürk’ün yakın arkadaşı
Atatürk’ün yakın arkadaşlarından Hasan Cemil Bey Almanya’da askerî ataşelik yaptığı sırada, onun kızı olarak 1916 yılında Berlin’de doğdu. 8 yaşında Türkiye’ye geldi. Ortaöğrenimini Arnavutköy Kız Lisesi’nde tamamladıktan sonra 1933-1939 yılları arasında Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'nde arkeoloji eğitimi aldı.
Ömrünün büyük bir bölümünü Hitit medeniyetinin ve dilinin ortaya çıkartılmasına harcadı. Öyle ki, onun için “Hititleri Türkiye’ye hediye eden kişi” demek çok da abartı sayılmayacak.
Hitit devletinin başkenti Hattuşaş’ta (Boğazköy) daha stajyer öğrenciyken başladığı kazılarını, arada başka yerlerde çalışsa da, uzun ömrü boyunca sürdürdü. Osmaniye Kadirli’deki Karatepe-Arslantaş höyüğünde ilk Hitit açık hava müzesini kurdu. Bu sayede Hitit dilinin de çözülmesine, dilimizce anlaşılmasına öncülük edip, büyük katkı yaptı.
Olimpiyatta yarışan ilk Türk-İslam kadın sporcu
Kadınların toplumda henüz söz sahibi olmadığı zamanlarda, 1936 Berlin Olimpiyatları’na eskrim dalında katıldı. Böylelikle ilkleri gerçekleştirdiği gibi, Türk kadınının gücünü bir kez daha tüm dünyaya kanıtlayıp, Türk ve İslam dünyası kadınlarına örnek bir öncülük yaptı. Berlin Olimpiyatları’nda Alman diktatör Hitler’e karşı gösterdiği bir tavır çok konuşuldu: Hitler, olimpiyatlar sürerken Çambel’le görüşmek istedi. O ise; “Bağlı olduğum Türk Hükümeti’nin izni olmadan sizinle görüşmem” diyerek diktatörün Türkiye kamuoyuna reklam yapmasını önledi.
Çambel’in ardından gerek Türk kadınları, gerekse diğer İslam ülkelerinin kadınları hem olimpiyatlarda hem de başka uluslararası spor yarışlarında boy göstermeye başladı.
Dopdolu bir kariyer
1940 yılında İstanbul Üniversitesi'nde bilimsel asistan, ardından öğretim görevlisi oldu. 1960 yılında profesör unvanını alan Çambel, dönemin cumhurbaşkanı tarafından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji profesörlüğüne atandı, ancak 27 Mayıs ihtilalinden sonra ihraç edildi. 1962-1963’de Almanya'da Saarbrücken Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak çalıştı.
Türkiye’ye döndükten sonra eski görevine döndü ve Prehistorya Kürsüsü’nü kurdu. 1964 yılında Robert J. Braidwood ve eşi S. Braidwood'la birlikte Ergani'de Çayönü höyüğü kazısına başlayan Çambel, Hilar - Çayönü kalıntılarını gün ışığına kavuşturdu. Bu bölgede günümüzden 8.000 yıl önce avcı-toplayıcılıktan tarıma geçildiğinin kanıtlarını ortaya çıkardı.
Çambel'in çabalarıyla kurulan Güneydoğu Anadolu Tarih Öncesi Araştırma Kamu Projesi çerçevesinde, 1964’te Urfa-Bozova’da Biris Mezarlığı ve Söğüt Tarlası, 1968 ve 1970'de Diyarbakır Girikihacıyan kazıları yapıldı.
Son yıllarına dek çalıştı
Ayrıca Keban Barajı’nın yapımıyla su altında kalacak olan alanların taranması için 1966’da başlayan çalışmalara öncülük etti. 1976'da TÜBİTAK‘a bağlı bir arkeometri ünitesi kurulmasına katkıda bulundu. 1975-76 yıllarında Aslantaş baraj alanının taranmasında, 1981-84 yıllarında da Domuztepe kurtarma kazılarında bulundu. 1984’te emekli oldu ama emekliliğinden sonra da uzun yıllar kazılara katıldı, yazılar yazdı.
Ödüller kazandı
2005 yılında, Hollanda devletinin kültür ve kalkınma büyük ödülü Prens Claus Ödülü’nü, 2010’da da Türkiye’de Kültür Bakanlığı’nın Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü aldı. Burada anlatması uzun sürecek başka birçok ödülleri de var.
İlerleyen yaşına rağmen üretkenliğinden bir şey kaybetmeyen Halet Çambel, 1984 yılında emekli olduktan sonrada Kartepe ve Ergani-Çayönü’ndeki çalışmalarına ve Karatepe Açık Hava Müzesi ve milli park projelerine devam etti.
2014 yılında aramızdan ayrılan Çambel, ardında çok fazla emek, sayılmayacak kadar değer ve üstün başarılar bıraktı. Türk kadınının çalışkanlığını ve azmini tüm dünyaya gösterdi.