Memur emekli maaş zamları bugünün en önemli gündemi.

Hadi hayırlısı…

En düşük memur maaşı 20 bin liranın üzerine çıktı. Memurlar adına elbette mutlu olduk. Sonuçta refah seviyeleri inanılmaz düşmüştü. Ancak zammın oransal değil rakamsal yapılması adaletsizliği büyük oranda arttırdı. 

Gelelim emeklilere. Emekliler ne yazık ki sadece enflasyon farkını alabildiler. Seyyanen zam şimdilik onları kapsamıyor. Yakında bir sürpriz olur mu? Bence kaçınılmaz.

Peki şimdi gelelim asıl soruya. Memura ve emekliye yapılan maaş zammının bedelini kim ödeyecek. Öncelikle belirteyim ben bu zamların yapılmasından yanayım. Hatta çok daha fazlasını bile hak ediyorlar. Ancak bu zamların bütçe yükünün vergi zammı ile kapatılmaya çalışılması enflasyon ve fakirliğin devam edeceğinin de en net göstergesi. 

Vergi zamlarındaki fahiş artış eğilimi gösteriyor ki hala akıllanmamışlar. Bedeli halka yani vatandaşa ödetmeye devam yani. 

Vergi harç zamları arasında en dikkat çekici olanı ise yurtdışı telefon harçlarına yapılan zam oldu. 

Yapılan zammı söylemeden önce küçük bir hatırlatma.

Doların yükselmesiyle başta Apple olmak üzere, neredeyse tüm telefon firmaları arka arkaya zamlar yapmışlardı. Bu zamlarla son tüketici yıkılırken bir kesimde ellerini ovuşturmaya başlamıştı. Çünkü yurtdışı yurtiçi fiyat makasının açılması en çok bu uyanıkların işine geliyordu. Türkiye’de 70 bin lirayı aşmış bir telefonu komşudan 30'a alıp 45’e satmak süper ballı bir business…

Üstelik kayıt işine de karışmadan. Son alıcı da 6 bin lira vergi ödeyip 50- 51 bin gibi bir rakama 70’lik telefonu mal ediyordu.

Sonuçta 70 nere 50 nere? 

Ama bu sefer evdeki hesap çarşıya uymadı. Maliye bu uyanıklardan daha uyanık çıktı. 6 binlik vergiyi 20 bin yapıverdi. Anlayacağınız işin önünü kesti. 

Peki ben bu yapılanı destekliyor muyum? 

Çakal çukalın önünü kesmek için iyi bir çözüm. Ama son kullanıcının özellikle gençlerin teknolojiye ulaşımı açısından büyük sorun. Ayrıca kayıt harcının bu kadar yüksek olması vergi kaybını da arttırır.

Gelelim diğer zamlara…

Üç yıldan yüksek süreli pasaport harçları 3 bin liradan 5 bin 444 liraya yükseltildi. Yüzde 8’lik KDV'ler yüzde 10’a, yüzde 18’lik KDV'ler yüzde 20'ye çıkarıldı. 

Peki bu ne anlama geliyor? 

Bir, bu iş burada bitmeyecek zirve yapıp 1 buçuk trilyonları bulan bütçe açıklarını kapatmak için zamlara devam.

İki, devlet eliyle yüksek enflasyona devam.

Üç, gerçek enflasyon TÜİK tarafından gizlenmeye devam edilirse fakirleşmeye ve satın alma gücümüzü tamamen kaybetmeye devam!..

Oysa yıllardır söylüyorum.

Kim ne derse desin, Türkiye’nin en büyük sorunu insanların fakirleşmesi. İşin kötü tarafı bu fakirleşmeden en büyük nasibi orta gelirliler ve beyaz yakalılar alıyor. 

Fakirler daha fakirleşirken orta gelirliler fakir statüsüne geriliyor.

Son yapılan memur zammı bunun en net ispatlarından birisi.

En düşük memur maaşına neredeyse yüzde 54 zam yapılırken kıdemli ve veya yöneticilerin maaşlarına yapılan zamlar yüzde 30'u bile bulmadı. Seyyanen zammın oransal değil de rakamsal yapılması 40 yıllık memurla 10 günlük memur arasındaki makası iyice kapattı. Bu büyük bir adaletsizliğinde habercisi.

Bu durum daha önceki yıllarda emeklilerde yaşanmıştı. Yüksek maaş alan emekliye az, düşük maaş alan emekliye çok zam uygulamasıyla tepedeki, dibe itilmişti. 

Anlayacağınız neredeyse tüm emekliler fakirlikte buluşmuştu.

Şimdi aynı tabloyu memurlarda görüyoruz. Umarım onların da sonu aynı olmaz…