Hayır hayır bu benim tahminim değil. 

Avrupa'nın ve dünyanın en büyük bankalarından Deutsche Bank’ın yıl sonu dolar tahmini...

Daha önce yıl sonu beklentileri 27 lira seviyesindeydi ama o rakama bugün itibarıyla ulaşılınca revize etmek zorunda kaldılar. 

YENİ YIL SONU TAHMİNLERİ 32 LİRA
Peki ama neden doları aşağıya değil de yukarıya revize ettiler?
Enflasyonun düşmeyeceğini artık sağır sultan bile duydu da ondan… 
Türkiye’de enflasyon hem Deutsche Bank’a göre hem de diğer yabancı finans kuruluşlarına göre yükselmeye devam edecek. Dolayısıyla kur hedefleri de yukarı yönlü revize ediliyor.
Bu arada şunu da söylemeden geçmeyeyim bana göre tahminleri oldukça iyimser. Biliyoruz ki TÜİK enflasyonuyla bile dolar 40 liranın üzerine çoktan çıktı. Yükselmeye devam eden enflasyonla beraber muhtemelen dolar 45 liralara koşacak.

EN ZENGİN BİZ MİYİZ?
Birleşmiş Milletler gıda endeksi FAO’ ya göre küresel gıda fiyatları yıllık olarak düşmeye devam ediyor. 
FAO’ ya göre küresel gıda fiyatları geçen yıla göre yüzde 11,8 oranında düştü. 
Yani geçen sene 100 dolar olan bir gıda ürününün fiyatı bu sene 88,2 dolar oldu. 
Üstelik bu düşüş süreci 2021 yılı sonundan beri devam ediyor. Son iki yıldaki kümülatif düşüş yüzde 40 civarında.

Biz de ise gıda fiyatları geçen seneye göre yüzde 61 oranında arttı. Yani 100 lira olan bir gıda ürününün TÜİK’e göre bile fiyatı bugün 161 lira. Üstelik bu yükselişin daha fazlası geçen senede yaşanmıştı. 2022 yılında küresel gıda fiyatları bir önceki yıla göre yüzde 20 civarında düşerken bizde gıda fiyatları TÜİK’e göre bile yüzde 102 artmıştı.

Kısaca adamların gıda fiyatları kümülatifte iki yılda neredeyse yüzde 40 düşerken, bizim gıda fiyatları son iki yılda kümülatifte neredeyse yüzde 200 arttı. Üstelik TÜİK’ e göre…

GERÇEK GIDA ENFLASYONU NE KADAR?
İşin içinden TÜİK enflasyonunu çıkarıp bizim enflasyonu koyarsanız işte o zaman tablo daha da dramatik hale geliyor.
Çünkü asıl fiyat artışlarının markette, pazarda olduğunu hepimiz yaşayarak biliyoruz. Ve işin kötü tarafı etten süte, domatesten bibere, ekmekten zeytine hatta havadan suya kadar her şeyin fiyatı son iki yılda aslında  yüzde 700’den fazla arttı. 
50 liralık kıyma 400 lira, 5 liralık domates 40 lira, 1 liralık ekmek 8 lira oldu…
İnsana en çok dokunan ise bizden çok daha yüksek gelire sahip olan Avrupa, İngiltere ve Amerika vatandaşının gıdaya bizden çok daha az para ödüyor olması. 
Bütün dünyada gıda fiyatları düşerken bizde tam tersine yükseliyor olması. Bütün dünyada gelirler artarken biz de çöküyor olması.

GENÇLERİN YÜZDE 73’Ü KAÇMAYA HAZIRLANIYOR
Son istatistikler gösteriyor ki üniversiteye hazırlanan ya da sınavı geçip üniversiteye girmeye çalışan gençlerin büyük çoğunluğu yazılım ve yeni teknolojiler alanına yönelmeye çalışıyor. 
İlk duyduğunuzda “vay canına müthiş bir haber” diyorsunuz. “Gençler çağa ayak uyduruyor ve toplum gelişiyor” diye keyifleniyorsunuz. Ama işin gerçeği tam olarak öyle değil. 

GENÇLER KAÇIŞ NOKTASI ARIYOR!
Aslında gençler iyi bir işten çok, iyi bir kaçış noktasına hazırlanıyor. Daha açık konuşursak başka ülkelere kaçmanın yolunu yapıyor.

Bunun sebebi de belli…
Kendilerine burada bir gelecek görmüyorlar. Sadece iyi bir ekonomi değil aynı zamanda huzurlu bir yaşam arıyorlar.

Bu nedenle yurt dişinda özellikle gelişmiş ülkelerde kapıları aralayan mesleklere yöneliyorlar. Sonuçta da karşılarına her anlamda avantaj sağlayan yazılım sektörü çıkıyor. 

Düşünsenize bugün Türkiye’de herhangi bir mühendislik bölümünden mezun olan çocuk, ya asgari ücret ya da işsizliğe mahkum olurken yazılım alanında kendini geliştiren hatta üniversite mezunu bile olmayan bir çocuk dünyanın her yerinde oldukça tatmin edici ücretlerle hemen işe başlayabiliyor.

Daha ötesi isterse kendi odasından dünyanın her yerine iş yapabiliyor. 

İşte bu nedenle gençlerin yüzde 73 gibi ezici bir çoğunluğu son dönemde tüm dünyada yıldızı parlayan yapay zeka alanına yoğunlaşıyor.

FIRSATI KAÇIRMA !!!

Bu durum aslında Türkiye için büyük bir avantaj olabilir…
Sadece bu ülkeyi yönetenlerin tercihlerini doğru yapmasına bakar. Hangi görüşten ya da hangi partiden olursa olsun; yöneticiler siyaset yapmayı bırakıp; İnsan odaklı, bağımsız hukuk ağırlıklı, demokrasi öncelikli, insan hakları, özgürlükler ve adil gelir dağılımı odaklı, samimi bir devleti tercih ederlerse herşey lehimize dönebilir.

Böylece bu parlak beyinler yurtdışına kaçmak yerine kendi ülkelerinin kalkınması ve geleceğe hazırlanması için çalışabilir.

Örneği var; bakın ATATÜRK TÜRKİYE'SİNE ne demek istediğimi anlarsınız.