Tayyip Erdoğan 2019 yerel seçimleri öncesinde özellikle Ankara ve İstanbul’u CHP karşısında kaybetmek için ne gerekiyorsa yaptı! Bu iki büyükşehir belediyesinin belediye başkanlarını haklı bir mazeret sunmadan görevden aldı. Hem Melih Gökçek hem Kadir Topbaş seçmende kabulü olan isimlerdi ve Erdoğan, durduk yerde bu güçlü adayları enterne etti. Plan ise Ankara ve İstanbul’u kaybedip kifayetsizlik abidesi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu mağrur bir komutan olarak CHP'nin başında tutmaktı...
Bu ülkede yaşanan siyasi olayların tesadüf olduğuna inananların çoğunlukta olduğunu biliyorum. Ama bunun tam tersi, yani yaşanan siyasi gelişmelerin bir plan dahilinde olduğuna inanları da küçümsemeyin… Zamanında ciddiye alınmayan, gelecekte yaşananları tam isabetle tutturan gazeteci ve düşünürler olduğunu da unutmayın.
Örneğin bazı gazeteci ağabeylerimiz bir askeri darbe (15 Temmuz) girişimi olacağını aylar öncesinden dillendirmişti (Sabahattin Önkibar)…
Kimi düşünürlerimiz de Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ortak aday olarak çıkarılacağını öne sürmüştü (Erol Mütercimler)…
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da, Kılıçdaroğlu’nun aday olması durumunda bunun aleni bir “şike” olacağını söyleyerek kaybedeceğini kendisinin de bildiğini öne sürmüştü...
Bu fakir kardeşiniz de 2023 seçimlerinin Erdoğan’a kazandırılması için ne gerekirse yapılacağını iddia ediyordu…
Naçizane bendeniz de bu ülkede hiçbir politik gelişmenin tesadüfen olmadığına inanan kesimdeyim. Katılırsınız veya gülersiniz, bilemem, ama birazdan yazacaklarımın bir kısmı kendi yakın çevremde önceden paylaştığım öngörülerimdi…
Teori 1- Tayyip Erdoğan 2019 yerel seçimleri öncesinde özellikle Ankara ve İstanbul’u CHP karşısında kaybetmek için ne gerekiyorsa yaptı!
Bu iki büyükşehir belediyesinin belediye başkanlarını haklı bir mazeret sunmadan görevden aldı. Hem Melih Gökçek hem Kadir Topbaş seçmende kabulü olan isimlerdi ve Erdoğan, durduk yerde bu güçlü adayları enterne etti. (Size göre ne hikmetse” bana göre ise “bir plan dahilinde) Plan ise Ankara ve İstanbul’u kaybedip, kifayetsizlik abidesi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu güçlendirmek, parti içindeki gücünü artırmaktı. Öyle de oldu ve yerel seçimlerden Kılıçdaroğlu mağrur bir komutan olarak çıkartıldı…
Planın ilk hamlesi buydu…
Bu sayede istediği oldu ve Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasının önü açılıyordu.
SULU DEREDEN SUSUZ GELİRSİNİZ
Aynen bu inançtayım beyler, kusuruma bakmayın. Erdoğan bu muhalefet görünümlü çaylakları dereden susuz getirirdi…
Hemi de bunu 8 defa yaparak kanıtladı, ama muhalif partililer bunu hala anlayamadı.
Bu adaylık Erdoğan’ın bir kez daha cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının yolunu açacak en büyük hamleydi.2014 seçimlerinde Erdoğan’ın karşısına silik Ekmeleddin İhsanoğlu’nu çıkaran Kemal Kılıçdaroğlu ile Devlet Bahçeli olduğunu hatırlatırım. Biri şu an dizi dibinde, diğeri karşı mahallede olsa da, yine değişen bir şey yoktu. Siyasi hayatımızın “Kezban Yengesi” Meral Akşener mevzusuna girmeye gerek dahi duymuyorum. Bazı sosyal medya mecralarında düzenlenen tartışmalara (Sedat Peker konulu) “seçimi yine satacaklar” iddiam defalarca tekrarlansa, sürü infazıyla sonuçlansa da buna inancım tamdı. O zaman kızanlar şimdi de kızmaya devam edebilirler.
HADİ BİRLİKTE HATIRLAYALIM?
Teori 2- HDP büyükşehirlerde neden aday çıkartmadı?
Neden devletin elinde rehin olan Abdullah Öcalan sahneye sürülmedi de PKK ve HDP’de zerre itibarı olmayan Osman Öcalan apranti olarak sahneye çıkarıldı? Öcalan bu işi gizlice yapıp HDP’ye parmak sallayamaz mıydı? Sonra ne oldu? MHP’li seçmenin bir kısmı HDP gibi İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, Mersin gibi şehirlerde tercihini CHP yönünde kullanmasının önü açıldı. Haydi birlikte düşünelim ve şu soruyu soralım: HDP bu illerde aday çıkartsaydı CHP seçimleri kazanabilir miydi?
Öcalan, İmralı’dan HDP’ye emir verecek, bu emir yerine getirilmeyecekti, öyle mi?
“Kazan kazandır” stratejisi böylece hayata geçirildi.
Ortaya karışık olarak İYİ Parti de unutulamazdı…Sinsi plan ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir şekilde ama mutlaka aday olmasıydı.
Ak Parti trollerinden oluşan sosyal medya, avantalarla bağlanan araştırma şirketleri, sesi çok çıkan gazeteci kılıklı satılıklar TV’lerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanma ihtimali olduğunu tartışmaya başladı.
Ardından düzmece bir altılı masa kuruldu ve uzun bir süre bu masada yemekler yendi, çaylar içildi…
Bu masanın “ortak aday sondajı” yaptığı izlenimi verildi kitlelere. Oysa aday baştan belli, tiyatro ise kaçınılmazdı…
Kılıçdaroğlu, kendisine verilen üst aklı kullanmakta kararlıydı ve işi oldukça kolaydı. Ak Parti artıklarına adaylık avantaları vererek ikna etti ve adaylığını onaylattı. Böylece altılı masanın adayı Kılıçdaroğlu oldu. (O tarihteki benim komplo teorim ise Ekmeleddin İhsanoğlu gibi bir ismi çıkartıp reise ikramda bulunacaklardı. Gerçi Kemal Kılıçdaroğlu da en az bir Ekmeleddin idi ya, neyse)
Dikkat lütfen! Birçok bağımsız aydın-yazar Kılıçdaroğlu’nun bir mayın eşeği olduğunu dillendirdi, seçimin kaybedileceği çığlıkları atıldı. Ancak bir kere ok yaydan çıkmıştı. Erdoğan düşmanlığının yarattığı afyonlama vücuda zehir gibi enjekte edilmiş, Kılıçdaroğlu yüzde 54-55 oy oranıyla iktidara yürüyor havası yaratılmıştı artık…
Sürü psikolojisini bilenler işin başındaydı ve her şey Erdoğan’ın istediği yönde ilerliyordu.
Çünkü karşısına çıkabilecek en zayıf aday Kılıçdaroğlu idi ve Erdoğan da bunu en iyi bilen siyasetçiydi. “Al birkaç büyükşehiri, ver cumhurbaşkanlığımı” stratejisi aksamadan yürüyordu.
HDP BÖYLE İKNA EDİLDİ
Teori 3 - Evet, seçimlere 8 ay kaldı. Ne İstanbul, ne Ankara, ne Mersin, ne Adana, ne de Antalya’da CHP’li belediye başkanlarının elle tutulur bir icraatından söz edemiyoruz. Sanki bu belediyeler 5 yıllık bir emanet almışlar da zarar görmeden teslim edelim telaşındaymışçasına yönetim sergiliyordu, şehirlerinde. Siz söyleyin hangi icraatlarını duydunuz-gördünüz bu büyük illerin?
Ak Parti içinde entelektüel kişiliklerine güvendiğim dostlarımla yaptığım bazı özel görüşmelerde naçizane teorilerim doğrultusunda Ak Parti içinde hareketlilik yaşandığına tanık oldum.
Evet!
Plan şöyle işleyecek: HDP yerel seçimlerde tüm bölgelerde kesinlikle seçimlere katılacak. Bunun karşılığında ise Ak Parti kendilerine HDP’li belediyelere kayyım atanmaması yönünde garantiler verilecek. (Buyurun bakalım beyler siz HDP’ye ne vaat edeceksiniz? Belediye iştiraklerinden birkaç arpalık mı? Hadi canım, kesmez! Bir de Öcalan faktörü eklemelisiniz ki o kapıyı Ak Parti çoktaaan tuttu!)
Belediye gibi avantası bol bir mecra mı sus payı, şirket yönetimi mi? Bunları da geçin, boş verin. Öcalan otoritesi hapiste de olsa neden sürdürüldü, kim sürdürdü? Üzgünüm; devlet aklı ile muhalefetin aklını kıyaslayacak kadar enayi değilim…
Son söz: Ak Parti muhalifiyim, ölümüne değil… 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İyi Parti ve Meral Akşener’e oy verdim…
Son seçimler de Zafer Partisi ve Sinan Oğan’dı tercihim…
Parlamentodaki siyasi partilere zerre güvenim yoktu ve bu sürecek gibi duruyordu. Son uzatmada ise özürlerimle Kılıçdaroğlu’na gönülsüz de olsa oy verdim!
2019 yerel seçimlerinin ilk turunda “bu yılışığa oy verilmez” diyerek sandığa gitmedim. İkincisinde Ak Parti’nin ittirmesiyle gidip malum şahsa oy verdim. İlk turdaki tespitimin haklılığı ile şimdi dövünüp duruyorum 😊
Gök Tengri beni affetsin 😊