Türkiye'de kutsal hekimlik mesleğine farklı bir perspektiften projeksiyon tuttuk! Çarpıcı hikayelere rastladık...

Hakan Y, Sakarya'da paraşüt eğitimi için gittiği devlet hastanesinde, sağlık raporu almaya çalışıyor. Muyeneden sonra, kendisini içeri davet eden doktorun sözleri hayatı boyunca onu doktor düşmanı yapmış!


"Herşey yolunda ama senin paraşüt kursun, beni özel muaynehanemde ziyaret etmene kaldı!"


Hakan Y, "Koskoca doktor, 12 yaşındaki bir çocuktan rüşvet isterken, beni sadece bir kurstan etmedi. Doktorlara ve hayata bakışımı değiştirecek bir travmaya da neden oldu!" sözleri ile yaşadıklarını anlatıyor.


ÖLÜYÜ 60 BİN AVRO'YA AMELİYAT ETTİLER!
Ünlü bir işadamı olan M. U. aort patlamasına bağlı olarak, Türkiye'nin en pahalı özel hastanelerinden birinde ameliyata alınıyor. Ancak ortada bir tuhaflık var.
Hastanenin 60 bin Euro'ya yaptığı operasyon bir ölüye yapılmış.
M.U.'ya kuzeni iki tıp doktoru eşlik ediyor Nörolog A.R. ve Radyolog A.K. "Hasta içeri girmeden önce ex olmuştu (ölmüştü)" diyor.

ACİLDEN ÖZEL HASTANEYE GİRME GİRİŞİMLERİ
Sağlık bakanlığı acilden kaydı açılan hiçbir hastadan, hiçbir hastane ücret alamaz, dediği için, ne Beylikdüzü M..e zehirlenme vakasını, ne de Bahçelievler M... kas yırtılmasını acilden saymıyor.

ÖLMÜYORSAN ACİLDEN GİREMEZSİN!
M.. Hastanesi'nde kontuarda görevli tek erkek görevliden aldığım bilgi şöyle: "Acilden girişi kabul etmemiz için, hastanın ölüyor olduğuna ikna olmamız lazım!"
Zaten, aynı hastanenin Bağcılar şubesinde muayene oolan F.B. 10 gün sonra Cerrahpaşa'ya yatması gerektiğinde, 10 gündür M.. Hastanesi'nde yattığını, benimde içinde bulunduğum bir grup tarafıondan fark edilmişti. Telefonla durumu anlatmama karşın, büyük bir rahatlıkla, üç gün daha hastanelerinde yatıyor göstermekten çekinmemişlerdi!

KURTOĞLU: KADIN DOĞUMCULAR DOKTORUN KREDİSİNİ BİTİRDİ!
Samimi Haber Yazarı Doç. Dr. Ramazan Kurtoğlu, ABD'de yüzde 4'lerde olan sezaryen oranının Türkiye'de yüzde 55 seviyesinde olduğunu anlatıyor.
Sistem şöyle işliyor. Orta ve üst gelir grubundaki her aileye aynı senaryo işletiliyor. Son muayenelerden birinde hastaya bilinçli bir ağrı verilerek korkutuluyor.
"Bak sen, bu ağrıya dayanamadın. Doğum sancısına hiç dayanamazsın. Gel sana epidural sezaryen yapalım!"
Çok bilinçli ve cesur değilseniz, çoğunlukla doktorun sizi böyle yönlendirmesini kabul ediyorsunuz.
Böylece, kadın doğumcu planlanmış saatlerde seri doğumları, üstelik de daha yüksek ücretlerle yapmayı garanti altına alıyor.

PARA İÇİN TOPLUMSAL TRAVMA YOK SAYILIYOR!
Peki, riskli durumlar dışında yapılmayan sezaryenin yan etkisi ne?
Bebek, normal doğum için vermesi gereken mücadeleyi vermiyor. Bu hem bağışıklığını olumsuz etkiliyor, hem de ileride onu daha güçlü bir karakter olmaktan alıkoyuyor!
Annenin vücudu ise sezaryen nedeniyle doğum yaptığını anlamıyor. Bazı zararlı maddeler vücudunda kalıp, sağlığını olumsuz etkilerken, doğum ile kazanacağı bağışıklık etkisinden mahrum kalıyor!
Gereksiz sezaryenin yan etkileri Hipokrat yeminine aykırı değil mi?

Bu ABD gibi Batılı ülkelerde ciddi suç, buna karşı kendini yarı tanrı gibi gören bir doktor, bu psikloji ile tüm bunları yok sayabiliyor!


NE İŞ YAPARSAN ÖYLE DÜŞÜNÜRSÜN!
Araştırmalar, uzun süreli yapılan işin düşünce yapınızı da şekillendirdiğini ortaya koyuyor.
Söz gelimi, motorsiklet kullanan, kendini diğer insanlardan daha çevik ve hızlı görürken; tır kullanan ise daha büyük ve güçlü hissedebiliyor.
İnsan hayatı kurtaran bazı hekimlerde de tanrı sendromu görülebiliyor!
Yine bazı hekimler, ilaç şirketlerinin telkin ettiği ilacı gerekmediği halde yazıp, maaşlarının üzerinde gelirler ve tatil gibi menfaatlar kazanabiliyorlar.
Tüm bunları kendine hak gören hekimler, benmerkezci bir bakış açısı ile hayatı salt kendi menfaatleri doğrultusunda değerlendirebiliyor.

"Ben yüzbinler arasından seçilerek tıp fakültesine girdim. Yine diğer doktorları eleyerek uzmanlık sınavını da kazandım. Ve hayat kurtarıyorum. O halde ben, tüm imtiyazları hak ediyorum!"


TIP DÜNYASININ KAHRAMANLARI
Bıçak parası alalım mı? sorusu ile tıp doktorlarının keskin bir ayrıma girdiği belirtiliyor! 
Genellikle, cerrahlara tıbbın tamircileri olarak bakılır. Cerrahlar arasında öyle isimler var ki, ne Ramazan Kurtoğlu'nun, ABD'deki tabirle ilaç lobisinin kucağındaki finolardır, ne de hastaya müşteri gözü ile bakan fırsatçılardır!
Cerrahpaşa'da gözlemlediğim, Sinir ve Beyin Cerrahı Ali M.K. 11 dakika sonra gireceği önemli bir operasyon öncesi, Kayseri'den gelen eski bir hasta ve yakınları için sekiz tane sandelyeyi koridora taşıdı. Özel muaynehanesi olmayan, hastaları ile asla para ilişkisine girmeyen Ali Hoca, konuşmaları ile de sanki tüm bu yanlışların kefaretini ödemek istercesine sabah 7'den akşam 9'a kadar canla başla sürdürdüğü mesaisine toplu taşıma ile geliyor.
Her şey kirlenirken, tıbbın kahramanları yıkılan hastane binalarına, zorlayan sistemlere karşın, kirlenen toplumsal psikolojiiyi, kişisel özverileri ile düzeltmek adına fedakarlık yapıyorlar!