Terörün yoğun olduğu günler... Bir yanda PKK diğer yanda Hizbullah Güneydoğu'da halkı adeta esir almıştı. Hem devletle hemde birbirleriyle çatışıyorlardı.

Yetmezmiş gibi Hizbullah'ın İlim/Menzil kanatları arasında da çatışma vardı. Manzarayı kafanızda canlandırmanız için yazıyorum; Havanın kararmasına bir saat kala başta Diyarbakır olmak üzere tüm kentlerde dükkanlar kapanıyır herkes evlerine çekiliyor, sokaktan gelecek silah seslerine kulak veriyordu. Batman'da bir günde 6 kişinin öldürüldüğüne tanıklık ettim. Tesadüfen ulaştığım Hizbullahçı grup gece şehirde kalmamam konusunda "nazikçe" uyarıda bulundu. Hiç kimsenin can güvenliği yoktu.

Halkın desteği önemli

Diyarbakır'a yeni atanan emniyet müdürü Gaffar Okkan'ı ziyarete gittim. Hiç tanışmamıştık ama ortak dostlarımız vardı. İlginç şekilde senin gözlemlerini dinlemek istiyorum diye başladı sohbete. Ben vakıf olduğum kadarıyla durumu özetledim. Akşam yemeğinden sonra başlayan sohbet gece 03.00'a kadar sürdü. Hiç unutmuyorum o gece bana 16 bardak çay içirdi. Çay tiryakisi olmadığımı söylememe rağmen. Gecenin finalini, "Halk teröre teslim olmuş durumda. Bunu bizim çözmemiz lazım. Ama halkın desteğini sağlamadan adım atamayız. Bu konuda medyaya çok ihtiyacım var. Önce halkın korkusunu yıkmalı, emniyetin kapısını onlara açmalıyız, sonrası kendiliğinden gelir" dedi.

Halkın desteğini ve sevgisini kazandı

Sonrasında Diyarbakır için harcadığı emeğe tüm halk şahit oldu. Diyarbakısrpor derken hentbol takımıyla sporla halkı yeniden buluşturdu. O artık bir şehrin "Gaffar Baba"sıydı. Terörle mücadelede Vali Cemil Serhadlı'nın verdiği destekle büyük başarılar elde etti. Dokunulamaz denilen Hizbullah terör örgütüne ağır darbeler vurdu. Dolayısıyla artık doğal hedef haline geldi. Bu dönemde Hizbullah'ın kanas silahlı suikast girişim önlendi suikastçi yakalandı. Bu artık Gaffar Okkan'ın bir önce başka şehre tayin edilmesi için geçerli bir nedendi. Gideceği tek yer başında başarısız bir emniyet müdürü olan İstanbul'du. Hem emniyet içindeki Fetullahçı yapılanma hemde bazıları buna hep engel oldu.

Okkan'a ihanet ettiler

Her geçen gün Gaffar Okkan'ın etrafındaki çember daralıyordu. Bunu ben dahil herkes hissediyordu. Hatta kendisi ciddi ciddi emekliliği düşünmeye başlamıştı. Suikastten üç gün önce beni arayarak, "Gel sohbetini özledim" demişti. Bende kendisini ziyaret edeceğimi ifade ettim. Ama biz görüşmeden dünya siyasi tarihinin en kanlı ve şiddetli siyasi suikasti gerçekleşti. Buna benzer eylem hiç düzenlenmedi. Suikaste en az 16 tetikçinin katıldığı tahmin ediliyor. Polis olaydan sonra 1 Kalaşnikof tüfek, 460 Kalaşnikof mermi kovanı, 3 adet patlamamış el bombası, bir adet patlamış el bombasına ait parçalar ve 45 adet 9 mm'lik tabanca mermisi kovanlarını topladı. Bugün şunun açıklıkla ve gözlemlerime dayanarak şunıu söyleyebilirim; Her ne kadar tetiği çeken Hizbullah olsa da FETÖ ve o dönemde Okkan'ın İstanbul emniyet müdürlüğü için önünü kesenler en az katiller kadar suçludur benim gözümde.

Bu vesileyle sevgili dostum Ali Gaffar Okkan ve kahraman silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle bir kez daha anıyorum. Ruhları şad makamları cennet olsun.