Hayırlı uğurlu olsun euro 30 lirayı geçti.
“Peki dolar ne olacak” diye soranlara… O da “Pek yakında …”
Uzun zamandır söylüyorduk dolar 35’e doğru emin adımlarla gidiyor diye. Bunu söylediğimiz için yemediğimiz küfür ve hakaret kalmamıştı. Oysa bu durum kaçınılmazdı. Sadece enflasyona bakıldığında bile doların gerçek değeri 35 liranın üzerindeydi. Son yapılan vergi artışları ve zamlarla bu seviye biraz daha yukarı çıktı. Artık doların enflasyon karşısındaki değeri 38 ila 40 lira aralığında.
PEKİ AMA NE ZAMAN?
Sizlerle dolar öngörülerimizi paylaştığımızda ilk gelen soru bu;
“Peki ama ne zaman?...”
Yanıt
“Aslında hemen !..”
Çünkü enflasyon ortada… Ama şimdilik alıştıra alıştıra ilerlemeye çalışıyorlar. Önce sterlin 30 liranın üzerine gitti. Milletin gözü alıştı, şimdi de euro. Yarın öbür gün dolar 30 olunca kimse şaşırmayacak. Doğru bir strateji mi? Şimdilik “evet!”
Bu arada dolar 35 lira derken sadece enflasyonu baz alıyoruz. Oysa sevgili dostlarım, bu rakamın üzerine Türkiye’nin makro ekonomik gerçeklerini de koymak zorundasınız.
Mesela; hiçbir ihtiyacı karşılamayan Merkez Bankası rezervlerini, 207 milyar doları geçmiş olan kısa vadeli borçları, şirket ve kamu kurumlarının döviz açıklarını, yerli ve yabancını parasını korumak için oluşturduğu döviz talebini, yılın ilk yarısında büyük bir açıkla biten bütçeyi, hızla büyüyen cari açık ve kapıda duran ödemeler dengesi krizini, yanlış para politikaları nedeniyle gerçekliğini kaybetmiş politika faizini, yüksek risk primini, dibe vurmuş kredi puanlarını…
Gördüğünüz gibi say say bitmiyor …
Eğer süreç doğru yönetilemez, geçmişte yapılan hatalar yinelenir ve işler kontrolden çıkarsa, dövizde bu fiyatları mumla ararız. Hatırlayın 5 Nisan 1994’te dolar bir günde neredeyse beşe katlamıştı.
O nedenle Sayın Şimşek ve ekibi dövizin kontrollü bir şekilde, doğru değerine, en azından enflasyon karşısındaki değerine gitmesine izin veriyor.
Doğru değer enflasyona bakıldığında artık 38 ila 40 lira aralığı demiştik. Peki bu seviyelere ne zaman gelecek. Bana göre en geç eylül-ekim.
“O kadar çabuk mu?” diyenlere ise verilecek tek cevap; geç bile kalındı.
DÖVİZ FAİZ KARARI ÖNCESİ NEDEN GAZA BASTI?
Gayet basit…
Merkez Bankası’nın geçen ay ki kararı gösterdi ki doları baskılamak uğruna şimdilik faizde aşırıya kaçılmayacak. Dolar istenilen, yani hem yabancı hem yerlinin ikna olacağı seviyeye kadar faiz daha kontrollü artırılacak. Muhtemelen bu toplantıda maksimum 400 baz puan çok daha yüksek ihtimal 200 baz puanlık bir faiz artışı olacak. Bence de bu artırımlar kararında olur. İşte piyasa tam da bu düşük yükselişleri fiyatlıyor. Dolayısıyla döviz yükseliyor.
YABANCI VE YERLİ İKNA OLUR MU ?
Kısa cevap “evet” Ama elbette başlıca şartları olacaktır. Bunlar;
1 - En azından enflasyona uygun doğru döviz fiyatı;
2 - En az bir yıl döviz dalgalanmalarını önleyici doğru faiz fiyatı;
3 - Akılcı para ve ekonomi politikaları!
Şimdi tek tek açalım…
YA KALICI MUTLULUK YA GEÇİCİ HEVES
1- Enflasyona uygun doğru döviz fiyatı…
Eğer doları baz alırsak son zamlardan kaynaklı enflasyon karşılığı dolar fiyatı 38-40 lira. Hem yerli hem de yabancı döviz sahibinin ikna olacağı minimum seviyeler bunlar. Bu seviyeleri gören yerli ve yabancılar fiyat konusunda ikna olabilir ve dövizlerini doğru faiz koşullarında bozdurarak TL’ye dönebilir. Demek ki TL en az yüzde 30 daha değer kaybetmeli.
2 - Doğru faiz fiyatı… Her ne kadar doları yani dövizi ikna edici fiyat seviyelerine getirseniz de, önemli olan o seviyenin vade süresince yani en az bir yıl stabil olacağına piyasanın ikna edilmesi. Bunun yolu da doğru faiz fiyatından geçiyor. Muhtemelen bu günlerde daha soft olan faiz artışları, dövizde ikna edici fiyatlar yakalandıktan sonra sertleşecek. Ve doğru faiz seviyeleri, yani enflasyon üzerine çıkan pozitif reel getirili faiz seviyelerine geri dönülecek. Zaten ancak bu sayede dövizde orta vadeli denge sağlanabilir.
3 - Para politikalarında siyaset ağırlıklı ve gerçek dışı yaklaşımlardan uzaklaşılması. Açıkçası, başlanan işin devam ettirilmesi ve gerçeklerle uyumlu olması. Ayrıca bu politikaları destekleyen ekonomi programlarının acilen devreye sokulması. İthal eden değil, kendi kaynakları ile üreten bir ekonomi modeline geçilmesi. Bu en önemli konu. Çünkü öyle ya da böyle döviz dalgalanmaları orta ve uzun vadede yine olacak. Eğer kendi kaynaklarımızla üretir, dış bağımlılığımızı azaltırsak, bu dalgalar enflasyon ve fakirlik olarak değil; rekabetçilik, ihracat, istihdam ve zenginleşme olarak yansır.
İşte bu nedenle alacağımız kararlar ve uygulamalar artık çok önemli. Sonuç olarak, gerçek bir yol ayrımındayız. Ya kalıcı mutluluk ya geçici heves.
Hangisi olacağına biz karar vereceğiz…