Ione Belarra, İspanya’da sosyal haklar bakanı olarak görev yapıyor.
37 yaşındaki bu genç hanım Madrid Özerk Üniversitesi’nde psikoloji eğitimi almış.
Eğitim alanında yüksek lisansı bulunan Belarra siyasi mücadele nedeniyle doktorasını yarım bırakmış.
İspanya’da göçmen tutuk evlerine karşı çıkan genç bakan, aynı zamanda bir sosyal aktivist.
Belarra İspanya’nın güçlü sol partilerinden birisi olan “Podemos” bünyesinde siyaset yapıyor.
Çok da cesur bir hanım…
7 Ekim’de Gazze’de başlayan soykırım karşısında sesini yükseltti ve AB ve ABD’yi savaş suçlarına ortak olmakla suçladı.
Bununla da yetinmedi, İsrail’in yürüttüğü planlı soykırımın Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşınması için harekete geçti.
Evvelki gün, İspanya ulusal meclisinde yaptığı bir konuşmada, İsrail’in Gazzelilerin sığındığı çadırları hunharca yakması hadisesini gündeme taşıdı.
İsrail ile İspanya arasında silah ticaretinin yasaklanması gerektiğini üzerine basa basa dile getirdi.
Açıktan İspanyol hükümetini de eleştirdi.
Bununla da yetinmedi Almanya’ya ve İsrail’e sert şekilde yüklendi:
“Çadır yakma hadisesinin Nazi Gaz Kamplarından ne farkı var?” diyerek öfkesini dile getirdi.
Aynı saatlerde Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise; “İsrail’in sivilleri öldürme hakkı var” şeklinde bir açıklama yaparak, İsrail’in bölgedeki saldırganlığını tasvip eden bir konuşma yaptı.
Solcu Yeşiller Partisi bu insanlık düşmanı dış işleri bakanı kadın resmen İsrail’i meşrulaştıran, insanlık dışı, kışkırtıcı açıklamalar yapıyor.
Mesela okulların, hastanelerin dahi bombalanabileceğini söylüyor.
Yeşiller Hareketi solcularının Almanya’da temel mottosu ne biliyor musunuz?
“Barış ve silahsızlanma!”
Şaşırtıcı değil mi?
Şimdi iki ayrı kadın siyasetçi figürünü karşılaştırdığımızda, bir yanda insanlığın ortak vicdanına seslenen Ione var, öbür yanda bizdeki İsrail muhibbi “çakma” solcuları andıran Annalena var!
ABD’nin Avrupa’daki merkez üssü olan Almanya, İsrail tezlerini açıktan destekleyerek geçmişte izlediği Nazist politikaların ruhuna uygun hareket ediyor.
Demek ki neymiş?
Irkçı, faşist, Nazist eğilimler söz konusu olduğunda Almanya gibi AB’nin lokomotif gücü olan bir devlet pekâlâ İsrail’deki soykırıma destek verebiliyormuş.
Almanların bu tavrı İsrail ile ortak bir noktada birleştiklerini gösteriyor: “Siyonazizm”.
Siyonazizm, Gazze’deki masum sivillere olanca gücüyle çullanadursun, Almanya’nın esas patronu ABD ise İsrail’e silah, para, asker ve teçhizat desteğini sık sık yeniliyor.
Gazze’de olan bitene AB sessiz, BM sessiz, Batı alemi sessiz…
İsrail ordusu birkaç gün evvel BM üssüne tanklarla girdi.
Resmen BM üssüne baskın yaptı.
Bir batı ülkesi ağzını açıp tek laf edemedi.
Ione gibi cesur politikacılar hariç AB bloku genel manada soykırım karşısında sessiz, pek çoğu İsrail’in bu saldırgan tutumunu destekliyor.
İsrail’in bölgede uyguladığı soykırım karşısında Türk solu da sessiz.
Bizdeki çakma solcular başka meselelerle meşgul durumda bulunduklarından, istisnai birkaç tepki dışında İsrail’e karşı sesini yükseltebilen bir babayiğit henüz ortaya çıkmadı.
Oysaki sol akımlar, duruşları gereği antiemperyalist çizgidedirler.
Siyonist-Evanjelist Emperyalizm bütün azgınlığı ile Filistin’de soykırıma imza atarken, acep bizim tatlısu solcularının neden gıkı çıkmıyor diye merak edebilirsiniz.
Cevabı ben vereyim.
Çok meşguller kendileri.
Şöyle ki: Bizim solcuların solculuğu ABD ve AB merkezli Sorosvari vakıfların bütçeleriyle Türkiye aleyhtarı kampanyalarda, Batı’nın gönüllü ajanlığını yapmakla sınırlı.
Bizim solcular, Ermeni tezlerini savunurlar; “Türkler 1 milyon Ermeni’yi katletti” demekten çekinmezler, PKK terörünü aklayacak açılımlar peşinde koşarlar, İslamsız Alevilik projeleri için ter dökerler, tüm milli projeleri itibarsızlaştırmak için kara propaganda yaparlar; emek, barış, hak gibi kavramlar umurlarında değildir.
Hatta Nişantaşı solcularımız Meclis kürsülerinde millete ve milletin değerlerine parmak sallamakla meşguldürler.
“Yaşlı, zengin, Sünni, Türk erkeklerle hesaplaşacağını” söyleyen, psikiyatrik tedaviye muhtaç solcuları bile gördü bu gözler!
Bütün bu meşguliyetler tabii olarak çok yoruyor kendilerini, bir türlü Gazze’nin yanında durmaya fırsat bulamıyorlar!
Bir gün fırsat olsa da Ione’yi TBMM misafir etse, Ione bizim psikiyatrik vaka solculara Meclis kürsüsünde sağlam bir ders verse!
Buradan, TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’a sesleniyorum:
Sayın Başkan, İspanyol Bakan İone Belarra’yı Meclis’te bir gün misafir ediniz, Genel Kurul’da bir konuşma yaptırınız.
Bizim Meclis’teki tatlısu solcularının Ione’den alacakları dersler var!