Abdullah Öcalan dün itibarıyla PKK’ya silah bırakma çağrısında bulundu.

Özerkliğin ve federasyonun da artık bir anlamının kalmadığını söyledi.

PKK’nın, Kürtlerin haklarıyla ilgili olarak çok defa tekrara düştüğünü ifade etti.

İlginç bir dönemeçten geçiyoruz.

Apo’ya ne oldu da bu açıklamaları yapıverdi?

Kafasına taş mı düştü?

 Öyle ya, bu öyle basit bir mesele değil.

Gerçekçi olalım.

Devlet Bahçeli çağrı yaptı diye Apo böyle bir açıklama yapmaz.

Bahçeli Türkiye’de ülkücü hareketin önemli simalarından birisi…

Türkiye’nin en güçlü ülkücü hareket lideri/figürü desek yanılmış olmayız.

Siyasi Kürt hareketine en ters duran partinin lideri.

Apo ise PKK gibi eli kanlı bir örgütün lideri.

Binlerce insanın kanı var elinde.

Yola çıkarken bir gün kodese tıkılacağının, köşeye sıkışacağının hesabını yapmış olmalı.

Ne oldu da Devlet Bey’in çağrısı üzerine Apo örgüte silah bırakma çağrısı yaptı?

İmralı’daki tecritten kurtulmak için bunu yapmış olamaz.

Bu saatten sonra kendisine tanınacak bazı hak ya da ayrıcalıklar için de bunu yapmış olamaz.

Arkasında başka bir mevzu var bu işin…

Mesele bu kadar basit değil.

Bunu Erdoğan’ın bir hamlesi olarak görenler var.

Yeter ki terör bitsin, silahlar sussun gerekirse terörist başına bazı ayrıcalıklar tanınabilir diyenler var…

Bu söyleme, mesela BBP çevresi sıcak bakmıyor.

Teröristle pazarlık olmaz, devlet terörü de teröristi de imha eder geçer diyorlar.

Yeni anayasa için bu konunun bir pazarlık süreci olduğunu, yeni anayasa ile Kürtler için bazı ayrıcalıkların tanımlanabileceğini söyleyenler var…

Bu söyleme de anayasadan Türk kimliğinin silineceği, çok kimlikli bir ülke tanımlamasına gidilebileceği kuşkusu ile yaşayanlar sıcak bakmıyor…

Konuya daha üst perdeden bakıp bunun küreselcilerin operasyonu olduğunu, Türkiye’nin yakında bölünme sürecine gireceğini ifade edenler var.

Ne kadar gerçekçi bir yaklaşım? Doğrusu bu fikir de tartışılır…

Yüz metrekare yer için birbirini yiyen, arazi davalarında kardeşin kardeşi öldürdüğü bir ülke kalkıp da hele hele de başka bir devlete bir karış toprak bahşeder mi?

MESELENİN ÖBÜR YÜZÜ

Tamam, diyelim ki, PKK Apo’nun çağrısına uydu ve silah bıraktı…

PYD de aynı çağrıya uyacak mı?

Kandil de tamam olur diyecek mi?

Suriye’nin, Irak’ın kuzeyinde bulunan silahlı Kürt grupları da eş zamanlı olarak bu çağrıya uyacaklar mı?

ABD ve İsrail yıllarca PKK ve PYD ‘ye büyük yatırımlar yaptı…

CENTCOM halen silahlı Kürt hareketlerini desteklemeye devam ediyor.

Milyonlarca dolar para harcıyor her yıl bu yapılanmalara…

ABD yatırım yaptığı bu örgütlerin pasifize olmasını ister mi?

Bölgedeki ayrılıkçı-seküler Kürtler şu an ABD ve İsrail’i kendilerinin hamisi olarak görüyor.

Bu hamiler arkalarından kolay kolay çekilmeyeceğine göre…

E Türkiye kendi içinde zaten büyük ölçüde terörü temizlemiş durumda…

İnsanlar artık batı bölgelerinden doğuya güneydoğuya korkusuzca seyahat edebiliyorlar…

O zaman, Aponun ülke içine yapacağı bir çağrının çok da fazla bir anlamı yok…

Geriye bir tek mesele kalıyor Rojava yapılanmasının tesirsiz hale getirilmesi…

Türkiye, güneyini tehdit eden terör yapılanmalarını bertaraf etmek zorunda…

DEVLET BAHÇELİ ÖLDÜ MÜ?

Sosyal medya tam bir karanlık çukur…

Her türlü karanlık bilgi ortada dolanıyor…

Bir iki gündür X’te bazı hesaplar aslında Devlet Bahçeli’nin öldüğünü ancak henüz bunun açıklanmadığını yayan haberler yapıyorlar…

E tam da bu haberlerin Devlet Bahçeli’nin ameliyatının sonrasına denk gelmesi ilginç…

Trabzon Gelecek Partisi il başkanı da bir açıklama yapmış, Bahçeli’nin birkaç gün evvel vefat ettiğinden bahsetmiş…

Öbür yandan, birkaç gün evvel bir siyasetçi miydi gazeteci miydi, şimdi tam anımsamıyorum; “Ben telefonla aradım, sağlığı gayet yerinde” dedi.

Ya birileri bize oyun oynuyor, ya da başka bir iş var işin içinde…

Çok garip bir memlekette yaşıyoruz…

Birisi de çıkıp, Devlet Beyin ameliyat sonrası iki parça pozunu çekip kamuoyuna sunmuyor…

Öyle olunca da ister istemez şüpheler artıyor…

Allah uzun ömür versin, derdimiz kendisini zorla öldürmek değil tabi.

Ancak kamuoyunun da belgeli bir şekilde aydınlatılmasında yarar var.  

Sayın Bahçeli sıradan birisi değil zira…

İMAMOĞLU BALONU PATLIYOR

35 senedir memleket siyasetini az çok takip ediyorum.

Buna başladığımda lise talebesi idim…

Şimdiki lise talebelerinin dünyadan haberi yok…

Diyeceğim şu: Türkiye’de kurgu, yapma, imalat siyasi figürler tutmuyor.

İlk zamanlar bir alevlenme, bir heyecan oluyor, sonrasında er geç balonları patlıyor…

Genç Parti ve Uzan da öyle oldu.

Yeni demokrasi hareketi de, diğerleri de…

İmamoğlu da bana göre imalat bir karakter…

Allanmış, pullanmış, boyanmış bir sevgi pıtırcığı sorsan…

Yerler mi?

Bir kısım insanlar yer…

Ama herkes yemez bunu…

Şimdiden bazı ilişki ağları ortaya saçılmaya başladı…

Beylikdüzü belediye reisi iken işlediği kimi fiiller tek tek ortaya çıkıyor…

İBB başkanlığı döneminden de ortaya ne dosyalar, neler çıkacak neler…

Karakol basmalar, diplomasının gerçek olup olmadığı meselesi, ailenin tehdit ettiği gazetecinin bir gün sonra şüpheli ölümü, CHP’li ilçe belediyeleri olan ilişkiler, vs… vs….

Bunları ben iddia etmiyorum, bugünlerde yayınlanan gazeteler, haber siteleri gündeme taşıyor…

Belli ki öyle çok da milletin bağrına basacağı, hakiki bir figür değil…

Reklam kampanyalarında bile anladık durumu…

Yapmacık, sahte gülüşler, el hareketleri vs….

İcraata bakıyorsun sıfır, vatandaşla diyaloglarına bakıyorsun, geçer not alamıyor.

Adam CB adaylığına soyunduğu dakikalarda İstanbul’da bir otobüs cayır cayır yanıyor…

Keşke sadece o gün yansa ….

Her gün bir metrobüs, otobüs yangını, kazası haberiyle uyanıyoruz güne…

İstanbul’da üç tane otobüsü çekip çeviremeyen kişioğlu CB adaylığına soyunuyor.

Üstelik kendi partisi içindeki dengeleri bozarak.

Fincancı katırlarını ürküterek…

Züccaciye dükkanına giren fil gibi…

Müthiş bir acelecilikle ülkeyi erken seçim sürecine taşıma telaşında beyefendi!

Senin karşında yılların kurdu var!

Erdoğan bu meydanı sana bırakır mı sanıyorsun!

Adliyelerde onlarca dosyan birikmişken üstelik!

Tabii ki bunu söylerken hukukun siyasete alet edilmesini savunmuyorum.

Ortada savcıların suç unsuru bulunduğunu ortaya koyan teşhisleri var…

Ama CHP’liler atılan her adımı İmamoğlu’nun önünü kesmek olarak algıladıkları için…

Mesela Beykoz Belediye başkanı da gözaltına alındı…

Hakkında öne sürülen iddialar öyle yenilir yutulur cinsten değil.

Şimdi herkes ayağa kalkmış vay bu siyasi operasyondur filan diyor…

Adalet hepimize lazım, tabii ki siyasi otorite sadece siyasi amaçlarla yargıya müdahale etmemeli…

Bunu hiçbir aklı başında insan savunamaz…

Hatta bir adım daha ileri giderek iktidar partili belediyelerde de bu türden fiiller söz konusu ise bir sabah erken saatte o belediye başkanları da gözaltına alınmalı, adaletin gereği budur.

 Hakkı ayakta tutmak, adil olmak için şu ya da bu partiden olmaya gerek yok, adil ve hakkaniyetli insan olmak yeterli…

Ancak görünen o ki CHP’li belediyelerde yapılan tahkikatların arkası dolu, boş değil…

Esenyurt başkanı mesela…

Boş yere alınmadı…

Belki pek çok belediye başkanı hakkında benzer işlemler yapılacak…

Bu gidişle adını “kent uzlaşısı” koydukları DEM+CHP ittifakının kirli sonuçlarıyla daha da fazla yüzleşmek zorunda kalacaklar…