İki gündür Türkiye’de kamuoyu ayağa kalktı.

Hangi kamuoyu?

CHP ve DEM partilerin ekseninde şekillenen kamuoyu. 

Esenyurt Belediye Başkanı’nın tutuklanması karşısında CHP ve DEM çevresi iki gündür kıyameti koparıyor. 

Kıyametin kopmasının sebebi başkanın terör suçlaması neticesinde gözaltına alınması, sonrasında tutuklanması ve Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanması. 

Belediye başkanı PKK terör örgütünün çok sayıda elemanı ile defalarca telefon görüşmesi yapmış. Hakkında başka iddialar da var…

CHP ve DEM çevreleri başkanın üretken bir akademisyen olduğundan bahsediyor, seçimlere girerken “temiz kağıdı” nın bulunduğundan söz ediyor…

Özgür Özel yüksek perdeden hadiseyi eleştiren konuşmalar yaptı. 

Mahmut Tanal, Ali Mahir Başarır gibi isimler Esenyurt Belediyesi önüne giderek polis barikatlarını kırmaya kalktılar…

Ekrem İmamoğlu durur mu? Olayın hemen ardından kendi taraftarlarını toplayarak minik bir miting bile yaptı. 

Mitingde Cumhurbaşkanı İmamoğlu sloganları attırarak hadiseyi kendi lehine çevirmeye çalıştı. 

Her gün bir metrobüsün patladığı, her Allah’ın günü bir otobüsün yandığı İstanbul’un belediye başkanı Esenyurt’ta terör gerekçesi ile tutuklanan bir başka belediye başkanına sözde sahip çıkıyor! 

İstanbul’un sorunlarını çözmek yerine, her fırsatta şov yapmaya devam ediyor…

Gelelim meselenin esas kısmına…

“Kent uzlaşısı” fikri etrafında birleşen PKK+CHP+DEM ittifakı, geçen süre içerisinde şehirlerde PKK/DEM unsurlarının sırtını sıvazlamaya devam ediyor. 

TUSAŞ saldırısına katılan kadın teröristin abisinin bir belediyede güvenlik amiri olarak çalıştığı ortaya çıktı…

İBB çalışanları arasında PKK mensubiyeti olan personelin bulunduğuna dair haberler yayınlanalı ise henüz birkaç yıl oldu…

İlginç günlerden geçiyoruz…

Aynı zamanda kritik bir zaman dilimini yaşıyoruz…

İlginçlik şurada: Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türk milliyetçisi, ulusçu CHP bugünlerde DEM gibi bölücü bir partinin payandalığını yapıyor…

CHP’li vekillerden PKK’lı teröristlerin cenazelerine iştirak eden isimler var…

Basında gördüklerimiz eğer birer dublör değilse acı gerçek bu…

Kürtlere özgürlük, Kürt sorunu, çözüm süreci gibi söylemlerin arkasına gizlenerek bağımsız Kürdistan hayali kuran İsrail maşaları ile aynı çizgiye gelen CHP, devletin tamamıyla iç güvenlik kaygılarıyla kayyım atamasına itiraz ediyor. 

Oysaki tarih bize bambaşka şeyler söylüyor.

Geçmişte CHP de belediyelere aynı bugünkü gerekçelerle çok sayıda kayyım atadı. 

1930 ile 1948 yılları arasında, CHP 90 tanesi Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde olmak üzere 109 belediyeye kayyım atamış.

Ağrı, Sason, Dersim isyanları ve Hoybun Cemiyeti’nin bölücü faaliyetleri karşısında dönemin CHP’si bir devlet politikası olarak onlarca kayyım atamış.

Bunu tarihi kaynaklar ve arşiv kayıtları söylüyor, ben söylemiyorum.

Devlette devamlılık esastır.

Hiçbir milli devlet kendi ulusal sınırları içinde bir başka otoritenin egemenlik hakkı kullanmasına müsaade etmez.

Hiçbir aklı başında devlet, terör örgütlerinin sırtını sıvazlamaz.

Türk devleti de öyle yapıyor. 

Hiçbir devlet, 40 binin üzerinde insanın canına kıyan, devletin askerine polisine açıktan kurşun sıkan, mezra ve köylerde sırf kendilerine destek vermediler diye, bebek-yaşlı demeden masum Kürtlerin katline sebebiyet veren bir kanlı örgüte müsamaha ile davranmaz.   

Tabii ki terörle mücadele edilecek, tabii ki teröre açıktan destek verenler tutuklanacak ve yargılanacak, tabii ki Selahattin Demirtaş gibi Yasin Börü’lerin kanı eline bulaşmış tipler gerekli cezayı alacak.

Ne bekliyordunuz? 

Üç tane belediye elinize geçti diye özerklik ilan edeceğinizi mi sanıyorsunuz?

Tabii ki devlet bir yerde size dur diyecek. 

İşin acı tarafı, geçmişinde tam da güvenlik ve terör gerekçeleriyle belediyelere kayyım atayan CHP bugün, terör destekçileriyle yan yana yürüyor. 

Atatürk’ün bıraktığı hangi mirasın içinde teröristlerle, bölücülerle yan yana durmak var? 

Şimdi kimse kusura bakmasın, CHP’nin klasik Atatürkçü, Suadiye, Çankaya, Bornova seçmeni de bu işlere alkış tutuyor! 

Bu ne türden bir akıl tutulmasıdır?

Ülkede iktidar değişimi isteyenler önce iktidar adayı olarak destekledikleri partinin Atatürk’ün çizgisine gelmesini talep etmek zorundalar! 

Her gün meydanlarda; “Tayyip istifa!” diye bağıran, çağıran seçmen nedense; “Kahrolsun PKK!” diyemiyor! 

Diyebilenler ise zaten olup bitene bir anlam veremiyor. 

CHP+DEM ittifakını açıktan destekleyenler, zaten ciddi bir akıl tutulması yaşıyorlar…

Bugünün CHP’sinin Mustafa Kemal’in kurduğu CHP ile aynı olmadığı o kadar net ki, bunu görmemek için ya peşin fikirli, ya körü körüne tarafgirlik yapan bir partizan, ya da Kemalizm maskesi altında başka emeller taşıyan bir karakterde olmak lazım!

CHP seçmeninin, CHP tarihini, hatta Cumhuriyet tarihini şöyle baştan sona okuduğunu zannetmiyorum. 

Eğer okumuş olsalardı, CHP’nin, henüz Atatürk hayatta iken çeşitli belediyelere kayyım atadığını görmüş olacaklardı. 

Bugün sırf oy almak için elli türlü takla atan adamlar, milli çizgiye yakışır bir siyaset tarzı sergileyememek yanında terör iltisaklı yandaşlarına çanak tutmak için ellerinden geleni yapıyorlar. 

Burada sadece muhalefet mi suçlu peki? 

Hayır!

On, on beş sene evvel “Çözüm Süreci” adı altında, dağdaki teröriste göz kırpan anlayışın da, işlerin bu aşamaya gelmesinde payı var. 

Bölücü Kürtçülüğe düz ovada siyaset kapısını aralayanlar, aradan üç beş sene geçmeden anladılar ki eşkıya ile pazarlık olmaz. 

Bakın, bunları söylerken sıradan Kürt vatandaşlarını bu potanın içine dâhil etmiyorum. 

Kürtler de en az Türkler kadar bu ülkenin makbul ve muteber vatandaşlarıdır. 

Eğer temel hak ve özgürlüklerine bir halel gelmişse, önce bu durumun karşısında biz dururuz. 

Türkiye Cumhuriyeti, içinde barındırdığı bütün etnik unsurları barış ve refah içinde yaşatacak güce sahiptir. 

Bu gücü manipüle edenler, bu güce inanmayan ve gereğini yapmayanlar ülkede bölücülük ayrımcılık yapan ve silahlı mücadele yöntemine alkış tutanlardır. 

Kandan ve gözyaşından beslenen odaklar, bu ülkede terörün bitmemesi için ellerinden geleni yaptılar. 

Şimdi sivil siyaset terör örgütlerinin sırtını sıvazlayarak ülke üzerinde kirli emelleri olanların ekmeğine yağ sürüyor. 

Peki, ülke üzerinde emelleri olanlar kimler? 

ABD, Rusya, İsrail, İngiltere, Fransa…. Ve saymaya devam edersek niceleri…

Özellikle İsrail PKK’yı açıktan destekleyerek, seküler Kürtleri kendi emellerine hizmet ettirmek için türlü oyunlar kuruyor… 

ABD zaten baş terörist olarak yıllarca PKK’ya PYD’ye destek verdi. Mehmetçik dağlarda aslanlar gibi terörle mücadele ederken Çekiç Güç helikopterleri PKK’ya mühimmat ve gıda paketleri atıyordu!

Şimdi bu tablo ortadayken PKK ve onun siyasi uzantısı olan DEM’in sırtını sıvazlayan politika dansözleri kime hizmet etmiş oluyorlar?

Üstelik bu adamların pek çoğu sosyalist, antiemperyalist çizgide siyaset yolunu seçmiş adamlar, kadınlar!

Şimdi aynı adamlar ve kadınlar PKK’ya alan açmak, özerklik sağlamak için emperyalistlerin hedefleri için seferber olmuş durumdalar. 

Bunun başka türlü açıklaması yok! 

Eğer bunu bilerek yapıyorsanız, o CHP rozetini çıkarın, topluca DEM Partiye katılım kararı alın!

Yüzünüzde maskeyle dolaşmanıza ne gerek var? 

Millet maskelerin altındaki ihaneti görmüyor mu sanıyorsunuz?

Atatürk’ü istismar ederek bölücülüğün ve yıkıcılığın ekmeğine yağ sürmeye devam edenler elbet bir gün milletten gereken şamarı yiyecektir.

Bunu kim yaparsa yapsın meşru ve muteber görülemez. 

Üstelik başka istismar alanları da var. 

Mesela din üzerinden bölücülük yapanlar da benzer bir günaha ortak oluyorlar. 

Kürt siyasetini din üzerinden dizayn etmek isteyenler de benzer bir gaflet içindeler.

Kürtler zaten dindar ve manevi değerlerine düşkün insanlar. 

İslami kisve altında siyasi Kürtçülük yapmak isteyenler de en az seküler partilerde siyaset yapan Atatürk istismarcıları kadar suçlular. 

Zaten bu ülkede din ve Atatürk yeterince istismar edilmedi mi?

Ekrem İmamoğlu, Esenyurt olayı patlar patlamaz kürsüye çıkıp, konuyu Atatürkçülüğe, Atatürk’ün mirasına getiriverdi. 

Uyanığa bak uyanığa!… 

CHP seçmeninin hassas noktalarını kaşıyarak prim topluyor. 

Oysa gerçekte olan ne?

Bir belediye başkanı terör gerekçesi ile tutuklanmış! 

Devlet, elinde delil olduğu gerekçesi ile başkanı görevden alarak yargı karşısına çıkarmak istemiş… Olay bundan ibaret.

Adam da kalkmış Atatürk’ten filan bahsediyor! 

CHP’ye darbe yapılıyor diyor!

Komediye bakınız!

CHP ve Atatürk laflarını duyan Sözcü, Halk Tv vs. takipçileri ise hemencecik meydanlara doluşuyor. 

Oysa olan biten ne?

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e kasteden, Atatürk’ün Misak-ı Millisine tecavüz etmeye kalkan terör yandaşları belediyelerde örgütlenerek kendilerine alan açmaya çalışıyorlar. 

Olan biten bundan baret…

Ne diyelim, hayırlı mübarek olsun. 

Uyanan uyandı, uyanmayan oltada yem olmaya devam etsin.

Yapacak pek fazla bir şey yok!

Sağlık olsun. 

Nasıl olsa devlet, günü gelir, bütün hainlerin defterini tersten okutur!

Türk devletini hafife alanlar, günü geldiğinde başka sürprizlere hazır oluversinler artık, ne diyelim…

Anlayansa sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az…