Ole Gunnar Solskjaer geldiğinden beri üç kez toplantısını izledim. İşte gözlemlerim:
Geldiği camia ile ilgili hemen her detayı öğrenmiş; Kuruluş tarihi, camianın beklentileri (Şerefinle oyna, hakkınla kazan-savaş), kulübün finansal yapısı vs.
Futbolculara öz güven aşılamış ki futbolcular değişikliği aynı kelimeyle açıklıyor.
Onlara siz savaşın başarısız olursak sorumlusu benim mesajı vermiş. Türkçesi, “Sizi yem etmem!”
Futbolcuların ismini geçtim, tercüman ve tüm çalışanların ismini öğrenmiş ve öyle hitap ediyor.
Serdal Adalı ve yönetime sıcak mesajlar veriyor. "Görüşmeleri sızdırmadılar bu kabul etmemde önemli etken" vurgusu yaptı.
Chamberlain konusunda pozitif yaklaşıyor. Bence bu projesi tutabilir.
Hakemlere güvendiğini söyledi ama henüz bizim hakemlerle tanışmadı. Az sabır...
Yaşadığı ülkenin değerlerine ve yaşananlara duyarlı. "Hayat sadece futboldan ibaret değil" diyerek milli acıyı paylaştı.
Bolu şehrinin ismini bile unutmadı ve doğru şekilde telaffuz etti.
Konuşmayı seviyor ve net ifadeleri tercih ediyor. Manşet cümleler kullanmayı seviyor.
"Yedek kulübesini yönetmek benim işim" diyerek sınırı geniş tuttu.
Transfer ve başarıyla Beşiktaş’ta yeni bir Gordon Milne olabilir.
Ve buraya tatile ya da tazminat kovalamaya gelmek yerine bir başarı öyküsü yazmaya geldiği açık.
Şahsen beni ikna etti. Ama yaşayıp göreceğiz