New York Times muhabiri Sarah Lyall geçen hafta New York Kennedy Havaalanındaki Türk Hava Yolları Business Lounge’ında otururken, karşısındaki açık televizyon ekranında günün en önemli haberi veriliyordu.

Konu, New York Belediye başkanı Eric Adams hakkında hazırlanan rüşvet iddianamesiydi.

Haberin alt yazısı şöyleydi:

“Federal savcı Adamms’ı yolsuzluk ve rüşvetle suçluyor…”

Muhabir haberi dikkatle izledi.

Çünkü o gün o lounge’da bulunmasının nedeni o haberdi.

NEW YORK TIMES MUHABİRİ THY BUSINESS’E KAÇ DOLAR ÖDEDİ

Çünkü haberde sözü edilen rüşveti Türk yetkilileri ve bazı iş insanları vermişti.

Verilen rüşvetlerden ikisi de şuydu:

Dünyanın birçok yerine seyahatinde New York Belediye Başkanı’na verilen bedava business class biletleri ve İstanbul’un en pahalı ve lüks otellerinden birinde kendisine açılan “Bentley Suitinde” bedava ağırlanmasıydı.

Gazetesi muhabire THY’nin İstanbul uçuşu için gidiş dönüş bir business class bilet almıştı.

Amacı belediye başkanın bu gidiş ve ağırlamalarda kaç dolarlık bedava uçuş ve ağırlama hizmeti aldığını belirlemekti.

İlk fiyat THY gidiş dönüş uçuş biletiydi.

Gazete bunun için 9 bin 236 dolar ödemişti.

THY BUSINESS CLASS LOUNGE’ININ İLGİNÇ İNTERNET GİRİŞ ŞİFRESİ

Muhabir bu arada çok ilginç bir şeyi fark etti.

THY Lounge’ının bedava internet şifresi şuydu:

“TKNNYCADAMS”

THY’nin bedava bilet verdiği başkanın soyadını andırıyordu şifre.

THY BUSINESS İÇİN MİLYON DOLARLIK HARİKA TANITIM

New York Times muhabiri İstanbul’a gidip geldi ve bunu gazetenin pazar günkü sayısında uzun uzun anlattı.

Bana göre THY açısından hiç sıkıntı yok.

Çünkü muhabir uçuş sırasında yediği yemekleri, servisi, meze ve tatlı arabasını, uçan şefleri, hazırlanan yatak takımlarını o kadar güzel anlatıyor ki…

Üstelik hepsinin fotoğraflarını da çekmiş.

Fevkalade bir THY Business uçuş reklamı.

Bu arada THY’nin Skytrax 2024 en iyi business class ödülünü aldığını bile yazmış.

Sonra sıra New York Belediye Başkanı’nın İstanbul’da bedava kaldığı St. Regis Oteli’ne geliyor.

Orada da bir gece kalmış muhabir.

Bütün bu yolculuğu çok keyifli biçimde anlatıyor.

Tabi olan, birlikte gittiği foto muhabirine olmuş.

O garibim, ekonomi sınıfında uçmuş.

Baksanıza adını bile İngilizce yazmıyoruz.

YENİ TÜRKİYE’DE FINDIK FISTIK PARASI DENİLECEK BİR ŞEY

Amerika bir haftadır New York Belediye Başkanı’nın aldığı bu rüşveti konuşuyor.

Aslında Yeni Türkiye ölçülerine vurduğunuzda rüşvet kapsamına bile girmeyecek “Peanuts”, yani fındık fıstık parası bile diyebileceğiniz şeyler bunlar.

Ama oralarda hâlâ rüşvet sayılıyor.

Rüşveti alan belli…

Peki verenler kimler?

Türk yetkililer ve işinsanları…

İddianemede isimleri yok, sadece 1 No’lu Türk iş insanı, 2 No’lu iş insanı diye geçiyor.

Asıl önemli olan ise bu rüşvetin neden verildiği…

Gerekli izinleri almadan Türkevi’nin inşaatını hızlandırmak ve açmak…

ÖZGÜR ÖZEL’İN O BİNAYI ZİYARET ETMESİ HOŞUMA GİTTİ

Hemen kendi görüşümü belirteyim.

New York’taki Türkevi binası bana göre orada yapılan en güzel işlerden biri…

Samimi olarak, çok hoşuma gitti.

Birleşmiş Milletler’in bulunduğu şehirde böyle prestijli bir binanın Türkiye’ye kazandırılması. 

Ne zaman önünden geçsem gururla bakıyorum.

O nedenle CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de orayı ziyaret etmesi hoşuma gitti.

Sahibi Türkiye Cumhuriyeti…

Yani hepimizin.

O MUHABİRİN YAPTIĞINI BEN DE YENİ MEDYA İÇİN YAPIYOR, BİNAYI GEZİYORUM

171 metre yüksekliğinde ve New York’un en modern akıllı gökdelenlerinden biri bu bina.

20 bin metrekareye yakın kullanım alanı var.

Türkiye’nin de sembolü sayılan bir çiçekten, laleden esinlenerek tasarlanmış.

291 milyon dolara mal oldu.

Bana göre binanın en olumlu yanlarından biri çok kısa zamanda tamamlanması.

Temeli 18 Eylül 2017’de atıldı.

2021’de bitirildi.

İnşaatını İçtaş isimli bir Türk şirketi yaptı.

Bu da Türk inşaat şirketleri için ABD’de çok iyi bir referans oluşturdu.

AÇILIŞ GÜNÜNDEN GELEN FOTOĞRAFLARDA KİMLER VARDI

Bu bina 20 Eylül 2021 günü Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıldı.

Açılış günü New York’tan gelen fotoğraflara baktım.

Kurdelayı kesenler arasında birçok bakan vardı.

Ama o gün gözlerim ABD’de yaşan bazı Türkleri aradı.

Sosyal medyada kim olduğunu bilemediğim biri o açılışın ilginç bir çetelesini çıkarmış.
(Kimin yazdığını bulamadım. Bilen varsa adını yazabilirim).

O da benim gibi törende bulunmayanlardan başlamış.

GİZLİ BİR ÇETELECİ AÇILIŞTA OLMAYANLARIN LİSTESİNİ ÇIKARMIŞ

Sosyal medyanın gizli çetelecisi tek tek soruyor:

“Ömrünü kendi parasıyla ABD’de açtığı Türkevi'ne adayan Aziz Sancar, New York'taki Türkevi'nin açılışında var mıydı?

Yoktu.

“ABD'deki en tanınmış Türk kim?” diye sorsak, Amerikalıların hepsi “Profesör Mehmet Öz” diye cevap verir.

New York'ta çalışıyor.

New York'ta yaşıyor.

Peki, New York'taki Türkevi'nin açılışında Mehmet Öz var mıydı?

Yoktu.

Gelmiş geçmiş en ünlü Amerikan markası Coca Cola'nın ceosu ve yönetim kurulu başkanı olmayı başaran Muhtar Kent…

Var mıydı Türkevi'nin açılışında?

Yoktu.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'ne, Harvard Üniversitesi'ne damgalarını vuran, dünya çapındaki iktisat profesörlerimiz Daron Acemoğlu veya Dani Rodrik var mıydı? 

Yoktu.

Bu iki saygın Amerikan üniversitesine, kanser cerrahisinde çığır açarak damgasını vuran Profesör Mehmet Toner var mıydı? 

Yoktu.

Harvard Üniversitesi'nin genetik/metabolik hastalıklar bölümünü emanet ettikleri Profesör Gökhan Hotamışligil var mıydı? 

Yoktu.

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'nın, evrende yaşam izlerini bulmak üzere kurduğu astrobiyoloji ekibine “lider” olarak seçilen, bu yönetici pozisyonuna seçilen tarihteki en genç insan olan… “Kadınlara eğitim ve fırsat eşitliği sağlayan Cumhuriyet'e borcumuz var” diyen Türk kadın profesör Betül Kaçar var mıydı? 

Yoktu.

NASA'yla ortak projeler yürüten, uzay teknolojisi şirketi Sierra Nevada Corporation'ın sahibi, Türk işkadını Eren Özmen var mıydı? 

Yoktu.

Silikon Vadisi'nin gurur duyduğumuz dehaları Tantek Çelik, Eren Bali, Emrecan Doğan, Kerim Baran, Barış Gültekin, İsmail Sebe, Egemen Taş, Selçuk Atlı mesela, var mıydı? 

Yoktu.

ONLAR YOKTU, PEKİ KİM VARDI?

Ve çetelenin sonunda orada bulunanlar var.

Daha doğrusu bir kişi var.

Gizli çeteleci soruyor:

“Peki, kim vardı New York'taki Türkevi'nin açılışında kardeşim?

Ali Erbaş vardı.

Türkleri ABD'de temsil etse etse, en iyi kim temsil edermiş yani? 

Ali Erbaş.

AÇILIŞ FOTOĞRAFLARINDAN BİR TEKİ AKLIMDA KALDI

O günden yansıyan fotoğraflardan benim aklımda da tek kare kaldı.

Manhattan gökdelenleri arasında dua eden bir Ali Erbaş…

Binanın terası ise kırmızı beyaz balonlarla dolu…

Onun duaları ile açılan bu bina şimdi dünyanın en çok konuştuğu rüşvet olayının tam ortasında…

Prestijli güzelim bir binanın hiç hak ettiği bir kare değil bu…

Yazıyı bitirdikten sonra öğrendim. 

Bu isimleri çıkaran ve yazan kişi Yılmaz Özdil’miş.

Onun tuttuğu çeteleye ben de birini ekleyeyim.

ABD’deki en başarılı iş insanımız Hamdi Ulukaya da yoktu.