Büyük bir değerbilmezlikle karşı karşıyayız!
Birkaç yıldan beri sosyal medyada bir konu işleniyor:
Reşad Ekrem Koçu'nun mezarı nerede?


Üstadın hayranları, okurları, onun değerini bilen bir avuç insan, adeta içi yanarak mezarını arıyor! 
Bu kentin tarihine, geçmiş kültürüne ömrünü adamış, ciltler dolusu ansiklopedi vücuda getirmiş; yazdıklarını tatla okutmuş önemli bir kişinin toprağına çiçek koyma, onu saygıyla anma olanağından yoksunuz bugün!


Kimdi Reşad Ekrem?
1905-1975 yılları arasında yaşadı. 
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi. 
Bu kentin liselerinde tarih öğretmenliği yaptı. 
Bütün ömrünü, Osmanlı tarihiyle, eski İstanbul yaşamıyla ilgili konuları araştırıp yazarak, belgeleyerek, tarih okumayı sevdirerek geçirdi... 


Bitirmeye ömrünün yetmediği İstanbul Ansiklopedisi, ancak H harfine kadar gelebilmişti. 
İstanbul Ansiklopedisi bu yarım kalmış haliyle bile büyük bir hazine değerinde, birbirinden ilginç bilgilerle doludur. 
Hiçbir kurumun desteği olmadan, yalnızca kişisel bilgisi, çabası ve arkadaş çevresiyle oluşturduğu bu görkemli yapıt bugün hâlâ eşsiz bir kaynak niteliğindedir. 
Bu yarım ansiklopediye sahip olmak bir ayrıcalıktır.


Reşat Ekrem 1975 yılında hayattan ayrıldığında, Erenköy'de Sahrayıcedit Mezarlığında toprağa verilmişti.
Çok değil, aradan yarım yüzyıl bile geçmedi henüz! 
Bugün o değerli insanın mezarı yoktur! 
Bırakın ona bir anıt mezarının yaptırılmasını, bir avuçluk İstanbul toprağını, bir selvinin gölgesini bile çok görmüşler! 
Olası ki, sahipsiz diye, toprağını başkalarına satmış, mezar tacirleri!


Arayan hiç kimse bulamıyor çünkü!
Bu ayıp, İstanbul'un yerel yöneticilerinin içini acıtır mı, bilemiyorum!
Ünü kitaplara, ansiklopedi ciltlerine sığmayan Reşad Ekrem Koçu'nun bir karış toprağına bile gönül indirenler için ne söylense azdır! 
Bu tam bir rezalettir. 
Bu acı bir haberdir.

İKİNCİ YAZI

DOLAP ÇEVİRMEK

Dolap çevirmek, kimseye sezdirmeden, gizli kapaklı iş yapılması anlamında kullanılan bir deyimdir.
Çevirmeli dolaplar eski İstanbul konaklarında, harem ile selamlık arasında bulunan bir servis aracıydı.
Harem tarafında konağın kadınlarınca yapılan yemekler dolabın raflarına yerleştirilir, sonra dolap çevrilerek, erkeklerin bulunduğu selamlığa gönderilmiş olurdu.
Böylece, selamlıkta bulunan yabancı erkekler, konağın kadınlarını görmeden ağırlanırdı.


Ne var ki, haremlik selamlık arasındaki bu servis dolapları başka amaçlarla da kullanılırdı bazen.
Zengin konaklarında birçok erkek çalışırdı: vekilharç, kâhya, seyis, arabacı, bahçivan vb. 
Bunlar, haremde çalışan aşçı, nedime, halayık, dadı gibi kadınlarla "muaşaka" ederlerdi. 


Yani aşk ilişkisine girerlerdi. 
Selamlık tarafından gizlice dolaba gül, ipekli mendil, lavanta, lokum, şiir, mektup koyarak kadınlar tarafına gönderirlerdi.
Bu gizli alıp vermelere "dolap çevirme" denirdi. 


Zamanla o eski konaklar ve konak yaşamı ortadan kalktı; ama deyim, dilimizde yaşayageldi.
Zamanımızdaysa dolap çevirmek, siyasetçilerin işi oldu.