Depresifler Prozac, endişe kumkumaları Valium, spor fanatikleri steroid, üstün başarılılar ise Adderall alıyorlar ve biz bunlarla beraber yaşıyoruz. Üstelik finansal yatırımcıların pek çoğu da yukarıdaki gruplardan en azından birine dahil.

Yiyeceklerin, otların, ilaçların ve kanun dışı uyuşturucuların içerdiği kimyasal elementler finansal karar alma mekanizmasını ciddi biçimde değiştirebiliyor.

Öğle yemeğinde içilen birkaç şişe bira veya bir kadeh şaraptan başlayarak yargı üzerindeki etkisini hemen hemen herkes biliyor. O kadar ki kumarhaneler müşterilerinin otokontrolünü zayıflatmak için bedava alkol, bedavaya yakın ücretle bol kepçe yemek veriyorlar ancak bazı yiyeceklerin ve otların davranışsal etkileri kasvetli tıp dergilerinin sayfalarından çıkıp finans dünyasına ulaşamıyor. Bedavacılığın en meşhur uygulaması Las Vegas kumarhane ve otelleridir. 

Her ne kadar neoliberal iktisatçılar insanların rasyonel ve dar manada çıkarcı olduğunu varsaysalar da serbest piyasa ideolojisini "mükafatlandırılmadıkları" veya "cezalandırılmadıkları" sürece insanların hiçbir şeyi "iyi" yapmayacakları inancı üzerine kursalar da ortaya çıkmakta olan davranışsal ekonomi alanı bu varsayımlara karşı çıkıyor.

Mesela, bir lokantadan ayrılırken, oraya bir daha gitmeyecek olsak bile bahşiş bırakırız ve açıkça alakasız olan bilgiler kararlarımızı sıklıkla etkiler. Zaten serbest piyasa ideolojisinin dayandırıldığı inanç asimetrik olarak uygulanıyor ve son 30 yılda zengin insanların daha zenginler tarafından çalışmaya teşvik edilmesi gerekirken, fakir insanların da motivasyonlarının yoksulluk korkusu olması gerektiği görüşünde tekrar hayat buluyor. 

Davranışsal ekonomi ağırlıklı olarak bilişsel hatalara odaklanır. İnsanlar, karar alırken kimi zaman yanlış bilgileri kullanırlar, kimi zaman doğru bilgilerden hatalı çıkarımlar yaparlar.

İsrailli psikologlar Daniel Kahneman ve Amos Tuersky, davranışsal iktisat alanında öncü çalışmalarıyla tanınıyorlar. Yaptıkları bir deneyde lisans öğrencilerine, Afrika ülkelerinin yüzde kaçının Birleşmiş Milletler'e üye olduğunu sormuşlardı. Deneyin püf noktası ise hiçbir fikri olmayan öğrencilerden mutlaka cevap vermeleri mecburiyeti yanında bir çarkıfelek çevirmeleri istenmişti.

Çarkıfeleğin 1 ile 100 arasındaki bir sayının üzerinde durması ihtimali bütün sayılar için eşitti. Çarkın gösterdiği sayının sorunun cevaplanmasıyla herhangi bir mantıksal bağlantısı olamazdı. Ama öğrencilerden çarkıfelekte 10 ya da daha düşük sayı bulan öğrencilerin tahminleri yüzde 25 iken 65 ya da daha yüksek bir sayı bulanların ortalama doğruluk oranı yüzde 45 olmuştu. 

İnsanlar belli bir olayın hangi sıklıkla gerçekleştiğini tahmin etmeye çalışırken bir olayla ilgili örnekler daha kolay hatırlanabiliyorsa olayın daha sıklıkla gerçekleşeceğini savunan ulaşılabilirliğe dayanan zihinsel kestirme (availability heuristic) yöntemini kullanırlar. Bir başka ifade ile psikolojide bulunabilirlik kısa yolu da denen bu yönteme göre, bir olguyla ilgili örnekler daha kolay hatırlanıyorsa insanlar bu olguya daha sık rastlandığını varsayarlar.

Elbette daha sıklıkla gerçekleşen olaylarla ilgili misalleri hatırlamak daha kolaydır. Fakat olayları hatırlamamızı sağlayan bir diğer faktör ise dikkat çekiciliktir.