MERT SAYAN – HABER MERKEZİ
ABD’nin, Güney Kıbrıs’a silah satışını onaylayan kararnamenin imzalanmasının ardından, bölgede Türkiye’nin güvenliği ve stratejik çıkarları yeniden gündeme geldi.
Bu karar, Türkiye’nin stratejik çıkarları açısından kritik bir dönemeç oluştururken, bölgedeki güvenlik dinamiklerini de derinden etkiliyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ABD arasındaki bu yeni anlaşma, önümüzdeki dönemde önemli gelişmelerin habercisi olabilir.
Kıbrıs Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Prof. Dr. Ata Atun, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında imzalanan stratejik iş birliği anlaşmasını değerlendirdi.
Atun ABD’nin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile imzaladığı anlaşmanın, bölgedeki stratejik varlığını pekiştirmeyi hedeflediğini belirtti. Daha önce Kıbrıs’a silah satışı yasağı getirildiğini hatırlatan Atun, bu yasağın kaldırılmasıyla ABD askerinin daha görünür hale getirileceğini ifade ederek; “Mare Limanı ve BAF Havaalanı’nın kullanımı ABD’ye açıldı. Bu, adadaki askeri altyapının ABD kuvvetlerinin kullanımına sunulması anlamına geliyor” dedi.
Ata Atun, ABD’den bir ekibin Mare Limanı’na gelerek, incelemelerde bulunduğunu ifade etti. ABD’den gelecek başka bir ekibin de Rum Milli Muhafız Ordusu’nu eğiteceğine dikkat çeken Atun, Mare Limanı’nda ise altyapı üzerinde çalışmaların yapıldığını vurguladı.
ABD’NİN YENİ ‘MAŞASI’
Atun, son 54 yılda edindiği tecrübeyi dile getirerek, ABD’nin Güney Kıbrıs’a silah satışını şöyle özetledi:
“ABD, Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG ile olan ilişkisini sonlandırmış ve bu gruplardan ümidini kesmiş durumda. Suriye’deki Ahmed Şara Hükümeti, YPG’nin silah bırakıp Suriye Milli Ordusu’na katılmasını istiyor. ABD’nin bu gruptan beklentisi sıfırlanmışken, Kuzey Irak’taki Barzani yönetimi de YPG/PKK'nın bölgeye üs kurmasına izin vermiyor”.
“Türkiye, Irak hükümeti ile stratejik bir işbirliği anlaşması imzalayarak, Basra Körfezi’nden Türkiye’ye kadar uzanan yeni bir ticaret yolunun güvenliğini sağlayacak. Bu durum PKK/YPG’nin Kuzey Irak ve Suriye’deki varlıklarını sona erdirecek”.
“ABD’nin Türkiye’yi taciz etme planı ise, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ya da Yunanistan tarafından sürdürülebilir. Ancak Yunanistan, bu tür bir isteği olumlu yanıtlamayacak gibi görünüyor, dolayısıyla geriye kalan tek seçenek, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi oluyor. ABD’nin bu zayıflığını çok iyi biliyorum ve Türkiye’yi şimdi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi üzerinden taciz etme peşinde”.
ABD’NİN SİNSİ PLANI
Atun, Türkiye Cumhuriyeti’nin Mısır’dan Doğu Akdeniz’de Antalya Körfezi’ne kadar uzanan bölgesinin, Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesi ile Mısır’ın orta çizgisi arasında yer aldığını belirtti. Atun, Güney Kıbrıs’ın bu orta çizginin yaklaşık 10-15 kilometre güneyinde sondaja başladığını vurguladı. Güney Kıbrıs’ın sondaj çalışmalarına başladıktan sonra KKTC Milli Savunma Bakanlığı’nın sert bir dille açıklama yaptığını söyledi.
KKTC Milli Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına dikkat çeken Atun, yapılan açıklamada Türkiye’nin sınırını ihlal edenlere karşı müdahale edeceğini ve ceza vereceğini ifade etti. Güney Kıbrıs’ın kanunsuz olarak ilan ettiği münhasır ekonomik bölgesinin bir kısmının, Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesi içinde kaldığını belirtti. Türkiye’nin, Rum tarafına haddini bildirdiğini ve sınırlarına adım atılmaması gerektiğini açıkça uyardığına vurgu yapan Atun; “ABD, Güney Kıbrıs’ı, Türkiye’nin başına bela etmek istiyor” diye konuştu.
Atun, KKTC’nin bu açıklamayı neden yaptığını şöyle açıkladı:
“Yunanistan'ın toplamda 13 fırkateyni bulunuyor ve her biri 25 yaş civarında. Denizcilikte 20 yaşındaki gemiler hurdaya çıkmış kabul edilir. Yunanistan’ın 13 fırkateyni de hurda durumda. Buna karşılık, Türkiye Cumhuriyeti’nin fırkateynlerinin ortalama yaşı sadece 3, sayıları ise 40’ın üzerinde. Yunan donanmasının Türkiye’nin karşısında durması mümkün değil. Ayrıca, Rum tarafının da neredeyse hiç donanması yok. Sadece birkaç tane sahil güvenlik gemisi var”.
“TRUMP TÜRKİYE’Yİ KARŞISINA ALMAYACAK”
Atun, ABD Başkanı Donald Trump’ı iyi analiz ettiğini ve tanıdığını dile getirerek, Güney Kıbrıs’a silah satışını onaylamasının KKTC ve Türkiye’ye etkilerini değerlendirdi.
Trump’ın Türkiye’ye gönül borcu olduğunu söyleyen Atun, bu nedenle Trump’ın Türkiye’yi karşısına almak istemeyeceğini vurguladı. Bu yüzden Türkiye ile her zaman iyi geçinme yöntemini uygulayacağını ifade eden Atun; “Bundan yaklaşık 20-25 yıl önce Trump, ilk yatırımını İstanbul’da yapmıştı. Trump Kuleleri, Trump Towers gibi binalar inşa etmişti. Ancak asıl önemli olay, rahip Craig Brunson meselesidir. İzmir’de casusluk yaptığı için yakalanan ve ABD vatandaşı olan Brunson, bu konuda Türkiye’ye gebedir. Türkiye Cumhuriyeti, Brunson’u hapishaneden çıkarıp, mahkemeden yargılanma sonucunda yurt dışına gönderme kararı almıştı. Trump, bu konuda Türkiye’ye bir niyet borcu taşır. Bu yüzden, Trump’ın Türkiye’yi karşısına alacağına hiç ihtimal vermiyorum. Zaten Biden’ın, giderayak imzaladığı yaptırımlar listesinden Türkiye’yi çıkarması da bunu gösteriyor. Eğer Biden çıkarmasaydı, Trump zaten çıkaracaktı” şeklinde konuştu.
Trump’ın Orta Doğu’da da farklı bir yol izleyeceğini belirten Kıbrıs Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Prof. Dr. Ata Atun, Trump’ın bölgeyi yeniden şekillendireceğini vurguladı. Atun, bunun en büyük nedeninin ABD petrollerinin Arap ülkelerinden gelmesi olduğunu ifade etti. İsrail’i desteklemek istemesine rağmen Trump’ın, Arap ülkelerini karşısına almayacağını da sözlerine ekledi.