MERT SAYAN – HABER MERKEZİ
Uzmanların önemli bir bölümü, faiz indirimlerinin etkisiyle 2025’te Türkiye ekonomisinde canlanmanın hızlanmasını ve istihdamda iyileşmelerin görüleceğini öngörüyor. Ancak küresel ekonomide dalgalanmalar da bekleniyor. Bu uzmanlardan biri de, Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak.
Samimi Haber’e konuşan Doç. Dr. Yüksel Okşak, 2024 yılının hem küresel hem de Türkiye ekonomisi için zorlu geçen bir yıl olduğunu belirterek, küresel ekonomide yüksek enflasyon ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara dikkat çekti.
Jeopolitik gerilimler nedeniyle belirsizliğin hâkim olduğunu ifade eden Okşak; “ABD’de FED’in faiz artırımları ve Çin’in büyüme hızındaki yavaşlama, küresel finansal piyasalarda hem finansmanı pahalı hale getirdi hem dünya ticaretinin ve finansının ödeme aracı olan doları yükseltti. Birçok ülkede ekonomik dalgalanmalara yol açtı” dedi.
“2024 YILINDA EKONOMİDE AĞIR İMTİHAN VERİLDİ”
Küresel ekonominin ağır bir imtihandan geçtiğini dile getiren Okşak, bu imtihanın en büyük sebeplerini arz-talep şokları, jeopolitik riskler ve savaşlar olarak sıraladı.
Türkiye’de enflasyonun 2024 yılında yüzde 80’lere ulaşarak tarihi zirveyi gördüğünün altını çizen Okşak şöyle devam etti:
“Bu yüksek enflasyon oranı, gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar ile hayat pahalılığını ciddi şekilde artırdı. Merkez Bankası, enflasyonu kontrol altına almak için politika faizini yüzde 50'ye kadar yükseltti, bu da iç talep ve yatırımları önemli ölçüde baskıladı. Fakat 9 ay boyunca %50 seviyelerinde seyreden politika faizi ister istemez finansmana erişimi güçleştirdi. Sermaye yapısı zaten kırılgan olan küçük işletmeleri de zor durumda bıraktı. Reel sektör, yüksek faiz ortamında yatırım ve genişleme planlarına temkinli yaklaştı. İmalat sanayi, kapasite kullanım oranlarında düşüş yaşarken, hizmet sektörü de dalgalı bir performans sergiledi”.
Okşak, uluslararası arenada pahalı hale gelen TL ile ihracatçıların da rekabet gücünü kaybettiğini ifade ederek; “Talebin büyük kısmını en üst gelir gruplarının meydana getirmiş olması yüzde 50 politika faizinin ağır yükü altında toplumun tüm kesimlerinin etkilenmesi kaçınılmaz oldu. Ancak, yılın son ayı olan Aralık ayında, enflasyondaki yavaşlama beklentisi ve ekonomik büyümeyi teşvik etme amacıyla faiz indirimine gidildi. Bu indirim, reel sektör için hem bir motivasyon unsuru haline dönüştü hem de önümüzdeki 2025 yılına ilişkin risk iştahı artışı için bir gösterge şeklinde piyasalar tarafından değerlendirildi. Ekonomideki gelişmelere göre borçlanma maliyetlerinin de düşürücü etkilerini 2025 yılı içerisinde görebiliriz” diye konuştu.
Finansal piyasalara da değinen Okşak, BIST 100 endeksinin 2024 yılını yüzde 26 artışla kapattığını vurguladı. Ancak, bu artışın 2024 yılının ilk yarısında sağlandığının altını çizen Okşak, bu nedenle yatırımcıların daha güvenli limanlara yöneldiğine dikkat çekti.
Ayrıca, para piyasası fonlarının ve gram altının getirisini yüzde 50 olarak ifade eden Okşak; “Asgari ücret ve emekli maaşlarında yapılan artışlar, enflasyonun etkisini kısmen hafifletse de alım gücündeki düşüş devam etti. Zira asgari ücret artışı beklenen enflasyon oranına göre yapıldı. En kötü senaryoda 2025 yılında beklenen enflasyonun üzerinde bir seyir oluşması halinde asgari ücretlilerin gelir kaybına uğraması ve gelir dağılımındaki bozulmanın derinleşmesi ister istemez kaçınılmaz olacaktır” şeklinde konuştu.
“2025 YILINDA KÜRESEL EKONOMİDE BELİRSİZLİKLER OLACAK”
Ekonomist Doç. Dr. Yüksel Okşak, 2025 yılı için küresel ekonomide belirsizliklerin devam edeceğini belirtti. ABD’nin olası korumacılık politikaları ve ticaret savaşları riski, küresel ticareti derinden etkileyebileceğini söyleyen Okşak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ABD, dünyanın en büyük ithalatçısı ve en borçlu ülkesi olarak, uyguladığı bu politikalarla uluslararası ticareti etkileyecek ve diğer ülkeler de bu gelişmelerden olumsuz etkilenecektir. ABD’deki faiz oranları ve doların değeri, küresel sermaye akımlarında belirleyici faktörler olmaya devam edecektir.
Avrupa’da ekonomik büyümenin zayıf kalması ve enerji fiyatlarındaki olası dalgalanmalar, enflasyonu yeniden yukarı çekebilir. Bu durum hem ekonomik durgunluğa hem de yeni bir enflasyonist baskıya yol açabilir. İhracata dayalı ekonomiler için 2025’in zorlu geçeceğini ve küresel büyümenin yavaşlayacağı söylenebilir”.
“YENİ YILDA ENFLASYON DÜŞECEK”
Türkiye’de ise, Merkez Bankası’nın faiz indirimi ile ekonomik toparlanmanın başlamasını beklediğini söyleyen Okşak, enflasyonun kademeli olarak düşmesi öngördüğünü ancak bu sürecin yavaş ve dalgalı olacağına dikkat çekti.
Okşak; “İstihdamda faiz indirimlerinin etkisiyle bir iyileşme görülebilir, ancak istihdamda maksimum seviyelere ulaşmak için Türkiye’nin genç işsizliği ve kadınların işgücüne katılımını artıracak politikalara ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.
Okşak, küresel ekonomideki kırılganlıkların, Türkiye’nin ihracatını ve sermaye akımlarını olumsuz etkileyebileceğini belirtti. Döviz kurlarındaki dalgalanma ve dış borç yönetiminin, Türkiye için önemli bir sınav oluşturacağı ifade eden Okşak, asgari ücret ve emekli maaşlarının da enflasyona göre düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, beklenen enflasyon oranının üzerinde bir seyir yaşanması durumunda tüketici güveninin olumsuz etkilediğini dile getiren Okşak, iç talep üzerinde baskı yaratabileceğini ve hayat pahalılığının devam etmesine yol açacağını söyledi.
YENİ YILDA EN İYİ YATIRIM ARAÇLARI
Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak, 2025 yılında, küresel ve Türkiye’deki yatırımcıların dikkate alabileceği bazı finansal enstrümanlar ve bunların olası getiri potansiyelleri şu şekilde analiz etti:
“Altın, genellikle belirsizlik ve yüksek enflasyon dönemlerinde güvenli liman olarak görülür. Küresel enflasyonun devam etmesi ve jeopolitik gerilimlerin sürmesi durumunda altın, yüksek getiri potansiyeline sahip olabilir. Ayrıca, ABD'de olası faiz indirimlerinin altın fiyatlarına destek sağlayabileceği de gözden kaçırılmamalıdır”.
HANGİ SEKTÖR HİSSELERİ ALINMALI?
“Türkiye’de enflasyonun zirve yapmasıyla birlikte faiz oranlarının 2025 yılı için kademeli düşmesi bekleniyor. Bu durumda, özellikle temettü veren, yüksek iskonto oranına sahip şirketlerin hisse senetleri cazip hale gelebilir. Havacılık, gıda, giyim perakende, telekom, enerji dağıtım, sigorta gibi sektörlerdeki hisseler pozitif ayrışabilir”.
DÖVİZ BAZLI YATIRIMLAR CAZİP OLACAK
“Türk Lirası’nın 2025’te güçlü olabileceği öngörülse de döviz pozisyonları özellikle dolar ve euro bazında uzun vadeli yatırımcılar için hâlâ cazip olabilir. Euro bondlar ise faiz indirimleri beklenen dönemlerde, sabit getirili menkul kıymetler arasında yerini koruyabilir”.
KRİPTO PARALARDA YÜKSELİŞ OLABİLİR
“Kripto para piyasası oldukça volatilite (oynak) ve tahmin edilmesi zor olsa da 2025 yılında kripto paralarda yükseliş gözlenebilir. Yatırımcıların dikkatli olması ve risk yönetimi yapması önemlidir”.