ZAMANIN RUHU | ERTUĞRUL ÖZKÖK

URLA’DA KAYYUM CHP OYLARINI 3 PUAN 
YÜKSELTTİ, AKP’Yİ 7 PUAN DÜŞÜRDÜ
Dün Van’da, içinde zerre kadar adalet duygusu olan her insanı isyan ettirecek bir kararla seçilmiş başkan indirilirken ben Urla sonuçlarına bakıyordum.
Seçimden kısa süre önce İzmir Urla’nın 4 yıldır Kayyum’la yönetildiğini yazdığımda çok sayıda insan şaşırdı.
Meğer kimse farkında değilmiş.
Dün bu yazıya oturduğumda Van’da seçilen başkanın, Adalet Bakanlığının kimseye inandırıcı gelmeyecek bir operasyonu ile görevden alındığını okudum.
Belki bu yazı ona da “Yeni hayatı” anlamak konusunda yardımcı olabilir.

İZMİR DAĞLARINDA KIRAĞI ÇALARKEN 
URLA’NIN DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇTI

Urla’da 31 Mart günü yapılan seçimde yeni seçilen başkan Selçuk Balkan görevi devralacak.
Ama bu arada ilginç şeyler oldu.
CHP bu seçimde İzmir’de yüzde 48.8 oy aldı. 
Yani 2019’a göre 10 puan oy kaybetti. 
CHP bütün Türkiye’de oy patlaması yaparken, İzmir’de yüzde 50’nin altına düştü. 
Ancak Kayyımla yönetilen Urla’da ise durum  tersine.
CHP oylarını 3 puan arttırarak, yüzde 70.5’a çıkardı.
İzmir ilçeleri arasındaki en yüksek CHP oyu burada.
Muhtemelen CHP bütün Türkiye’deki en yüksek, değilse de en yüksek  oylarından birini burada aldı.

4 YILLIK KAYYUM YÖNETİMİ 
URLA’DA İKTİDARA NE GETİRDİ

Peki 4 yıl boyunca Kayyum’un yönettiği Urla’da AKP ne yaptı?
Söyleyeyim.
2019’da yüzde 25 olan oyunu  yüzde 17.9’a  düşürdü. 
Bu mantıkla Hükümetin atadığı kayyım Urla’da CHP’ye çalışmış.
CHP’ye 3 puan kazandırırken, AKP’ye 7 puan kaybettirmiş iyi mi

AKP 51 PUAN OY 
FARKINA İTİRAZ ETTİ

Yüzde 70’e 17…
Arada 51 puan fark var…
Ama AKP Urla’da seçime itiraz etti…
Tuhaf değil mi…
Ne değiştirebilir ki bu itiraz?
Herhalde Urla’nın yüzde 70’ini 69’a düşürürlerse psikolojik olarak daha iyi hissedecekler.
Çünkü kendi atadıkları kayyımın CHP’ye çalışması ve oyları 3 puan da yükseltmesi herhalde dokundu…

YENİ BAŞKAN  KAYYIM NE DEVRALDI 
NE DEVREDİYOR BİLANÇOSU ÇIKARTMIŞ

Dün yeni seçilen başkan Selçuk Balkan’la konuştum.
AKP itiraz ettiği için görev almak için sonucu bekliyor.
Ama bu arada ilginç bir şey yapmış.
Dört yıllık kayyım yönetiminin tam bir bilançosunu çıkarmış.
Yani kayyım CHP’nin seçilen başkanından ne devraldı, ne devrediyor.
Yaptığı yatırımların, bıraktığı borçların tam bir bilançosu çıkarılmış.
“Bunu belediyenin duvarına asacağım vatandaş görsün” diyor.
Bence iktidarın da  kayyım politikasına yol gösterecek ilginç bir “Durum” bu.
Atadıkları kayyımlar kime çalışıyor, daha doğrusu, iktidara çalıştıkları halde, sonuç ne oluyor bunu anlamak için çok iyi bir örnek olay .

İKİNCİ YAZI 

KATILMA ORANI DÜŞÜK DİYEREK SONUCU 
KÜÇÜLTMEYŞE ÇALIŞANLARA BİR TARİH NOTU

AKP’nin konuşan ama düşünmeyen kafaları tam saha prese başladı.
Neymiş;
Bu sonuç sadece emekliliğe verilmeyen zamdan dolayı alınmış.
Neymiş, yanlış adaylarmış…
Neymiş “Reis” çalışmış ama etraf çalışmamış…
Neymiş;
Seçime katılma düşükmüş, çünkü AKP seçmeni sandığa gitmemiş.
Konuşan kafalara tarihi bir hatırlatma.
(*) 31 Mart günü yapılan seçime katılma oranı yüzde 78.11…
(*) Peki AKP’yi iktidarına getiren 3 Kasım 2002 seçimine katılma oranı neydi?
Hatırlatayım…
Yüzde 79.13’dü…
O seçimde gelen AKP 22 yıldır iktidarda…
AKP 31 Mart akşamı gelen derin dalgayı, denizde bir çalkantı gibi değerlendirmeye kalkarsa…
Korkarım AKP’nin sonu 1989 Yerel seçiminden sonraki ANAP’la aynı olur. 

ÜÇÜNCÜ YAZI 

TÜRK HALKI GÖBEĞİNİ KAŞIYAN 
ADAM OLMADIĞINI İSPAT ETTİ

İki gündür Batı basınını izliyorum.
Hiç biri 31 Mart günü Türkiye’de neyin yaşandığını ne fark etmiş, ne de okuyabilmiş..
Çoğu bunu sıradan bir belediye seçimi gibi görüyor.
Oysa Sandık’tan çok derin bir dalga, hatta ve hiç beklenmeyen bir  tsunamı geldi.
Okuyamıyorlar mı?
Okumak işlerine mi geliyor?

ESEN RÜZGARLAR SON 10 YILIN BÜTÜN 
ATIK VE PLASTİKLERİNİ MİLLETİN GÖZÜNE  TAŞIDI

Çoğu olayı sadece emeklilere verilmeyen bir zam ve enflasyon olayı olarak yorumluyor.
Oysa gelen bu dalga çok daha derin.
İçinde göçmen sorunu var.
Dış politikadaki yanlışlıklar var.
İktidar kanadında giderek daha irkiltici hale gelen bir kibir, şımarıklık ve küçük görme eğilimi var.
Gençlerin ülkelerinden umudu kesme duyguları var.
Adaletsizlik, eşitsizlik, İnsan Haklarının ihlali, İstanbul Sözleşmesinin iptali  ile kadınların derin bir çaresizliğe itilmeleri var.

BU GÖRMEZLİĞİN ARKASINDA 
DERİN BİR UTANÇ OLABİLİR Mİ

Bu sorunların bir bölümü Avrupa’da da var.
Ama orada bu tepki aşırı sağa kanalize olurken, Türkiye’de tam aksine demokrat ve seküler bir partiye kanalize oldu.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak  olarak iftihar etmemiz, gurur duymamız, sevinmemiz gereken bir vatandaşlık dalgasıdır bu.
Bu millet, göçmen konusundaki şikayetini bile CHP’ye kanalize etti.

BU HALK GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM 
OLMADIĞINI BÜTÜN DÜNYAYA GÖSTERDİ

Göçmen sorunları ve ekonomi İnsan Hakları bakımından en duyarlı halkları olan  en gelişmiş İsveç’i bile  aşırı sağa, ırkçılığa, kaydırırken  Türk halkının şikayetini merkezdeki bir partiye oy vererek dile getirmesi, benim torunlarıma iftiharla anlatacağım bir davranıştır.
Bu halk, “Göbeğini kaşıyan adam” olmadığını 31 Mart günü sadece bize değil, bütün Dünyaya gösterdi.
Türkiye 31 Mart günü, Avrupa Birliği üyeliğini, Orban’ın Macaristan’ından fazla hak ettiğini ispat etti. 

UMARIM AKP BUNU “MAHALLENİN ÇÖPLERİNİ 
TOPLAMA SEÇİMİ” DİYEREK KÜÇÜMSEMEYE KALKMAZ  

Şimdi Adaletimize çeki düzen verir, İnsan Hakları sicilimizi düzeltir, medya politikamızı demokratikleştirirsek…
İnanın, her tarafı kapsayan ağır popülizmden bunalmış ve  karamsarlık spiraline girmiş dünyaya yepyeni bir “Türkiye modelini” sunabiliriz.
Umarım AKP kurmayları da 31 Mart’tan gelen dalgayı Batı medyası gibi “Mahallede çöpleri toplayacak belediyelerin seçimi “ olarak görme yanlışına düşmez.