‘İktidar medyasının neredeyse bütün gazeteleri dün aynı manşetle çıktı:

‘Filistin için ortak duruş..’

Acaba gerçekten öyle mi?

Yani Türkiye ile Mısır Filistin konusunda gerçekten aynı duruşa mı sahip?

İsterseniz önce gezinin son karesinden başlayalım.

UÇAĞIN KAPISINDA ÇEKİLEN ALIŞILMADIK FOTOĞRAF

Mısır Devlet Başkanı dün Türkiye’den ayrılırken bugüne kadar hiç rastlamadığımız çok ilginç bir kare yayınlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan uçağın merdivenlerinin alt kısmında duruyor ve Sisi’ye el sallıyor.

Eli Rabia işareti şeklinde…

Yani Mısır’da Sisi’nin askeri darbe ile devirdiği Müslüman Kardeşler hareketinin sembol işareti.

Sisi’nin pek haz etmediği bir işaret yani…

Uçağın kapısındaki Mısır Devlet Başkanı da ona el sallayarak karşılık veriyor.

Onun ise avucu ve beş parmağı açık…

Hiç bir siyasi anlam taşımayan bir el sallama yani…

ÖZEL TALİMATLA ÇEKİLMİŞ BİR KARE MİYDİ ACABA?

Çok belli ki önceden provası yapılmış ve fotoğrafçılara haber verilmiş bir sahne bu…

Fotoğrafçı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hemen arkasında konuşlanmış ve kendinden istenen mizanseni başarıyla fotoğraf karesi haline getirmiş.

Bu fotoğraf Erdoğan’ın Rabia’dan vazgeçmediğini gösteriyor.

Ama asıl tablo Cumhurbaşkanlığının internet sitesinde.

Sitenin açılış sayfasında manşet gibi duran cümle şu:

“Türkiye ve Mısır Filistin meselesinde ortak bir duruşa sahiptir.”

Belli ki iktidar medyasındaki ortak manşetler buradan atılmış.

Sayfa ilk bakışta böyle görünüyor.

Ama altlara doğru indikçe, Filistin konusundaki ‘Duruş’ların’ aslında çok farklı olduğunu görüyorsunuz.

KÜLLİYE İNTERNET SAYFASINDAKİ 35 İMZA TÖRENİ KARESİNE DİKKAT

Açılış sayfasına iki ülke başkanlarının imza töreninde çekilmiş tam 35 kare fotoğraf konulmuş.

Fotoğraflar yan yana ve çok küçük konduğu için ilk bakışta anlamıyorsunuz.

Ama her bir kareyi çağırıp büyüterek baktığınızda önünüze gelen tablo şu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 35 karenin hepsinde de çok asık ve mutsuz bir ifadeye sahip.

Sisi ise daha rahat görünüyor.

Onun altında iki devlet başkanının yaptığı konuşmalar var.

Şimdi işte bu iki konuşmanın size sayısal ve niteliksel analizini yapacağım…

Kararı siz verin.

İki lider var, aynı görüşte mi, değil mi?

BİR: 
ERDOĞAN’IN GAZZE KONUŞMASI 31 SATIR, SİSİ’NİNKİ İSE 4 SATIR

(*) Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının en uzun bölümünü Gazze ve İsrail’e ayırmış.
Yazıya döküldüğünde 31 satır olan bir bölüm bu.

(*) Mısır Devlet Başkanı ise konuşmasının sadece 4 satırlık bölümünü Filistin meselesine ayırmış.

İKİ: 
ERDOĞAN 7 KERE İSRAİL DİYOR, SİSİ SADECE 1 KERE

(*)Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında Gazze’yle ilgili olarak 7 defa İsrail’in adını geçiriyor.
(*) Sisi ise 4 satırlık konuşmasında Gazze adını hiç ağzına almıyor. İsrail’in adını ise sadece 1 defa, o da Batı Şeria ile ilgili BM kararı dolayısıyla geçiriyor.

ÜÇ: 
ERDOĞAN NETANYAHU’DAN 2 DEFA SÖZ EDİYOR, SİSİ İSE İSMİNİ AĞZINA ALMIYOR

(*) Erdoğan konuşmasında 2 ayrı yerde İsrail Başbakanı Netanyahu’nun adını geçiriyor.

(*) Mısır Devlet Başkanı Sisi ise konuşmasında Netanyahu’nun adını hiç anmıyor, onu suçlayıcı bir ifade kullanmıyor.

DÖRT: 
ERDOĞAN İSRAİL İÇİN SOYKIRIMCI, KATİL, KATLİAMCI DİYOR, SİSİ İSE HİÇBİRİNİ DEMİYOR

(*) İki konuşmanın en farklı noktası İsrail için Erdoğan’ın kullandığı ifadeler. Üç ayrı yerde ‘soykırımcı’, ‘katliamcı’ ve ‘katiller’ ifadesini kullanıyor.

(*) Sisi ise konuşmasında ne İsrail, ne Netanyahu için böyle suçlayıcı ağır bir ifade kullanmıyor.

BEŞ: 
ERDOĞAN İSRAİL’E YARDIM EDEN ÜLKELERİ SUÇLUYOR, SİSİ İSE BÖYLE BİR ŞEY DEMİYOR

(*) Erdoğan konuşmasının iki ayrı yerinde İsrail’e yardım veren ve destek olan ülkeleri ağır bir dille suçluyor, 41 kişinin ölümünden onların da sorumlu ve suçlu olduğunu söylüyor.

(*) Sisi’nin konuşmasında ise ne ABD, ne Avrupa ülkeleri ile ilgili suçlayıcı bir ifade var…

ALTI: 
ERDOĞAN HANİYE’NİN ŞEHİD EDİLMESİNİ ANIYOR, SİSİ ONDAN HİÇ BAHSETMİYOR

(*) Cumhurbaşkanı Erdoğan 31 satırlık konuşmasında, adını vermeden Haniye’nin öldürülmesine değiniyor ve İsrail’i suçluyor.

(*) Sisi ise ne Haniye’den, ne de öldürülen 41 bin Filistinliden tek kelime etmiyor.

YEDİ: 
ERDOĞAN İSRAİL VE NETANYAHU’NUN ULUSLARARASI CEZALANDIRILMASINI İSTİYOR, SİSİ BİR ŞEY DEMİYOR

(*) Erdoğan konuşmasının iki ayrı yerinde İsrail’in ve Netanyahu’nun uluslararası mahkemelerde yargılanıp cezalandırılmasını dile getiriyor.

(*) Sisi’nin 4 satırlık konuşmasında ise bu konuda tek kelime yok.

SEKİZ: 
ERDOĞAN İSRAİL’İN SUÇLAMASINA KARŞI MISIR’I KORUYOR, SİSİ O KONUDA KONUŞMUYOR

Konuşmaların en dikkat çekici noktalarından biri, İsrail ile Mısır arasında Gazze’deki Filedelfia Koridoru konusundaki anlaşmazlık. İsrail bu konuda Mısır’ı suçlayıcı bir açıklama yaptı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı; “Türkiye bu konuda Mısır’n yanındadır” diye bir açıklama yaptı.

Erdoğan konuşmasında buna değindi.

Ama Sisi konuşmasında ne bu konuya değindi, ne de Türkiye’ye teşekkür etti.

İKİSİNİN TEK ORTAK NOKTASI: İKİSİ DE HAMAS’I AĞZINA ALMIYOR

Buna karşılık iki başkanın konuşmasında bir ortak nokta var.

Ne Erdoğan 31 satırlık konuşmasında, ne de Sisi 4 satırlık konuşmasında HAMAS adını bir kere bile anmıyorlar.

Acaba kafaların arkasında artık HAMAS’sız bir çözüm mü var?

TÜRKİYE İLK DEFA GÖRÜŞMELERDE DEVRE DIŞINDA KALDIĞINI İTİRAF EDİYOR

Buna karşılık Türkiye Cumhurbaşkanının ağzından ilk defa barış müzakeresinin dışında kaldığımız itiraf ediliyor.

Konuşmanın o bölümünü Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aynen aktarıyorum:

“Mısır, Katar ve Amerika ile müzakerelere arabuluculuk yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de bu sürece Dışişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı vasıtasıyla destek verdiğini söyledi.”

Dikkat edin, çok özenle yazılmış bu cümlede iki şey insanın gözüne giriyor:

BİR: Öteki üç ülkenin ismi verilirken, Türkiye’nin adı devlet olarak verilmiyor. Dışişleri Bakanlığı ve MİT vasıtasıyla destek veriliyor ifadesi kullanılıyor.

İKİ: Üç ülkenin arabuluculuk yaptığı cümlesi, Cumhurbaşkanı’nın ağzından tırnak içinde verilmiyor.

İletişim Başkanlığı mı öyle uygun gördü, yoksa Cumhurbaşkanı mı bilmiyorum.

MANŞETLER ÖYLE DİYOR AMA KONUŞMALAR ÖYLE DEMİYOR

Sonuç…

İki ülkenin Gazze konusundaki politikaları çok farklı.

Türkiye çözüme yönelik değil, daha çok kendi iç kamuoyuna ve Arap sokağına yönelik popülist ve ideolojik bir politika yürütüyor.

Mısır ise arabuluculuk kredibilitesini zedelemeyecek, çözüme yönelik bir politika…

Hangisi Gazze’nin mazlum halkının menfaatinedir derseniz, cevabını size bırakıyorum.

Söyleyebileceğim tek şey, Mısır’ın bugün arabulucu masasında oturduğu, Türkiye’nin ise giderek ideolojikleşen siyasi mesajlar dışında kendine bir platform bulamadığı olacak.

BELAGAT VE 33 KARE BİZE NE ANLATIYOR?

İki lider arasındaki sorunun psikolojik boyutuna gelince…

Belagatın ve fotoğrafların dili bize şunu söylüyor:

Mısır Devlet Başkanı Sisi Erdoğan’la meselesini halletmiş gibi duruyor.

Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Mısır’la halletse de Sisi’yle meselesini hallettiğinden emin değilim.

Tabi bir de işin şu tarafı var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bundan 10 yıl önce Sisi hakkında kullandığı ifadeler suçlamalar, bugün Netanyahu hakkında söylediklerinden pek farklı değildi.

Bugün zorlanarak da olsa Sisi’ye kardeşim diyebiliyorsa, Türkiye’nin bir gün İsrail ile de daha makul bir yolu bulabileceğini düşünebiliriz.

Yeter ki Mısır konusunda olduğu gibi arada incognito çalışabilecek makul üç beş insan ve yönetici olsun.

DÜNKÜ İKİ KONUŞMANIN EN KAYBEDENİ HAMAS OLDU

Dün iki başkanın da konuşmasından en büyük hasarla çıkan taraf hiç şüphesiz HAMAS’tı.

Adı bir kere bile telaffuz edilmedi.

Çünkü bu konuşmalar da gösterdi ki, İhvan yani Müslüman Kardeşler hareketi Ortadoğu’daki son kalesi olan Gazze’de de silinmek üzere.

Bu bir anlamda siyasi İslam’ın Ortadoğu’da artık sadece El Kaide ve IŞİD gibi terörist örgütlere kaldığını anlatıyor.

İhvan’ın işareti olan Rabia ise sadece, Sisi’ye el sallayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dört parmağında kaldı.

O da artık bir döneme ait hüzünlü bir nostalji gibi duruyor.