O 63 KİŞİLİK LİSTEKİLERDEN BUGÜN KİM NEREDE NE YAPIYOR?

Dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmasını izlerken içimdeki sessiz gazetenin manşeti şuydu: “Parlamenter sisteme dönüş mü?”

Haber siteleri olayı “tarihi an” başlıkları ile geçiyordu.

Peki bu “dünkü tarih” nerede yazılıyordu?

Külliye’de mi?…

Hayır…

İlk adım TBMM çatısı altından gelmişti.

Devlet Bahçeli beni bile şaşırtan bir konuşma ile “Abdullah Öcalan’ı Meclis çatısı altında konuşmaya” davet ediyordu.

Çözüm süreci ‘Güçlendirilmiş Başkanlık Sisteminin” mabedinde değil, eski Türkiye’nin en güçlü mabedi TBMM’de başlatılıyordu sanki.

Bahçeli’nin konuşmasındaki tarihi içerik kadar, konuşmanın yapıldığı ve ilk adımın atılması için tarif edilen yer de bu bakımdan çok önemliydi.

Yani son günlerin moda deyişi ile “İç cephenin tahkimatı, Meclis çatısı altından başlayacaktı.

Böyle bir adımı desteklememek mümkün mü?…

İktidara istediğiniz kadar kızın, ama bu sözleri küçümseyemezsiniz.

Kendi payıma sözleri çok ciddiye aldım ve gönülden bütün kalbimle destekliyorum.

Ama kafamdaki soru hep kalacak.

Bunan arkasına ne kadar iyi niyet konuyor?

Yoksa bize “Göbeğini kaşıyan adam muamelesi” yapıp, Erdoğan’ı bir daha nasıl seçtiririz hüllesi mi?…

TABİ Kİ DESTEKLEYECEĞİZ AMA NE KADAR UMUTLANABİLİRİZ?

Bir de şu var…

Ciddiye alıyorum ama ne kadar umutlanabilirim?

Çünkü daha iki hafta öncesine kadar, Selahattin Demirtaş’ın adını telaffuz etmek bile “hain” damgasının yapıştırılmasına yettiği bir ülke burası…

Yarın yine aynısının olmayacağına dair hiç bir güvencemiz de yok.

O nedenle temkinli olalım.

Hepimizin hafızasında sonu hüsranla biten umut kara delikleri var.


4 NİSAN 2013’TEKİ İLK ‘TARİHİ ANI’ HATIRLIYOR MUSUNUZ?


Mesela elimde değil, ister istemez 4 Nisan 2013 gününe gidiyorum.

Yani ilk düşkırıklığını yaşadığımız o günlere…

Kürt sorunun çözümünü halka anlatmak ve desteğini sağlamak için kurulan “Akil insanlar” heyetinin tam listesi gözümün önünden geçiyor.

O gün Kürt sorunun çözümü için gönüllü olarak bu listeye giren insanlarına adlarına gelin birlikte bir kere daha göz atamım:

KARADENİZ ÇOCUĞU KADİR İNANIR AKİL İNSAN OLUP İÇ CEPHEYE KOŞMUŞTU

1.    BAŞKAN: RİFAT HİSARCIKLIOĞLU
2.    BAŞKAN VEKİLİ: LALE MANSUR
3.    SEKRETER: TARIK ÇELENK
4.    KADİR İNANIR
5.    NİHAL BENGİSU KARACA
6.    ŞÜKRÜ KARATEPE
7.    MUHSİN KIZILKAYA
8.    ÖZTÜRK TÜRKDOĞAN (İHD)
9.    HÜSEYİN YAYMAN

SİBEL ERASLAN’LA MEHMET UÇUM DOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NE


1.    BAŞKAN: CAN PAKER
2.    BAŞKAN VEKİLİ: SİBEL ERASLAN
3.    SEKRETER: AYHAN OGAN
4.    MAHMUT ARSLAN (HAK-İŞ)
5.    ABDURRAHMAN DİLİPAK
6.    İZZETTİN DOĞAN
7.    ABDURRAHMAN KURT
8.    ZÜBEYDE TEKER
9.    MEHMET UÇUM

AYDIN DOĞAN’IN KIZI İLE HİLAL KAPLAN EGE İÇ CEPHESİNDE

1.    BAŞKAN: TARHAN ERDEM
2.    BAŞKAN VEKİLİ: AVNİ ÖZGÜREL
3.    SEKRETER: ARZUHAN DOĞAN YALÇINDAĞ
4.    VEDAT AHSEN COŞAR (TBB) (yerine Hasan Karakaya eklendi)
5.    EROL EKİCİ (DİSK)
6.    HİLAL KAPLAN
7.    FUAT KEYMAN
8.    FEHMİ KORU
9.    BASKIN ORAN

MÜKREMİN ABİ İLE MURAT BELGE GÜNEYDOĞU ANADOLU İÇ CEPHESİNDE

1.    BAŞKAN: YILMAZ ENSAROĞLU
2.    BAŞKAN VEKİLİ: KEZBAN HATEMİ
3.    SEKRETER: MEHMET EMİN EKMEN
4.    MURAT BELGE
5.    FAZIL HÜSNÜ ERDEM
6.    YILMAZ ERDOĞAN
7.    ETYEN MAHÇUPYAN
8.    LAMİ ÖZGEN (KESK)
9.    AHMET FARUK ÜNSAL (MAZLUM DER)


EN MUHAFAZAKAR İÇ CEPHEYE AHMET TAŞGETİREN


1.    BAŞKAN: AHMET TAŞGETİREN
2.    BAŞKAN VEKİLİ: BERİL DEDEOĞLU
3.    SEKRETER: CEMAL UŞŞAK
4.    VAHAP COŞKUN
5.    DOĞU ERGİL
6.    EROL GÖKA
7.    MUSTAFA KUMLU (TÜRK-İŞ)
8.    FADİME ÖZKAN
9.    CELALETTİN CAN


HÜLYA KOÇYİĞİT İLE KARAMAN HOCA MARMARA İÇ CEPHESİNDE


1.    BAŞKAN: DENİZ ÜLKE ARIBOĞAN
2.    BAŞKAN VEKİLİ: MİTHAT SANCAR
3.    SEKRETER: LEVENT KORKUT
4.    MUSTAFA ARMAĞAN
5.    ALİ BAYRAMOĞLU
6.    AHMET GÜNDOĞDU
7.    HAYRETTİN KARAMAN
8.    HÜLYA KOÇYİĞİT
9.    YÜCEL SAYMAN


KARADENİZ BÖLGESİ’NDE ORHAN GENCEBAY VE YILDIRAY OĞUR


1.    BAŞKAN: YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ
2.    BAŞKAN VEKİLİ: VEDAT BİLGİN
3.    SEKRETER: FATMA BENLİ
4.    ŞEMSİ BAYRAKTAR (TZOB)
5.    KÜRŞAT BUMİN
6.    ORAL ÇALIŞLAR
7.    ORHAN GENCEBAY
8.    YILDIRAY OĞUR
9.    BENDEVİ PALANDÖKEN (TESK)

O 63 AKİL İNSAN BUGÜN NEREDE?

Dün bu 63 ismi tekrar okudum.

PKK terörünün dorukta olduğu yıllardı.

Bu insanlar o görevi bir vatan görevi olarak dolaştılar Anadolu’yu.

Aradan 10 yıl geçti…

Şimdi o listeden geriye ne kaldı?…

Tarhan Erdem, Car Paker, Fuat Keyman, Kürşat Bumin ve Yücel Sayman’ı kaybettik.

HAYATTA OLANLARIN BİRÇOĞU BUGÜN ERDOĞAN’A MUHALİF

Birçoğu bugün artık Erdoğan rejimine karşı mesafeli, hatta sert eleştirel konumda.

Murat Belge, Etyen Mahçupyan, Ahmet Taşgetiren, Ali Bayramoğlu, Yıldıray Oğur gibi 28 Şubat ve sonraki dönemde Erdoğan’ın yanında olan liberal ve muhafazakar aydınlar artık muhalif konumdalar.

Birçoğu o günlerde referandumda Erdoğan’ı destekledikleri için bugün toplumun bir bölümü tarafından “Yetmez ama evet’çi” olarak damgalandılar.

Fedakarca bir işti o gün yaptıkları.

Bu girişim 22 Temmuz 2014 günü Ceylanpınar’da iki polisin şehit edilmesi ile sona erdi.

28 ŞUBAT 2015 DOLMABAHÇE: O MASADA İKİNCİ ‘TARİHİ AN ‘

Akil İnsanlar girişiminden, 28 Şubat 2015 gününe gidiyoruz.

O gün Dolmabahçe’deki başbakanlık ofisinde bir tarihi an daha yaşamıştık.

Bir tarafta dönemin AKP’li Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile İçişleri Bakanı Efkan Ala ve AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal oturuyordu.

Karşısında HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan, İdris Balüken ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder vardı.

O gün siyasi tarihimize “Dolmabahçe Mutabakatı” olarak geçmişti.

Yine o gün Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan’ın PKK’ya baharda silah bırakma çağrısını okumuştu.

Sonuç?

Erdoğan’ın bir cümlesi ile anında berhava oldu.

O masada bir araya gelenler neredeyse “hain” ilan edildi.

Yani “Kürt açılımları” konusunda “ağzı sütten fena halde yanmış” bir kuşağız biz.

Bunların her birine var gücümüzle, bütün kalbimizle destek verdik.

Beklentimiz büyüktü, ondan dolayı düş kırıklıklarımız büyük oldu.

BU DEFA İKİ YENİLİK VAR

İşte o nedenle, kendi payıma bugün yoğurdu üfleyerek yiyorum.

Neyse ki bu defa ortada Devlet Bahçeli’nin sözü var.

Olay TBMM çatısı altına getirildi mi tam belli değil ama hiç olmazsa Öcalan’a gel orada konuş dendi.

Ana muhalefet partisi tabi ki destek verecek.

Umalım ki, bu olay Cumhurbaşkanı’nı bir kere daha seçtirecek, alelade bir niyetin kamuflaj elbisesi değildir.

NİYE İÇ CEPHE DİYORUZ; SEFERBERLİK Mİ VAR?

Ama çok önemli bir nokta üzerinde de anlaşmalıyız.

Cumhurbaşkanı ve Bahçeli bu adımı, “İç Cephenin güçlendirilmesi ” olarak adlandırıyor.

Ben işte bu kavramdan pireleniyorum.

Yani sanki bir tür “seferberlik ruhu” yaratılmak isteniyor gibi bir hava var.

Yani yaptığımız iş nedir? Savaşa mı giriyoruz?

Yoksa ülkemizin 50 yıldır kanayan bir yarasını sarmaya, kendi içinizdeki bir sorunu çözmeye mi?

Ben bu son ikisini anlıyorum.

Öyleyse bunu iç cephe gibi savaşa hazırlık kokan kavramla değil, toplumumuzun huzurunu sağlayacak, insan hakları karnesini düzeltecek bir barış adımı olarak adlandırmak daha uygun olacak.

İÇ CEPHE SADECE KÜRTLERLE BİRLİKTE Mİ GÜÇLENDİRİLECEK?

İkinci bir nokta…

“İç cephe” neresi oluyor?…

Sadece “Kürt sorunu mu?”

Sadece Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve yerel seçimler halkın yüzde 50’sinin bu iktidara itirazı olduğunu gösteriyor…

Kürt sorununun çözümü için, devlet dilinde hâlâ “Teröristbaşı” denilen Abdullah Öcalan’ı TBMM çatısı altına davet edecek kadar anlayışlı olabilen devlet, Osman Kavala’ya, Gezi davasından içeride bununan insanlara, sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle terörist muamelesi gören insanlara da o hakkı reva görmeyecek mi?…

KAVALA İDDANAMESİNDEKİ BÖLÜCÜ HARİTA HÂLÂ DOSYADA DURUYOR

Benim hiç aklımdan çıkmayan şu örnek var:

Osman Kavala’yı ağırlaştırılmış müebbetle içerde tutan, Uluslararası mahkemelerin kararlarını hiçe sayarak 6 yıldır hapis yatıran iddianamede dünyanın en saçma, absürd ve komik belgesi ciddi bir gerekçe olarak duruyor.

Bu Alman arıcılık uzmanının 20’nci Yüzyıl başında hazırladığı “Anadolu balarısı kolonileri” haritası, bu savcı ve hakimler tarafından “Türkiye’nin bölünme haritası “ olarak kabul edildi ve hâlâ dosyada duruyor.

25 yıldır, devletin resmi terminolojisi ile gazetecilere de vatandaşa da kabul ettirilen “Bölücübaşı” lakaplı Abdullah Öcalan serbest kalıp Meclis’te milletvekillerine seslenme hakkı elde ederken…

Anadolu balarıları ailesi haritası nedeniyle “Balarısı bölücüsü” olarak hapse atılan Osman Kavala içeride kalmaya devam edecek…

YETMEZ AMA EVET: ANADOLU BALARILARINA DA ÖZGÜRLÜK

Dün itibariyle geldiğimiz nokta işte budur:

“Kürt bölücübaşına” sevdanın yolları…

“Anadolu balarısı bölücübaşısına” mahpushane maltaları...”

O nedenle Cumhurbaşkanı ve Devlet Bey’in bu adımlarını bütün gönlümce desteklerken, aynı zamanda şunu haykırıyorum:

“Yetmez ama evet...”

Anadolu balarılarına da özgürlük…

Osman Kavala’ya, Can Atalay’a, Gezi mahkumlarına…

Hepsine….

Tabi Selahattin Demirtaş’a da…