İlk ve Ortaçağ toplumlarındaki örneklerde olduğu gibi ilkel toplumlarda da teknolojik gelişmelerin, aletlerin; geleneğin ve dinin hakimiyetine saldırdığına dair çok garip ancak ilginç örnekler vardır.

            Hollandalı bir Sosyolog Egbert de Vries, Afrikalı bir kabilenin kibritle tanışması sonucu kabiledeki cinsi alışkanlıkların nasıl değiştiğini anlatmaktadır. Bu kabilenin mensupları, her cinsel ilişkiden sonra ocakta yeni bir ateş yakılması gerektiğine inanıyorlardı. Bu gelenek sayesinde her cinsel ilişki, toplumsal bir olay haline geliyordu. Zira ilişki sırasında ateş yakmak için, komşu bir kulübeden yanan bir odun parçası alınırdı. Bu şartlar altında zinanın kabile mensuplarından gizlenmesi çok zordu.

            Ancak kabilenin kibritle tanışması her şeyi sonsuza kadar değiştirdi.

            Artık yeni bir ateş yakmak için komşu kulübeye gitmeye gerek yoktu ve böylece yüzlerce yıldır süregelen bir gelenek hızla ortadan kalkmıştı.

            Meşhur Amerikalı Gelecekbilimci Alvin Tofler tam bu noktada sormaktadır:

"Kibrit değerlerde kaymaya mı sebep oldu? Sonuçta zina daha mı az, yoksa daha mı çok uygun görülür oldu? Kibrit, cinsel ilişkinin gizliliğini kolaylaştırmakla cinsel hayatın mahremiyetine ait değerleri aşındırdı mı?”

            Neticede şöyle veya böyle asırlardır sürdürülen bir kültürel değer tamamen ortadan kalktı.

            Kıssadan hisse, yukarıdaki örnek günümüzde Hollywood Sineması ve Sosyal Medya-Teknopoli sayesinde giderek artan bir hızla küresel ölçekte toplum hayatına nüfuz etmekte, eski yıkılırken yerine konduğu iddia edilen yeniler hiçbir olumlu yönde işe yaramamaktadır.

            Neil Postman "Teknopoli"de "Modern teknokrasilerin kökenleri üç büyük icada sahne olan Ortaçağ Avrupası'nda bulunmaktadır" demektedir. Bunlar;

            a- Mekanik saat: Yeni bir zaman kavramına sebep olmuştur.

            b- Matbaanın keşfi: Binlerce yıldır süren sözlü geleneğin epistemolojisine saldırıyı başlatmıştır ve günümüzde internet ile son sürat devam etmekte olup, "Metaverse" ile yeni bir dönemin habercisidir.

            c- Teleskop: Hıristiyan teolojisinin temel örneklerine hücumun önünü açarak bugün Mars'a inen uzay mekiklerinin öncüsü rolünü üstlenmiştir.

            Postman'ın üçlüsüne üç ilave daha yapmak zarureti vardır. Bunlar da kısaca;

            1- Sinema ve televizyon: Hiç şüphesiz insanlık tarihinde kültürel, ahlaki, ekonomik ve siyasi algıları en hızlı değiştiren psikolojik savaş silahlarıdır. İnanç, inançsızlık, ümit ve ümitsizlik ne isteniyorsa...

            2- Genetik ve Biyoteknoloji: Gelecekte savaş ve barışın temelini genetik ve biyoeknolojik ürünler, silahlar belirleyecektir. Önleyici-iyileştirici ilaçtan, "pre-ölüm"e kadar...

            3- Elektromanyetik Silahlar: Başta lazer topları olmak üzere CERN ve HAARP gibi teknolojiler deprem fay hatlarını tetiklemekten tutun da, iklim modifikasyonlarına kadar, hepsi yeni nesil iklim ve gıda-su silahlarıdır.

            Postman'ın da belirttiği gibi teleskopun keşfi gökyüzü hakkında bilgilere kesinlik kazandırmış ve Batı'nın ahlaki merkezinde bir çöküşün fitilini ateşlemiştir... Görülüyor ki Sinema-TV, Sosyal Medya, İnternet-Metaverse, diğer yandan genetik ve biyoteknoloji, elektromanyetik teknolojiler yeni ahlaki çöküşlere sebep olacaktır.

            Yani "kibritin zinası"na rahmet okutacak yeni teknolojik ve parasal zinalar doğrudan insan bedeni, beyni ve zihnini savaş alanına dönüştürecek.

            Neoliberal kapitalizm ile insanlık gerçekten cennetini kaybetmiştir ve ruhsal terk edilmişlik içinde kıvranmaktadır. Son 50 yıldır bu sürecin en büyük tetikçisi, "Küresel Hollywood" semavi inancın yerine "senkretik din" ile insanı yaratıcısına ortak yapmaya çalışmaktadır. "Nakitsiz toplum düzeni" ile de "Engizisyoncu Kardinal" işbaşına geçecektir.