SAMİMİ HABER – HABER MERKEZİ
Yeni yıl için emekli maaşlarının belli olması, medyanın ve kamuoyunun dikkatini emeklilere yöneltti.
Memur emeklilerine yüzde 11.54, SGK ve Bağ-Kur emeklilerine ise yüzde 15.75 zam gelmiş, bu oran başta emekliler olmak üzere kimseyi tatmin etmemişti.
Çalışma hayatı boyunca primlerini ödeyip emekli olan 64 yaşındaki Yaşar Sayan, İstanbul gibi pahalı bir kentte yaşamaya, ayakta kalmaya çalışan yüzbinlerce emekliden biri.
Sayan, emeklinin hayatının giderek zorlaştığından dert yanıyor. Her emekli gibi o da, maaşına gelen zamdan memnun değil.
Emeklilerin çileye dönüşen hayatını kendi özelinde Samimi Haber’e anlatan Sayan, ardı arkası kesilmeyen zamlarla satılan temel ürünlerin pahalılığından dert yanıyor. “Geçim sıkıntısı had safhaya ulaşınca, bu yaşımda tekrar çalışmaya başladım” diyerek, yüzbinlerce emeklinin içinde bulunduğu koşulları ortaya koyuyor.
Sayan, 2008 yılında emekli olmuş; “İlk yıllarda emekli maaşıyla geçim mümkündü” diyor. Sonra da ekliyor: “Şimdi ise geçinebilmek için bir akaryakıt istasyonunda tanker şoförü olarak çalışıyorum”.
“MAAŞIM YETSEYDİ ÇALIŞMAZDIM”
Emekliğinin ilk başladığı yılları özlemle anan Sayan, geçimin bu günlere oranla daha rahat olduğunu şu sözlerle anlatıyor:
“Benim o zaman bekar çocuklarım vardı, yanımda kızlarım vardı. Henüz evlenmeyen üç tane kızım vardı. Hepsine de bakıyordum, yani geçimim güzeldi, rahattı. Şimdi ise çocuklarımdan evlenip kendi evine gidenler olmasına rağmen benim için geçinmek daha sıkıntı oldu. Eğer ki emekli maaşım bana yetiyor olsaydı çalışmayacaktım. Çünkü bu maaşla ben tek başıma bile geçinemem. Devletin maaşlarını tekrar düzenlemesini istiyorum”.
“EMEKLİ MAAŞIM DEVEDE KULAK”
Sayan, uzun yıllar çalıştıktan sonra emekliliğin keyfini sürmesi gereken yaşta yeniden çalışmak zorunda kalan tek kişinin kendisi olmadığını, çevresinde tanıdığı emeklilerin birçoğunun yeniden çalışmaya başladığını anlatıyor. Sık sık; “Emekli maaşım yetmiyor” sözünü yineleyen Sayan, emekli aylığı adı altında aldığı paranın, en temel ihtiyaçları bile karşılamadığını vurguluyor: “Yapılan zamlar, hayat pahalılığının tam anlamıyla devede kulak kalıyor. Benim gibi çalışan tanıdığım çok sayıda emekli, hasta halleriyle çalışmak zorunda. Başka çare yok. Çünkü emekli maaşına yapılan zam, en temel en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamaktan uzak”.
“BU YAŞTA İŞ BULMAK ZOR”
Sayan, emekli maaşının elektrik, su ve doğalgaz gibi temel giderlerini karşılamakta bile yetersiz kaldığını belirterek; “Emekli oldum ama hâlâ çalışıyorum. Çünkü maaşım, temel ihtiyaçlarımı bile karşılamıyor. Bu yaşlarda iş bulmak da zor, ama mecburum” şeklinde konuşuyor.
“PEYNİR-EKMEK ÇOK LÜKS OLDU”
Hayat pahalılığının en fazla etkilediği kesimin emekliler olduğunun altını çizen Sayan, emeklilerin pahalılık altında adeta ezildiğini anlatıyor: “Eskiden bir ekmek, biraz peynir, zeytinle kahvaltı yapardık. Şimdi o bile lüks olma durumuna geldi. Pazar alışverişi, ilaç masrafları, günlük hayatı idame ettirme derken, ayın sonunu getirmek imkansız. Zammı alıyoruz, o zam markete gidince anında buharlaşıyor. Gıda fiyatları, kira, elektrik faturaları derken, elimize geçen para suyun yüzüne çıkmadan bitiyor”.
“EN DÜŞÜK MAAŞ BİR ASGARİ ÜCRET OLMALI”
Emeklilerin yaşadığı geçim zorlukları, sadece Sayan’ın kişisel deneyimiyle sınırlı kalmıyor. Birçok emeklinin, geçim sıkıntısı nedeniyle çalışmaya devam etmek zorunda kaldığını belirten Sayan, en düşük emekli maaşının en az bir asgari ücret seviyesinde olması gerektiğini belirtiyor. “Çok yüksek, çok özel maaşlar alan emekliler haricindeki birçok emekli benim durumumda” diyen Sayan giyimden gıdaya, ulaşımdan sağlık hizmetlerine kadar hayatın tüm alanlarının aşırı pahalanmasından şikayetçi. “Hayat pahalılığının sadece emeklileri etkilemediğini, toplumsal bir soruna dönüştüğünü devlet büyüklerimiz mutlaka görüyordur” diyerek gerekli yerlere mesajlarını iletiyor.
“MAAŞLARININ YENİDEN DÜZENLENMESİ GEREKİYOR”
Sayan, hükümetin emeklilere yönelik ekonomik politikalarını eleştirerek, maaşların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyor. Emekli maaşlarının enflasyona göre daha düzenli bir şekilde artırılması gerektiğini vurgulayan Sayan, şunları söylüyor:
“Devletin emeklilere yönelik daha etkili çözümler üretmesi gerekiyor. Maaş artışları yetersiz kalıyor ve emekliler daha az bir maaşla yaşamaya zorlanıyor. Bir emeklinin, yaşam standartlarını koruyabilmesi için bir insanın temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar maaş alması şart. Bizim maaşlarımızla geçinmek artık hayal oldu. Her şeyin fiyatı artarken, bizim maaşlarımız neredeyse sabit kalıyor. Bu durum, emeklilerin yaşamını ciddi şekilde etkiliyor”.
Sayan, emekli maaşlarının ve sağlık hizmetlerinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade ederek; “Bu sadece benim sorunum değil. Her emekli, bu durumdan şikayetçi. Bizler, emekli olduğumuzda huzurlu bir yaşam hayal ediyorduk ama maalesef bu hayal gerçekleşmedi” diye konuşuyor.
“YAŞAMAK, SADECE HAYATTA KALMAK DEĞİLDİR”
Emeklilerin sadece geçim sıkıntılarıyla değil, aynı zamanda sağlık ve yaşam kalitesiyle ilgili de ciddi sorunlar yaşadığını belirten Sayan; “Sağlık hizmetlerine erişim de bir diğer önemli sorun. Emekliler, maaşlarıyla tedavi giderlerini karşılamakta zorlanıyor. Bazı ilaçlar, özel tedavi süreçleri ya da hastane ücretleri bizleri zorluyor. Yaşımızı aldık. Geçmişe nazaran hastaneye daha sık gidiyoruz” diyor.
“İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ”
Hükümetin emeklilere verdiği değerin sadece sözde kalmaması gerektiğini, emeklilerin hak ettikleri yaşamı sürmelerini sağlamak için daha adil bir ekonomik sistemin kurulması gerektiğini anlatan Sayan, sağlık hizmetlerine daha kolay erişim sağlanması gerektiğini, özellikle yaşlıların özel ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması gerektiğini anlatıyor. “Yaşamak, sadece hayatta kalmak anlamına gelmemeli. Her emekli, daha iyi bir yaşam sürme hakkına sahip bence. Evet, hayat pahalılığı var, ekonomik kriz var, ama bunlarla birlikte biz emeklilerin yaşadıkları zorlukların göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Yaşadıklarımızın daha iyiye gitmesi için daha fazla çaba harcanmalı. Sonuçta, bizler de bu ülkenin vatandaşıyız ve insanca yaşamak istiyoruz, bu en doğal hakkımız” şeklinde konuşuyor.