Özel Haber

“Suriye’de olan bitenin arkasında kim var” sorusu yanıtını buldu: “İşin içinde başından beri Türkiye var”

Suriye’deki 13 yıllık iç savaşın ardından Esad’ın düşmesi, Suriye’nin geleceği hakkında yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. Bir yandan da bu harekatın arkasında hangi güçlerin olduğu merak ediliyor. Suriye’deki gelişmeleri Samimi Haber’e değerlendiren Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç; "Türkiye bu harekatın başından beri içerisinde olan bir aktör” dedi.

Abone Ol

MERT SAYAN – HABER MERKEZİ

Suriye’de 13 yıllık kargaşanın ardından, 13 günde rejimin çökmesi dünyayı sarstı. Şimdi herkes, bu işin arkasında hangi güçlerin bulunduğunu, özellikle Türkiye’nin bu işin neresinde olduğunu merak ediyor.

Merakı Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç giderdi ve; “Türkiye işin başından beri bu işin içinde” dedi.

İnaç; “Türkiye bu harekatın başından beri içerisinde olan bir aktör. Türkiye’nin istediği istikamette, Suriye’nin yeniden dizayn edilebileceği ciddi bir umudun doğduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu.

Kanlı çatışmalarla süren 13 yılın ardından muhalif gruplar, Esad'ın kontrolündeki son bölgeleri de ele geçirerek bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirirken, Prof. Dr. Hüsamettin İnaç; “Suriye gerçekten özgürlüğüne kavuşuyor” diye konuştu.

İnaç, bu sürecin Türkiye’nin istediği istikamette ilerlediğinin altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada Türkiye başından beri BM’nin 2254 sayılı kararına vurgu yapan ve bu konuda ısrar eden tek ülke konumundaydı. Yani bu yaklaşıma göre önce bir geçici hükümetin kurulması sonra bu hükümetin anayasayı yazması ve sonra da hızlı bir şekilde seçim sandığının Suriye vatandaşlarının önüne konulması noktasında Türkiye’nin yaklaşımı hâkim kılındı. Özellikle Doha’daki zirvede bu kararın tekrar kayıt altına alınıyor olması, Türkiye’nin büyük bir zaferi olarak tarihi bir dönüm noktası oldu”.

Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Türkiye tarafından desteklendiğini söyleyen İnaç, Suriye’nin resmi ordusunun da yine SMO olarak kayıtlara geçtiğini belirtti. İnaç, Türkiye’nin bölgede jeopolitik kırılmanın kazanan ülkesi konumunda olduğuna dikkat çekti.

“Rusya, Esad’ı korumada başarısız oldu”

Rusya’nın ise Esad’ı koruma konusunda başarılı olamadığını söyleyen İnaç; “Lazkiye ve Tartus’ta oluşturduğu hava, kara ve deniz üslerinin muhafazası konusunda kendisinin teminatı olarak gördüğü Esad’ı ve rejimini koruma konusunda başarılı olamamıştır. Burada, tabii Ukrayna’yla varılan bir pazarlığında söz konudur. Hani, tabiri caizse ‘ver Esad’ı al Zelensky’i’ diyebileceğimiz bir pazarlık sürecinin üretildi. Aynı zamanda Kursk bölgesi başta olmak üzere kendi topraklarını koruyamayan Rusya’nın, burada rejimi korumak için yapamadığını görmüş oluyoruz” şeklinde konuştu.

“Sıra hangi ülkelerde?”

İnaç, Suriye’de yaşanan iç savaşın ve binlerce insanın hayatını kaybetmesine, göç etmek zorunda kalmasına neden olan diğer ülkenin İran olduğunu hatırlattı. İran’ın özellikle Lübnan’ın güneyinde Hizbullah ile beraber hareket ettiğini söyleyen İnaç, İran’ın bölgede gerilimi en üst seviyede tuttuğunu vurguladı.

İnaç, İran’ın çekilmesiyle birlikte Suriye’nin huzura ve istikrara kavuştuğunu savunarak; “Burada kaybeden ikinci ülke İran’dır. İran, artık 1979’da kurulan molla rejimini de sorgulayacak. Orası da en kısa sürede Molla rejiminin oluşturduğu zulümden ve işkenceden kurtulacaktır. Bundan sonra Orta Doğu’da hiç olmadığı biçimde, 2010 Arap Baharı ile başlayan ve sonra manipüle edilen süreçlerden ders alarak burada merkezi halk tarafında desteklenen halkın iradesinin hâkim olduğu yeni bir döneme geçmektedir” ifadelerini kullandı.

Buna karşın, Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) işaret eden İnaç, kendisini tehdit altında hisseden bir diğer ülke diye bahsetti. Ayrıca, halkın egemen olduğu ve demokrasinin hâkim hale geldiği bir Suriye, diktatörlük rejimler tarafından en büyük tehdit olarak görüldüğünü söyledi ve bu konuda BAE’ye dikkat çekti. Bundan sonra en çok BAE’nin konuşulacağına değinen Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin liderliğinde yeni döneme giriyoruz”

“Bu diktatör rejimler süreci baltalamak, manipüle etmek ve rayından çıkarmak için suikastlar dahil olmak üzere her türlü yola başvuracaklardır. Bu, aslında Körfez ülkeleri başta olmak üzere bölgedeki diktatöryal yönetimlerin bir kaybı olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin liderliğinde Orta Doğu’da demokrasinin ve halk egemenliğinin hâkim olduğu yeni bir döneme doğru dönülen jeopolitik bir kırılma yaşadığımızı söyleyebiliriz. SMO’nun bir milli ordu haline gelerek, Suriye’yi bundan sonra savunacak olması belki de bölgede en büyük kazanımlardır. Türkiye, en başından beri tutarlı ahlaki bir tavır takınmıştır”.