Dünya

İsrail Lübnan'a savaş başlatırsa ne olur?

Abone Ol

HİCRAN KIVANÇ ANALİZ


Lübnan-İsrail sınırında başlaması an meselesi olan savaş sadece çatışmaların taraflarında değil bölgedeki ülkelerde de geniş çaplı bir savaşın çıkma potansiyelini barındıran endişeyi harekete geçirdi.

Aksa Tufanı bekleneni erkene aldı

İsrail’in Gazze’de sivilleri hedef alan sistematik saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren savaşın bölgeye yayılması tehdidi konusunda taraflara uyarılar yapılmaya başlamıştı. Aksa Tufanı Operasyonu’nun hemen ertesi günü başlayan Hizbullah’ın Lübnan’ın güney sınırından İsrail’in işgali altındaki topraklarda bulunan birliklerini hedef aldığı saldırıları buna karşı İsrail’in de Lübnan sınırındaki sivil yerleşim yerlerini hedef almasıyla her iki tarafın verdiği zayiat bugün savaşın çıkmasını beklenen bir hale getirdi.  
9. ayına giren savaşta 435 Hizbullah savaşçısı ile birlikte 63 sivil, 19 Emel Hareketi, 13 Hamas, 15 İslami Cihad mensubu hayatını kaybetti. Öte yandan ölü ya da yaralı sayısını açıklamayan hatta açıklanmasını yasaklayan İsrail tarafında da bilindiği kadarıyla 25’ten fazla asker hayatını kaybetti.
 
Umutlar kısa sürdü fakat Hizbullah stratejisinden vazgeçmedi
 
Dünyadaki tüm kurum ve kuruluşların adeta altına dinamit koymuşçasına patladığı bir süreci başlatan Aksa Tufanı ile yayılan şok dalgasında Hizbullah’ın ne yapacağı merak konusuydu. Gazze’deki süreç başlamadan önce hareketin lideri Hasan Nasrallah tüm konuşmalarında kullandığı tehdit dili ile İsrailli yetkililerin “güvenlik kaygısını” haklı çıkarıyordu.
Nasrallah, 3 Kasım’da yaptığı ilk konuşmasında ise alışılan tonda konuşmuş bu da yükselen beklentiye tatmin edici bir cevap olmamıştı. İsrail’in saldırılarında hayatını kaybeden bebeklerin, çocukların ve kadınların çokluğu vicdanları rahatsız ederken Suriye’deki savaşta popülaritesi azalan Hizbullah, Gazze’de umut edilen olmuştu ancak bu umut o gün için kısa sürmüştü. Kürsülerden söylenen tehditler, sahip olunan füzeler, roketler, İsrail’in bölgeden silineceği mesajlarının hemen gerçekleşmesi isteniyor, devlet dışı aktör kabul edilen hareketin bir stratejisinin olduğuna sabır gösterilemeyecek kadar çaresizlik hissediyordu halklar.

Hizbullah’ın Gazze stratejisi

Ancak Hizbullah’ın 8 Ekim’de başlattığı saldırıları İsrail’in dikkatini kuzey cephesine yönelterek İsrail ordusunun Gazze’ye tüm gücüyle saldırmasını engelleme amacı taşıyor böylece Filistinli direniş gruplarına nefes aldırıyordu. Bu strateji, İsrail’in saldırılarının devam ettiği süreç uzadıkça direnişe yönelik baskıyı hafifletmesi açısından ne kadar önemli olduğu aylar sonra kabul gördü.
 
 
Lübnan’ın ağır ekonomik ve siyasi krizler yaşadığı bir dönemde üstelik silahsızlaştırılması tartışmalarının arttığı ülke gündeminde Hizbullah lideri Nasrallah’ın, “tam kapasiteli bir savaşa girmeye taraf olmadıkları” açıklamasını takip eden günlerde Hizbullah savaşçıları Gazze’deki halka destek ve Lübnan sınırındaki İsrail saldırılarına karşılık olarak İsrail askerlerinin bulunduğu yerlere, askeri ekipmaların üretildiği merkezlere, iletişim için kullanılan noktalara saldırılar düzenleyerek Lübnan’da iç dinamikleri de kontrolünde tuttu.
Ayrıca "direniş ekseni" olarak kurdukları ortak operasyon odasının bileşenlerinden Hamas ve İslami Cihad’ın İsrail’in saldırılarıyla zayıflamasına göz yumulamazdı.

Hizbullah, saldırgan bir İsrail istemiyor

Kısacası Hizbullah dünyaya şu mesajı veriyor; Lübnan topraklarında bir savaş istemiyoruz, ancak İsrail’in saldırganlığı devam ederse tam kapasiteli bir savaştan da kaçınmayız.
Öte yandan İsrail açısından da Hizbullah’ın durdurulması başta İsraillileri ikna etmesi için önemli bir güvenlik sorununa dönüşmüş durumda. Güney Lübnan’dan atılan roket ve füze saldırıları nedeniyle İsrail’in kuzeyinde yaşayan yerleşimciler bölgeyi adeta boşalttı. İsrail basınında yer alan haberlere göre bu bölgeleri terk etmek zorunda kalan 100 bine yakın yerleşimcinin büyük çoğunluğu geri dönmeyi düşünmüyor. Buraları yerleşim alanı olarak planlayan yönetimin çağrıları da işe yaramıyor.
 
İsrail’in Lübnan’a yönelik topyekün bir savaş başlatması durumunda ne olur?

Bu hafta başında İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Hizbullah'la topyekün bir savaş kararının yakında alınacağını söyledi ve İsrailli generaller Lübnan'a yönelik bir saldırı planını onayladıklarını açıkladılar.
 
ABD'li yetkililer de açıklamalarında İsrail ile Hizbullah arasında daha geniş çaplı bir savaşın sonuçlarının yıkıcı olabileceğini belirttirken, İsrail’e destek vereceklerini söylüyor.
 
Savaşın diğer aktörleri

ABD basınına göre Lübnan’a odaklanan ABD’li yetkililer savaşı önlemede Gazze’de ateşkesin fırsat olacağını düşünüyor. Buna göre; Gazze’de ateşkes sağlanır, Hizbullah ateşi keser ve sınırdan uzaklaşır, böylece Mavi Hat’taki statü korunur ve İsrailli yerleşimciler kuzeye döner. 
 
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Dünya ikinci bir Filistin’i kaldıramaz" ifadesiyle yaptığı uyarıda bu savaşın hem bölgesel bir boyut kazanma riski ve büyük çaplı yıkımlara neden olma ihtimaline dikkat çekti.
Nitekim İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüşmesi sırasında "Hizbullah ile diplomasiyi tercih edeceklerini" açıklamak zorunda kalması bu konudaki ABD telkinini de gösteriyor. Benzer bir ABD müdahalesi, İsrail’in İran’ın füzelerle yaptığı misilleme saldırısına cevap verememesinde de etkili oldu. Her şeye rağmen, Gazze Savaşı sırasında görüldüğü üzere, İsrail’in irrasyonel politikalar takip etmesinin sıradan bir hal aldığını da not etmeliyiz.
İran'ın Birleşmiş Milletler misyonu geçtiğimiz Cuma günü yaptığı açıklamada Hizbullah'ın kendisini ve Lübnan'ı İsrail'e karşı savunma kapasitesine sahip olduğunu belirterek "belki de bu gayrimeşru rejimin kendi kendini yok etme zamanı gelmiştir" uyarısında bulundu.
 
Lübnan Başbakanı Necib Mikati de Lübnan'ın silahlı çatışma sahasına dönüşmemesi için her türlü çabayı gösterdiklerini belirterek, "İsrail'in yayılmacı emellerine son vermek için ilgili uluslararası kararların uygulanması ve böylece Lübnan'ın istikrarı ve çıkarlarının son derece karmaşık çatışmalara ve bitmeyen savaşlara bağlanmaması" çağrısında bulundu.
İsrail basınına göre ise İsrail ordu raporunda belirtilen eksiklikler tespit ediliyor, bazı birlikler eğitiliyor, savunma kuruluşları sistemin açıklarını nasıl kapatacaklarına kafa yoruyor ve İsrail Radyosu’na göre en önemli meselelerden biri de savaş kabinesinin hazır olmaları için 50 bin yedek askerin silah altına alınması kararı.
 
İsrail'in Lübnan'a yönelik muhtemel bir askeri harekat düzenlemesi halinde nasıl bir strateji izleyeceği Sosyal medya kullanıcılarının da merak konusu. Bu konuda değerlendirmelerini paylaşanlar da var. İsrail ordusunun Gazze ve Lübnan'daki hareketlerini inceleyen "Gazze Savaşı Askeri Birim Takibi" isimli hesap, İsrail'in bakış açısıyla bölgedeki çatışmanın geleceğini değerlendirdi.
“Bilindiği üzere İsrail, Litani Nehri'ne kadar olan tüm bölgeyi ele geçirmek ve Hizbullah'ın ülkenin kuzeyine yönelik roket saldırılarını durdurmak amacıyla bu yılın Ağustos ayı civarında Güney Lübnan'ı işgal etmeyi planlıyor.
Söz konusu tarih bir ay ileri veya geri sarkabilir.” Hesapta İsrail’in tümenlerinin ve birliklerinin nereye yerleşeceği, savaş düzeniyle ilgili tahminlerini dahi sıralamış.

İsrail’in Lübnan denklemi

Başlamasına kesin gözüyle bakılan savaşta, İsrail kamuoyunu yatıştırmak ve kuzey kesimindeki çaresizliğinin üstünü örtmek için Lübnan’a dar kapsamlı bir operasyon yapabilir. Bu Gazze’deki başarısızlığı da bir süre unutturacak bir denklem.
Aksi halde ABD ve Körfez ülkeleri desteğiyle başlatılacak geniş kapsamlı bir savaş ihtimalinde ise İran ve bölgedeki diğer direniş bileşenlerinin de katılacağı bölge çapında genişlemesi içten bile olmayacak bir savaş.

Savaş hemen mi, yarın mı?

Sonuç olarak, İsrail’in Gazze’de soykırıma varan saldırıları devam ettiği sürece Hizbullah’ın da saldırılarına devam edeceği artık çözüm bekleyen bir gerçek.  Tüm senaryolar savaşı gösterse de Ortadoğu’yu sarma tehlikesi olan bu ihtimallere karşı İsrail, hafızalardaki Temmuz savaşı yenilgisini de hatırlayarak Gazze cephesinden çekilip yeni bir yenilgiyi tarihine yazdırmayabilir. Zararın neresinden dönerse artık.