Neoliberal düzende küçük işletmelerin aleyhinde çalışan sadece politika değil. Onları yatırımcılar da yüz üstü bıraktı. Yatırımcılar ile işletmeler arasındaki bağ, Wall Street'in sürecin her bir aşamasında ücret - ya da ekonomi jargonundaki ifadesiyle rant- kopararak aracı rolünü üstlenmesiyle birlikte büyük ölçüde koptu. Küçük işletme sahipleri, finansal sistemin genişlemekte olan çarkları içerisinde her geçen gün kayboluyor. Sermayeye ulaşamadıkları için ürün geliştirme yapılamıyor, genişleme beklemeye alınıyor, işe almalara son veriliyor. İnovasyon zarar görüyor. Sermayenin olmaması, yeni işletmelerin yarısının "beş yıl"dan daha uzun bir süre hayatta kalmamasının ana sebebi. Bu anlamda İMKB'nin ve Türkiye'deki 3 milyon 85 bin KOBİ'nin durumu da yukarıdaki tespit ile hemen hemen örtüşüyor.

            İster "tesadüflerin oyunu", ister "imkansız gibi görünenin gerçekleşiyor oluşu" isterseniz on yıllardır devam eden bir "süper balonun" sancılı sönüşüne şahitlik edelim. Finans dünyasının krizler karşısındaki belirsizliğinin tarihi süreç içinde üç temel sebebi vardır:

            1. Geleceğe dair pek çok şeyin hesap edilebilir risklerin değil belirsizliklerin alanına girmesidir.

            Belirsizlik, hiçbir zaman ayrı tutulmadığı risk kavramından tamamen farklı olarak ele alınmalıdır... Ölçülebilir belirsizlik ya da doğru tanımıyla risk, ölçülemeyenlerden çok farklıdır ve aslında belirsiz de değildir... Benzerleri olmayan ya da gerçek bir ihtimal hesabı yapılmasına imkan sağlayacak bir çizelge oluşturmaya imkan vermeyecek derecede az olan, kendine has olaylar meydana gelir ve tekrar tekrar vuku bulur.

            Keynes'e göre yatırımcıların bazı hallerde nasıl olup da rasyonel, ekonomik insanlar gibi görünmemizi sağlayacak tarzda hareket etmeyi başardıkları şu üç şekilde mümkündür.

            a. Şu anın gelecekle ilgili olarak geçmiş tecrübelerin gözden geçirilmesinden daha işe yarar bir rehber olduğunu kabul ederiz. Başka bir ifade ile hakkında hiçbir şey bilmediğimiz esas konuyla ilgili gelecekte muhtemel değişiklikleri büyük ölçüde göz ardı ederiz.

            b. Fiyatlarda ifade edilen mevcut görüşün ve mevcut imalat yapısının gelecekle alakalı beklentilerin doğru sonucu olduğunu varsayarız.

            c. Kendi yargımızın değersiz olduğunu bildiğimiz için dünyanın geri kalanının belki de daha fazla bilgiyle oluşmuş- yargısı karşısında geri çekilmeye çalışırız. Yani çoğunluğun ya da ortalamanın davranışlarına uyum göstermeye gayret ederiz.

            Keynes'in doğru çizgideki bu yorumu, fertlerin duygusal-sezgisel yanlılıklarının finansal piyasalarda oynaklığa sebep olmada kritik bir rol oynadığına şüphe yok.

            2. Finansal sistemin bünyesinde barındırdığı istikrarsızlığın ikinci sebebi insan davranışlarıdır.

            Finansal kurumların/piyasaların hepsi insanların, yatırımcıların coşkudan ümitsizliğe doğru kayışlarının, kendilerini "kuyruk riski"ne karşı koruyamıyor oluşlarının, tarihten ders almayı beceremeyişlerinin insafına kalmıştır.