Yanlış okumadınız, “inciden” yapılmış bembeyaz tabaklar.
Evet, bu yıl 2 Mart gecesi yapılacak Oscar ödül töreninden sonra katılanlara verilecek davette, yemekler yine bir Türk şirketinin ürettiği tabaklarda olacak.
Oscar sonrası partinin geleneksel şefi Wolfgang Puck bu yıl da tören starları için, dünyaca ünlü markalar arasından, bir Türk şirketinin ürettiği servis takımlarını tercih etti.
Böylece ikinci yıl üste üste Oscar yemeği, Karaca şirketinin ürettiği tabaklarla servise edilecek…
GEÇEN YIL ORGANİK TABAKLAR VARDI, BU YIL İNCİDEN YAPILMIŞ YENİ TASARIM
Geçen yıl organik denilen türde tabaklar kullanılmıştı.
Bu yıl köklü bir değişiklik var.
Oscar takımı “incili tabak” olacak.
Gerçek inciden yapılan tabaklar.
Önceki akşam Karaca Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Karaca bir grup gazeteciye bu tabakların tanıtımı için bir yemek verdi.

TABAKTA KULLANILAN MALZEMENİN YÜZDE 5’İ BİLDİĞİMİZ İNCİ
Tabaklarda yüzde 5 oranında inci kullanılıyormuş.
“Gerçek inci mi?” diye sordum.
“Evet, gerçek inci” dedi.
Japonya’da çıkan doğal ve kültür incileri kullanılıyormuş.
“Peki, inci ucuz bir şey mi?” diye sordum.
Çıkan incilerin çok azı küpe veya kolye yapımında süs eşyası olarak kullanılmaya değermiş.
Yani çıkan incilerin içinden buna uygun çok az sayıda inci kullanılıyormuş.
JAPON KADINLARININ YÜZ BAKIMI İÇİN KULLANDIĞI BEYAZ KREM
Geriye kalanı ise cilt bakımı ürünlerinde kullanılıyormuş.
Mesela Japon kadınlarının yüz bakımı için kullandıkları o beyaz krem, inciden yapılıyormuş.
Onu duymuştum.
Ama tabakta kullanıldığını ilk defa işitiyorum.

İNCİ JAPONYA’DAN ÇUVALLA GELİYORMUŞ
İnci Japonya’dan ithal ediliyormuş.
Çuvalların içinde geliyormuş. Sonra bir prosesten geçirilip, toz halinde, tabak yapımında kullanılan öteki malzemeye karıştırılıyormuş.
Bir tabakta kullanılan malzemenin yüzde 5’ini inci oluşturuyormuş.
Niye inci?
Çünkü inci, işlemin belli bir anından itibaren kalsiyuma dönüşüyormuş.
Tabağa incelik ve harika bir beyazlık veriyor.
Nitekim bu yılki tabakların hepsi beyaz.
TABAĞIN MALİYETİNİ İKİ ÜÇ KATINA ÇIKARIYOR
Tabi akla gelen ilk soru şu oluyor:
İnci maliyeti, dolayısıyla tabağın fiyatını yükseltmiyor mu?
Hiç kuşkusuz yükseltiyor.
Önceleri incinin işlevini kemikle elde ediyorlarmış.
Ancak kemik insanda psikolojik bir etki yaptığı için inciye geçmişler.
Kemik normal bir porselen tabağın fiyatını yüzde 50 civarında arttırıyormuş.
İnci ise fiyatı 2 katına çıkarıyormuş.

AFTER PARTY GECESİ İÇİN 10 BİN RED CARPET TABAK
Bunlara “Red Carpet Collection” deniyor.
Yani “Kırmızı Halı Koleksiyonu…”
After Party için verilen yemekte kullanılmak üzere 10 bin parça gönderiliyor.
Tasarımını bir İspanyol, Fran Antiore ile bir Türk tasarımcı, Ahmet Toplu yapmış.
Geçen yıl After Party yemeğindeki servis takımı sadece yuvarlak formlu parçalardan oluşuyordu.
Bu yıl yuvarlak ve kare karışık olmuş.
OSCAR KOLEKSİYONU TABAKLARI İNGİLTERE VE ALMANYA’DA TÜRKİYE’DEN ÇOK SATILMIŞ
Tabi 10 bin parça üst kalite servis tabağı göndermek yüksek bir maliyet.
Karaca bunu ne karşılığı yapıyor?
Para almıyor.
Ama hazırladığı koleksiyonlara, Oscar koleksiyonu adını kullanma hakkı alıyor.
Geçen yılki “Red Carpet” koleksiyonu İngiltere ve Almanya’da çok iyi bir satış grafiği göstermiş.
O iki ülkede Türkiye’den daha fazla satmışlar bu koleksiyondan.
KARACA’NIN CİROSU NE, DÜNYACA ÜNLÜ HEREND TABAKLARIN CİROSU NE?
Karaca aslında genç bir şirket ama büyük bir başarı grafiği var.
Yıllık cirosu 1 milyar dolara yaklaştı.
Bunun yüzde 30’a yakını yemek servisi ürünlerinden geliyor.
Bu pazar aslında çok güçlü markaların bulunduğu bir ekonomi.
Wedgewood, Herend gibi çok yerleşik ve güçlü premium markalar var.
Ama onlar bugün Karaca’nın yanında küçük kaldı.
Mesela ünlü Herend’in yıllık cirosu 20 milyon dolarlar civarında.

İKİ MİCHELİN ŞEFİN ELİNDEN RED CARPET YEMEĞİ YEDİK
Önceki akşam Gallada’da Fatih Tutak’ın bizim için özel yaptığı bir menüyü tattık.
Rejimde olmama rağmen tutamadım kendimi.
Türkiye’nin iki Michelin yıldızlı şefi bu defa harikalar yaratmıştı.
Yemekleri bu yılki “Red Carpet“ koleksiyonundaki tabaklardan yedik.
PAŞABAHÇE YÖNETİMİNE UYARI: DİKKAT, NUDE GİBİ BİR MARKAYI ÖLDÜRÜYORSUNUZ!
Bardakta ve tabakta inceliği çok seviyorum.
Mesela şarapta, Paşabahçe’nin ürettiği “Nude” bardaklar artık vazgeçilmezim.
Bu Türk markanın pazarlama elemanı gibi çalışıyorum bütün dünyada.
İnanın yurtdışında bile daha kalın bir bardak gelince keyfim kaçıyor.
Nude’cular da mutlaka biliyordur ama, dünyanın en ünlü şarap bardağı markası Reidel fena halde takıldı Nude’un yarattığı “Zero stem” trendine…
New York Times’ın bardak değerlendirmelerinde öne de geçti.
Hep söylüyorum Paşabahçe kendi yarattığı markayı sanki kendi eliyle öldürüyor gibi bir his veriyor bana.
RED CARPET MASA KÜLTÜRÜNDE YENİ BİR TÜRKİYE STANDARDI
Buna karşılık Karaca ise “Red Carpet” masa kültüründe yeni bir “Türkiye standardı” yarattı.
Çok keyif aldım Fatih Tutak’ın yaptığı harika yemekleri o tabaktan tatmaktan…
Tabak yemeğe müthiş bir estetik kattı.
(*) Girişte, “odun ateşinde pişirilmiş patatesli pide, tütsülenmiş kemik ilikli tereyağı” sundu.
(*) Rejimime en uygun yemek, “soğanla servis edilen tütsülenmiş domatesti…”
Bazı diyetisyenler domatesi dışlıyor ama tadı harikaydı. Devam ettim.
MENÜ: REJİMDE BİR TÜRK ERKEĞİN FATİH TUTAK AŞÇILIĞI İLE İRADE İMTİHANI
10 ayrı tadımlık bir yemekti.
(*) “Buharda kuzu göbeği mantarlı mantı”, “buharda karidesli mantı”, “tereyağlı bıçak arası lahmacun bun”, “Adana kebap mantı” gibi gerçekten iç gıcıklayıcı yemekler vardı.
Sondaki tahinli kek ve tahinli dondurma ise, savaşın kaybedileceği son mevzi gibiydi.
Ama bize bonus olarak yaptığı bir Sinop Kalkan’ında kaldım.

BU RED CARPET İNCİLİ YEMEKTEN SONRA EVDE NE SEYREDİLİR?
Böyle güzel bir yemekten sonra eve geldim.
Avrupa Şampiyonlar Ligi’ni seyredecek bile havam yoktu.
Netflix’e geçtiğimiz haftalarda konan “DolceVita” filmini seyrettim.
Ama karıştırmayın, bu Fellini’nin kült filmi değil.
Öyle büyük sinema sayılmaz.
Büyük olaylar yok.
Basit bir senaryo.
EN SIRADAN OLAY BİLE TOSCANA DEKORUNDA FARKLI OLUYOR
Ama harika bir Toscana atmosferi.
Kendi yaşama kültürünü yaratmış bir yer Toscana…
Urla aynı duyguyu versin istiyorum insanlara.
Büyük keyifle, Urla için notlar alarak seyrettim filmi…
KIR YEMEĞİNDE ÇALINAN “Tİ MUOVİ” ŞARKISI İLE MUTLU OLMAK
Bir de filmde Toscana kırsalında bir evin önünde verilen yemekte çalan İtalyan şarkısına bittim.
Diodato söylüyor.
San Remo kazanmış bir sanatçı…
Şarkının adı “Ti Muovi…”
Sanki 1970’lerdeki Eros Ramazotti’ler, Gianni Morandi, Massimo Ranieri çizgisinden gelen bir şarkı…
Her şeyi unuttum…
SİYAH BİR GECEDEN SONRA BEYAZ BİR TÜRKİYE SABAHI
Sabah kalktığımda harika bir kar yağıyordu…
Akşam üzeri rejimimi bozdum.
Bir kadeh koydum.
Ve “Ti Muovi’yi” yeniden dinlemeye başladım.
Bir gece önce Fatih Tutak’ın harika yemeklerle bitap düşürdüğü iradem, ertesi akşam yağan karın güzelliği karşısında teslim oldu.
Ne diyordu Foucault?
“En büyük günah arzularına ket vurmaktır…”
Bazen beyaz günahlar hayatı çok daha güzel kılar…
Hele hele baskıların zulme döndüğü gecelerde…