Kültür-Sanat

Yiğitler çıktı meydane… Kırkpınar’ın efsaneleri

Dünyanın en eski ikinci spor müsabakası, asırlardır devam edegelen yaşayan tarih Kırkpınar Güreşleri’nin 663’üncüsü dün başladı. Bu yıl ilk kez ön eleme usulünün uygulandığı güreşlerin tarihini, ünlü başpehlivanlarını ve Kırkpınar’la ilgili efsaneleri Samimi Haber okurları için derledik…

Abone Ol


Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin 663’üncüsü dün ön eleme müsabakalarıyla başladı. Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonunun Kırkpınar'da format değişikliğine gitmesi nedeniyle tarihinde ilk kez lig usulü puanlamayla sporcuların katılım hakkı elde ettiği organizasyonda, bu yıl ilk kez uygulanan ön elemeye 23 başpehlivan katıldı.
Edirne her yıl olduğu gibi bu yıl da ziyaretçi akınına uğrarken otellerde yer kalmayınca bazı güreş tutkunları geceyi cami bahçeleri ve meydanlara kurdukları çadırlarda geçirdi. 

Dünyadaki en eski ikinci spor etkinliği

Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri 14'üncü yüzyılda Rumeli’de doğup günümüze kadar uzanan geçmişiyle dünyanın en eski güreş festivalidir. Aynı zamanda olimpiyatlardan sonra dünyadaki en eski ikinci spor etkinliğidir. Edirne’nin 1361 yılında gerçekleşen fethiyle Sultan I. Murat, aynı yılın ikinci yarısında şehri fetheden yiğit akıncıların şerefine bir güreş düzenlenmesini emretmiştir. Bu düzenlenen güreş, "Kırkpınar Güreşleri" adıyla tarihe geçmiş; bundan sonra her yıl Kırkpınar Güreşleri yapılması gelenek haline gelmiştir.

Bir köken efsanesi: Ölümüne güreş 

Kırkpınar yağlı güreşleriyle ilgili birçok söylenti vardır. Bunlardan en yaygın olanı da şöyledir: Rumeli’nin fethi sırasında Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa 40 askeriyle Domuzhisarı Kalesi ile birlikte birkaç kaleyi ele geçirir. Bu birlik geri dönerken bugün Yunanistan sınırları içerisinde kalan Samona’daki molalarında güreş tutuşurlar. Bunlardan ikisi yenişemezler.  Daha sonra iki güreşçi bir Hıdırellez gününde (6 Mayıs) yeniden güreşe tutuşurlar. Güreş sabah erkenden başlayıp gece yarısı iki güreşçinin ölümüne kadar sürer.  Arkadaşları tarafından orada bulunan bir incir ağacının altına defnedilirler. Yıllar sonra arkadaşları aynı yere tekrar geldiklerinde iki güreşçinin gömülü oldukları yerde temiz ve gür pınarların şırıl şırıl aktığını görürler. Bunun üzerine o yer “Kırkpınar” olarak adlandırılır ve böylece Kırkpınar Yağlı Güreş geleneği başlar.


Güreşlerin yapıldığı yer

Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı sonrasında Kırkpınar Yağlı Güreşleri, bugün Yunanistan sınırları içinde kalan Samona köyü civarında bulunan Kırkpınar Çayırı’ndan Edirne-Mustafa Paşa yolu üstünde yer alan Virantekke mahalline taşınmıştır. Cumhuriyet’in ilanından sonra güreşler Edirne’nin Sarayiçi bölgesinde yapılmaktadır.

Padişahla güreş tutan bir başpehlivan

Yüzyıllardır devam edegelen Kırkpınar Güreşleri’nde asırlar önceki ruhla çayıra çıkan her pehlivan efsaneleştirdiği isimleri anarak yağlanır ve rakibiyle güreşirken bir gün kendisinin de Kel Aliço, Koca Yusuf, Adalı Halil, Kurtdereli gibi anılacağı hayaliyle el ense çeker. 

Andığımız bu isimler Kırkpınar’a olduğu kadar dünya güreşçiliğine de damgalarını vurmuşlardır. Bunlardan biri olan Kel Aliço, 1844 yılında Plevne'de doğmuştur. Deliorman bölgesinin sert havasıyla güçlenen Kel Aliço, Kırkpınar'da estirdiği hava nedeniyle sarayın dikkatini çekmiş; Saray’ın başpehlivanı olmuştur. Kel Aliço, padişah Abdülazizle de güreşmiştir. 

70 yaşında bir şampiyon


Kırkpınar'da başpehlivanlığı 27 kez üst üste kimseye kaptırmayan Kel Aliço, "ustaların ustası" namıyla bilinirdi. Kel Aliço, Kırkpınar'da ünlü olan efsane güreşçilerin en ünlüsüdür. İnatçılığı ve acımasızlığıyla bir namı da gaddar olan Kel Aliço, el ense ve tırpan ustasıdır.
Çırağı Koca Yusuf'un meydan okumasıyla son meydana çıkışında Kel Aliço'nun yaşı 70, çırağı Koca Yusuf'un yaşı ise 28'di. Kel Aliço, yaşına rağmen uzun süre güreş tuttuğu çırağını yenmiştir. Koca Yusuf'un elini öpmesiyle güreşte jübilesini o gün yapmıştır.

‘Korkunç Türk’

Kel Aliço’nun çırağı Koca Yusuf, ustasının diğer çıraklarından biri olan Adalı Halil'i iki kez üst üste yenmiştir.
Koca Yusuf, doğduğu köy nedeniyle önce "Karalarlı" sonra da "Şumnulu" isimleriyle tanınan serbest güreşin efsanesidir. Koca Yusuf iri gövdesi, becerisi, gücü ve ahlakıyla "Koca" lakabını almıştır. 
Rıza Tevfik, 1900 yılında "Güreşte Avrupa ile Türk usulü arasındaki fark ve müşahebet" başlıklı yazısında kendisinden "Koca Yusuf" diye bahsedince de “koca lakabı” kalıcı olmuştur. 
Yaptığı güreşlerde yenilmemesi ve heybeti nedeniyle dünyada "Terrible Turk (Korkunç Türk)" olarak tanınmıştır. 

Sultanın Aslanı

Kel Aliço’nun diğer çırağı Adalı Halil, harman yerinde akranlarını yenerek başladığı güreşte önce köy meydanlarında, daha sonra da Kırkpınar meydanında boy gösterdi.

Kel Aliço'yla 5 buçuk saat yaptığı güreş, kendisine Aliço'nun çırağı olması noktasında başarının kapısını araladı. Kel Aliço'dan öğrendiği taktiklerle hem yurt içi hem yurt dışında meydanı rakiplerine dar etti, 18 kez Kırkpınar başpehlivanı oldu.
"Sultanın Aslanı" ve "Edirne Aslanı" olarak anılan Adalı Halil, Koca Yusuf'un estirdiği deniz aşırı namı devam ettirdi. Paris ve Viyana'daki namlı güreşlerinin yanı sıra, Şikago'da rakibinin kemiğini kırmasıyla daha da ünlendi.
Güreşi bırakması sonrası Edirne Tütün İdaresi'nde müstahdemlik yapan Adalı Halil, 1927'de vefat etti.

 

Cihan Şampiyonu

Adalı Halil ve Kara Osman'ı 1899 Kırkpınar Güreşleri'nde yenerek başpehlivan olan Kurtdereli Mehmet, Avrupa’da da güreşerek dünya şampiyonu olmuştur. 
Sultan 2. Abdülhamit ve Sultan Mehmet Reşat'ın madalyayla ödüllendirdiği Kurtdereli, 1911 yılında Taksim Talimhane Güreşleri'nde rahatsızlıklarına rağmen İngiliz, Hollanda ve Macar güreşçileri yenerek "Cihan Şampiyonu" unvanını kazanmıştır. Son güreşlerini bu yılda yapan Kurtdereli, kispetini Kabe'ye bir pehlivan aracılığıyla yollayıp er meydanlarından çekilmiştir. 


Yüzyıllardır devam edegelen tarihinde sayısız başpehlivan çıkaran Kırkpınar Güreşleri, Türk güreşçiliğin dünya çapında tanınmasında çok büyük bir öneme sahip olmuştur.