ARZU ERDOĞRAL / HABER MERKEZİ

Nobel Edebiyat Ödülü’ne birçok kez aday gösterilen ünlü yazarımız Yaşar Kemal, hiçbirinde bu ödüle layık görülmedi. Tam 23 kez Nobel’e aday gösterilen Yaşar Kemal’in en azından 1973 yılında bu ödülü almasını, o dönemde etkin olan Kürtçü grupların engellediği ortaya çıktı. 

Nobel Ödülleri’nin verildiği ülke olan İsveç, bölücü terör örgütünün Avrupa’da en yoğun üslendiği ülkelerin başında geliyor. Türkiye, geçtiğimiz yıl, İsveç’in NATO’ya üyeliğine onay vermesi karşılığında bu maşa terör örgütünün oradaki varlığına ve etkinliğine önemli ölçüde kısıtlama getirmeyi başardı. Ancak yakın geçmişe dek bu durum tam tersineydi; PKK bu ülkedeki her alanda etkinlik sahibiydi. PKK’dan önce de başka Kürtçü grupların bu ülkede etkin olduğu biliniyor. Kürtçü grupların/kişilerin önemli bir bölümü sonraki süreçte PKK’nın içinde yer aldı.  

Sonradan “PKK’lılaşan” Kürtçü grupların ve kişilerin, Yaşar Kemal’e verilmek üzere olan ödülü nasıl önlediğini, Müzisyen ve Yazar Zülfü Livaneli ‘Sevdalım Hayat adlı anı kitabında anlatıyor. 

Türk düğümlü halıları dünya literatürüne girecek Türk düğümlü halıları dünya literatürüne girecek

Zülfü Livaneli anlatıyor

Livaneli’nin anlatımına göre, Yaşar Kemal ilk kez 1973 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterildi. Üstelik o yıl bu ödülün en güçlü adayıydı; hemen herkes ödülün ona verileceğinden emindi. Devamını Livaneli’nin anılarından takip edelim: 

“Bir seferinde Yaşar Kemal, Nobel Ödülü'ne çok yaklaşmıştı. En güçlü aday olarak adı geçiyordu ve sonradan öğrendiğimize göre ödülü kazanamaması için hiçbir neden yoktu. Tam o sırada bazı Türkler ve Türkiyeli Kürtler devreye girerek, Yaşar Kemal aleyhine bir dedikodu çarkı çevirdiler. İsveç akademisine, Türk edebiyatını iyi bilmediklerini, aslında Yaşar Kemal'in Türkiye'de beşinci sınıf bir yazar olduğunu, sadece o çevrilmiş olduğu için ödülü ona vermenin haksızlık olacağını söylemişler. Bu arada bazı Kürtler de Yaşar Kemal'in Kürt olduğu halde Türkçe yazmasının Kürt kimliğini inkar etme anlamına geldiğini öne süren bir kampanya başlattılar. Onlara göre Yaşar Kemal, Kürt halkının masallarını alıp Türklere mal etmekle görevli bir devlet yazarıydı. Lars Gustafson adlı İsveçli romancı, Avusturya'da tanıştığı Diana Canetti adlı Türkiyeli bir yazarın Türkiye'de Yaşar Kemal'den daha ünlü olduğunu yazınca dayanamadım ve yazının yayımlandığı Expressen gazetesine bir açıklama gönderdim. Bu tartışmalar, zaten kıl payı dengeler üstünde duran İsveç akademisini ürküttü ve Yaşar Kemal'e verecekleri ödülü ertelemeyi uygun görüp Patrick White'a verdiler."

Nobel’e Türkiye’den aday gösterilen ilk yazar olan Yaşar Kemal, 1973 yılındaki bu adaylığının ardından, ertesi yıl (1974) dahil Nobel’e birçok kez komite tarafından aday gösterildi ancak ilginç biçimde hiçbir adaylığında ödül ona verilmedi. 

“Müzmin aday”

Kaynaklarda Yaşar Kemal’in Nobel Edebiyat Ödülü’ne 23 kez aday gösterildiği bildiriliyor. 23 kez aday gösterilen dünyaca ünlü bir yazarın Nobel’i alamaması, bir dış “müdahalenin” yalnızca 1973 yılıyla sınırlı kalmadığını gösteriyor. 2015 yılında kaybettiğimiz ünlü yazarımız, bir türlü Nobel Edebiyat Ödülü’nü alamayışını ti’ye alan bazı kesimler tarafından “müzmin aday” diye niteleniyordu.

Editör: Yasin Paşalı