MERT SAYAN – HABER MERKEZİ
Tüketici haklarının korunması ve enflasyonla mücadele, son dönemde toplumun en çok konuştuğu konulardan biri haline geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fahiş fiyatlı ürünleri boykot çağrısı yeni konuları gündeme getirdi.
Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Bülent Deniz, Samimi Haber’e yaptığı değerlendirmede, devletin enflasyonla mücadele ve vergilendirme politikalarında daha adil bir yaklaşım sergilemesi gerektiğine dikkat çekti. Deniz; “Eğer devlet, enflasyonla mücadelede ve ekonomideki darboğazla ilgili samimiyetini ortaya koymak istiyorsa, 'servet vergisi' getirilmelidir” ifadelerini kullandı.
Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Başkanı Aydın Ağaoğlu, tüketicinin boykot yapabilmesi için, ‘Şu market marka fiyatını fahiş şekilde artırdı’ denmesi gerektiğini dile getirerek; “Bakanlık kime ne kadar ceza kestiğini açıklamalıdır” dedi.
“FIRSATÇI İHBAR HATTI OLUŞTURDUK”
Başkan Bülent Deniz, Türkiye’nin 2018 yılından itibaren yüksek enflasyonla mücadele içinde olduğunu belirterek, pandemi, deprem ve seçimlerin ekonomik kırılganlığını artırdığını vurguladı. Deniz, 2024 yılının bitmesine rağmen ekonomide henüz olumlu sonuçlarına ulaşılmadığına dikkat çekerek, yüksek enflasyonla nedeniyle fırsatçı firmalarının tespit edildiğini söyledi. Bu nedenle Ticaret Bakanlığı’nın 2019 yılında Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu kurulduğunu ifade eden Deniz, bu kurulda 3 yıl görev yaptığını dile getirerek; “Kurul, fırsatçı firmaların maliyetleri gerekçe göstererek aşırı zam yapmalarını engellemeyi hedefliyordu. Bu tür firmalara ağır para cezaları kesildi ve caydırıcı bir etki yaratılması hedeflendi. Ancak asgari ücret, emekli maaşları ve memur maaşlarındaki artışlarla birlikte firmaların bu durumu bahane ederek fiyatlarını artırdığı görülüyor. Bunun sonucunda vatandaş zor durumda kalıyor.
Asgari ücret artışına dayanarak zam yapan firmaların tespiti için ‘Fırsatçı İhbar Hattı’ kurduk. Bu hat üzerinden yapılan bildirimler Ticaret Bakanlığı’na iletilecek ve burada amaç, firmaları ifşa ederek kamuoyu oluşturmak. Hedef, bu şekilde firmaların davranışlarını denetlemek ve düzeltici bir etki yaratmak” şeklinde konuştu.
“BOYKOT ÇOK YAPILABİLECEK BİR DURUM DEĞİL”
Hedeflenen bu ifşanın boykot anlamını taşımadığının altını çizen Deniz, Cumhurbaşkanı’nın boykot çağrısının da çok yapılabilir bir durum olmadığını ifade etti. Tüketicinin en büyük silahının boykot olduğuna dikkat çeken Deniz, bu boykot yerine konulacak başka bir ürün olursa yapılabileceğini belirtti. İfşanın çok önemli bir yaklaşım ve terbiye edici olduğunu ifade eden Deniz, ilerleyen günlerde gelen bildirimlerle beraber firma isimlerini Ticaret Bakanlığı’yla paylaşacaklarını söyledi. Deniz, şu şekilde devam etti:
“Ticaret Bakanlığı’ndaki o bahsettiğim kurulun, Haksız Fiyat Değerlenme Kurulu, ceza kestiği zaman kesilen ceza miktarlarını açıklıyor, firmaları açıklamıyor, isimleri açıklamıyor. Halbuki bize göre esas ifşanın isimleriyle yapılması lazım. Nasıl Tarım Bakanlığı, gıdada tağşiş yapan firmaları isimlerini kamuoyuyla paylaşıyor ve çok etkili oldu. Aynı şekilde bu kurumun da para cezası kestiği, yani haksız zam yaptığı iddiasıyla para cezası kestiği firmaların isimlerini kamuoyuyla paylaşması gerektiğini ifade ediyoruz. Böyle bir talebimiz de var”.
“TÜKETİCİ BÜTÇESİNE UYGUN ALIŞVERİŞ YAPABİLECEK”
Deniz, yaklaşık 3,5 yıldır süren bir ‘Market Endeksi’ çalışmasına dikkat çekti. Bu çalışmada, 6 farklı ildeki 9 marketin fiyatları düzenli olarak takip edildiğini belirten Deniz, her ayın 3’ünde ise TÜİK ile birlikte, o ayın market endeksi verileri kamuoyuyla paylaşıldığını ifade etti.
Market endeksi kapsamında, paketlenmiş ve paketlenmemiş gıda ürünleri ile temizlik ve hijyen malzemeleri yer aldığını söyleyen Deniz; “Fiyat tespitleri ise görsel olarak fotoğraflanarak yapılmakta ve tüm bu veriler bir veri tabanına işleniyor. Bu veri tabanı hem market hem de marka bazında halkın erişimine açık tutuluyor. İnternet sitesi üzerinden, tüketiciler bir kiloluk Reis marka pirincin hangi markette, örneğin Carrefour’da mı, Migros’ta mı yoksa yerel markette mi daha ucuz olduğunu kolayca görebiliyor. Bu sistem sayesinde, tüketiciler daha bilinçli alışveriş yapma imkânı buluyor ve alışverişlerini daha uygun fiyatlarla yapabilme şansı elde ediyor. Ayrıca, bu çalışma ile ailelere yönelik bir hizmet sunularak, tüketicilerin bütçelerine uygun tercih yapmalarına yardımcı olunuyor” diye konuştu.
Esnaf ahlakı hakkındaki iddialara da değinen Deniz, bu iddiaların çok yaygın olmadığını düşündüğünü belirtti. Türkiye’deki esnafın töresine ve eğilimlerine bağlı hareket ettiğine dikkat çekti. Esnafın da çektiği sıkıntıları dile getiren Deniz; “Buradaki dengeyi görmek gerekir ve bu dengeyi gördüğümüz zaman da bütün esnaflar, satıcılar, üreticiler etik dışı davranıyorlar diyemeyiz. İçlerinde elbette fırsatçılar var. Bizim maksadımız bu fırsatçıları teşkil etmek ve bunların piyasada pazar paylarının azalmasını sağlamak” ifadelerini kullandı.
“DÜNYADAKİ İLK TÜKETİCİ YASASI BİZDE”
Deniz, dünyadaki ilk tüketici yasasının Osmanlı zamanında çıktığını ifade ederek, ‘1517 Bursa Kanunnamesi’ adlı yazılı yasa olduğunu belirtti. Bu yasanın içeriğine değinen Deniz, şöyle konuştu:
“Bu yazılı fermanda üretilecek ürünlerin hangi standartlarda olması gerektiği, müşteri nasıl davranılması gerektiği, yapanın nasıl cezalandırılacağı gibi çok enteresan hükümler var. Bu Türkiye’deki Ahilik kökünün aslında nereden uzandığını gösteriyor. Dünyanın ilk tüketici yasasının olduğu bir topraklarda yaşayan bir ulus olarak biz elbette hala bu geleneğin devam ettiği düşüncesindeyiz. Ancak tabii ekonomideki küreselleşme, zincirlerin artık ekonomiye hâkim olması, tekele dönüşmesi gibi sebeplerle gözden kaçılmış olsa da hala semt pazarlarında, semt bakkalımızda, marketlerimizde, esnafımızda ayakkabı tamircisinde biz aynı yaklaşımı görüyoruz. Dolayısıyla yaygın olarak bir ahlaksızlık boyutu olduğunu düşünmüyoruz ama bazen de çok uç örnekler görüyoruz”.
“TÜKETİCİNİN ETİKET OKUMASI GEREKLİ”
Son dönemde artan fiyatlarla ilgili alınması gereken tedbirlerin önemine değinen Deniz, çözüm önerilerini sıraladı. Fiyatların aşırı şekilde artmasını engellemek için ifşa ve idari para cezalarının caydırıcı olduğunu belirten Deniz, bunun yanı sıra ambalajlı ürünlerde tavsiye edilen satış fiyatı uygulamasının devreye girmesi gerektiğini vurguladı. Deniz, eğer tavsiye edilen satış fiyatı uygulanırsa, tüketicilerin ürünler arasında fiyat kıyaslaması yapabilmesinin çok daha kolay hale geleceğini ifade etti. Deniz; “Böylece, bir ürünün etiket fiyatı ile raf fiyatı arasında bir fark olamayacak ve tüketici daha bilinçli seçimler yapabilecektir” dedi.
Deniz, ayrıca etiket okuma alışkanlığının tüketicilerde yeterince gelişmediğine de dikkat çekti. Etiket yönetmeliğine göre, fiyat değişikliklerinin yasal olarak 30 gün içinde ilan edilmesi gerektiğini belirten Deniz, özellikle deterjanlar gibi ürünlerde farklı gramajların farklı fiyatlarla satıldığını söyledi. Tüketicilerin aslında daha pahalı bir deterjan satılma stratejisi uygulandığını söyleyen Deniz, ancak birim fiyatları kıyaslayarak ve ürünlerin gramajlarını dikkate alarak daha uygun fiyatlı seçenekleri tercih edebileceklerini belirtti.
Bu noktada, tüketicilerde etiket okuma farkındalığının artırılması gerektiğini belirten Deniz, ürünlerin birim fiyatlarının etiketlerde daha belirgin şekilde yer almasının önemli bir adım olacağını ifade ederek; “Bu sayede, tüketiciler daha bilinçli alışveriş yaparak hem bütçelerini daha iyi yönetebilecek hem de fırsatçı fiyat artışlarına karşı daha dikkatli olabilecekler” dedi.
“DEVLET DAHA ŞEFFAF VE ADİL POLİTİKA İZLEMELİ”
Deniz, son dönemde fiyat artışlarının yoğunlaştığı bir dönemde, haksız fiyat artışlarının şikâyet edilmesinin yanı sıra devletin de enflasyonla mücadeledeki yaklaşımının eleştirilmesi gerektiğini belirtti.
Devletin, enflasyon oranına bağlı olarak yaptığı ‘yeniden değerleme’ ile tüm gelirlerdeki artışları duyurduğuna işaret eden Deniz, bu artışın kamuoyuna yeterince açıklanamadığını vurgulayarak; “Yeniden değerleme oranı, yüzde 44 gibi yüksek bir seviyeye ulaşmışken, aynı oranların ücret artışlarında uygulanmıyor olmasının toplumda bir adaletsizlik algısına yol açıyor. Bu durumun açıklığa kavuşturulması ve kamuoyunun tatmin edici bir şekilde bilgilendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Deniz, yakın zamanda otoyol geçişleri ve köprü geçişlerine yönelik zamlara, araç muayene ücretlerindeki artışa da değindi. Ayrıca, araç muayene ücretinin 1.800 TL’den 2.000 küsur liraya çıkarılmasının ve diğer birçok kamusal hizmetteki artışların, yüzde 44’ün üzerinde zam oranlarına ulaştığını belirtti. Deniz, bu tür artışların da kamu hizmeti anlamında, enflasyonla mücadeleye ters düşebilecek bir etki yaratabileceğini söyledi.
Deniz, enflasyonla mücadelede yalnızca fırsatçılıkla ve özel sektörle mücadele edilmesinin yeterli olmayacağını, aynı zamanda devletin de bu mücadelenin bir parçası olarak daha şeffaf ve adil bir politika izlemesi gerektiğini belirtti. Kamu ve vatandaşın birlikte hareket etmesi, bu mücadelenin başarıya ulaşması için kritik önem taşıdığını vurguladı.
“SERVET VERGİSİ GETİRİLMELİ”
Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Bülent Deniz, ekonomik adaletsizliğe karşı devletin daha adil bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini savunarak; “Özellikle enflasyonla mücadele ve ekonomik darboğazla ilgili alınacak tedbirler arasında ‘servet vergisi’ getirilmesini gerekiyor” dedi.
Deniz, servet vergisinin, toplumdaki gelir adaletsizliğini azaltmaya yönelik önemli bir adım olacağını belirtti. Deniz, bu tür bir verginin zenginlerden alınacak daha fazla katkı ile toplumun daha adil bir şekilde desteklenebileceğini ifade etti.
Deniz, servet vergisi konusundaki sözlerini şöyle sürdürdü: “Servet vergisi veya varlık vergisi deyince aklımıza 1940'lardaki o kötü anılar geliyor. Gayrimüslimlerin ek vergi vermesi ve vermeyenlerin taş ocaklarında çalıştırılması gibi olumsuz hikayeler akla geliyor ama bizim kastettiğimiz böyle bir şey değil. Burada amaç, sadece toplumsal eşitsizliği azaltmak”.
Deniz, özellikle kira fiyatlarındaki artışa değinerek; “2022-2023 döneminde kira fiyatları çok yüksek seviyelere çıktı. Biz o dönemde, kiralara yüzde 25 sınırı getirilmemesini önerdik. Bu toplumda büyük bir kaosa neden olur dedik. Bizim önerimiz, sadece kiralarla zenginleşen kişilere yönelik ek vergi getirilmesiydi" ifadelerini kullandı.
İstanbul gibi büyük şehirlerde, çok sayıda dairesi olan ve yalnızca kira geliriyle zenginleşen kişilerin vergiye tabi tutulması gerektiğini belirten Deniz; “Bazı insanlar 100 daireye sahip, hiçbir üretimleri yok, sadece kira gelirleriyle zenginleşiyorlar. Bu tür kişilere vergi uygulandığında, piyasa dengelenir ve kira fiyatları düşer. Bu zorlu dönemde, devletin doğru ve adil politikalarla ekonomiyi dengelemesi gerekiyor” dedi.
“FAHİŞ FİYAT UYGULAYAN KİM VARSA, İFŞA EDİLMELİDİR”
TÜKONFED Başkanı Aydın Ağaoğlu, son dönemde gündemde olan boykot çağrıları ve fahiş fiyat artışlarıyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Ağaoğlu, tüketicilerin en temel haklarından biri olan bilgilenme hakkı çerçevesinde, fahiş fiyat uygulayan işletmelerin ifşa edilmesi gerektiğini savundu.
Ağaoğlu, tüketiciyi aldatan kim varsa ifşa edilmesini gerektiğini savunarak; “Bu işletmelere geçici kapatma cezası verilebilir. Bu cezanın sebebi ise işletmenin camına asılmalı ki tüketici, en büyük silahı olan tüketmeme hakkını kullanabilsin. Eğer işletme ısrarla devam ediyorsa, hapis ve ticaretten men cezası uygulanabilir” diye konuştu.
Ayrıca, bu tür ekonomik suçlarla ilgili ekonomik ceza uygulamalarının gerekliliğine de dikkat çeken Ağaoğlu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 237. maddesinde yer alan düzenlemeyle fiyat artışları ve işçi ücretlerini etkileyen eylemlerin cezalandırılabileceğini hatırlattı.
“BAKANLIK KİME NE KADAR CEZA KESTİĞİNİ AÇIKLAMALIDIR”
Ağaoğlu, Ticaret Bakanlığı’nın fahiş fiyat uygulayan markaların ifşa listelerini yayımlayarak, vatandaşların bilinçli bir şekilde hareket etmesini sağlaması gerektiğini belirtti. Tüketicinin boykot yapabilmesi için, ‘Şu market ya da bu marka fiyatını fahiş şekilde artırdı’ denmesi gerektiğini dile getiren Ağaoğlu; “Bakanlık kime ne kadar ceza kestiğini açıklamalıdır” ifadelerini kullandı.
Bu tür uygulamaların daha etkili olabilmesi için, ambalajlı gıda ve ihtiyaç ürünlerinde TETT (Tavsiye Edilen Tüketim Tarihi) gibi etiketlerinin de zorunlu hale getirilmesini öneren Ağaoğlu, bu uygulamanın, tüketicilerin fiyatlar hakkında daha sağlıklı bilgi edinmelerine yardımcı olacağını ifade etti.
Ayrıca, zincir marketlerin ortak fiyat belirleyip belirlemediklerinin tespit edilmesi için Rekabet Kurumu’na internet üzerinden şikâyet yapılabileceğini hatırlatan Ağaoğlu, 2021 yılında Rekabet Kurumu’nun ortak hareket eden 5 zincir market ve bir büyük sıvı yağ firmasına 2.7 milyar liralık ceza kestiğini belirtti.
Ağaoğlu, kamuoyu baskısının etkili olabilmesi için, Tarım Bakanlığı’nın taklit ve tağşiş ürünleri gibi fahiş fiyat artışı yapan markaların da listesinin yayımlanmasının önemini vurguladı.