MERT SAYAN - HABER MERKEZİ
Bilişim teknolojilerindeki hızlı gelişim hayatı kolaylaştırırken, aynı zamanda sentetik uyuşturucu maddelerin yayılmasını da hızlandırdı. Uyuşturucunun, insan beynine etkileri ve özellikle gençler arasında kullanımının arttığı görülüyor.
Bağımlı bireylerin, kontrollerini kaybederek canavara dönüştüğünü vurgulayan, Adli Bilişim Uzmanı İsa Altun; “Bugün geldiğimiz noktada sadece sentetik kimyasalların 500’ün üzerinde türü var” dedi.
Gelişen teknoloji ve internet özellikle uyuşturucu maddelere ulaşmayı kolaylaştırırken, piyasada bu kadar ucuza temin edilmesinde de baş etken görülüyor. Henüz gündemden düşmeyen, Esenyurt’ta yaşanan ve 8 kişinin ölümü ile sonuçlanan olayda, katil Bahtiyar Aladağ’ın uyuşturucu bağımlısı olduğu ortaya çıkmıştı.
Adli Bilişim Uzmanı Altun, hızla çoğalan sentetik kimyasallara dikkat çekerek, şunları söyledi: “Eskiden bilinen bir iki madde vardı, esrar ve eroin gibi. Ama bugün geldiğimiz noktada sadece sentetik kimyasallar 500’ün üzerinde çeşit. Bunlar laboratuvarlarda veya merdiven altı diye tabir ettiğimiz yerlerde üretilen zehirler. Dolayısıyla teknoloji ve bilimin gelişmesi beraberinde birtakım etkenlere yol açtı. Bir taraftan hayatımızı kolaylaştırdı. Diğer taraftan bu zehirli maddelerin çoğalmasına sebep oldu. Ben olaya bu pencereden baktığımda artık merdiven altında üretilen metamfetaminler, bonzailer, kannabinoidler gerçekten çok büyük tehlike yaratmaya başladı. Özellikle bu sentetik esrarlar birtakım kimyagerlerin elinde çocuklara çok ucuz bir şekilde ulaşıyor.”
“Nöron yapısını bozup canavara dönüştürüyor”
Bu kimyasalların insanı bir canavara dönüştüğünü vurgulayan Altun; “Bu da çocukların, gençlerin ya da geçenlerde Esenyurt’ta meydana gelen olaydaki gibi maddeyi kullanan kişilerin nöron yapısını bozmak suretiyle, kişiyi saldırgan, agresif, agresyonu yüksek, iletişim sorunu yaşayan bir canavara dönüştürüyor. Bundaki en büyük etken içindeki kimyasal maddeler. Yüzlerce zehir bir araya gelerek, kişiyi bir canlıdan öte bir saldırgana ve önüne geçilemeyen bir agresyona sebep olabiliyor” dedi.
Altun, bu kimyasalların temin edilmesi ve yapılması gerekenleri şu başlıklarda kaydetti: “Özellikle bu kimyasallar Avrupa’dan Türkiye’ye getiriliyor. Ben bunu sadece ülkemizde değil tüm dünyada büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum. Hepimizin bu konuda yapacağı şeyler var. Medyaya, eğitim kurumlarına, ailelere, belediyelere sendikalara çok büyük bir görev düştüğünün bilincindeyim.”
“Bir nesil, kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya…”
Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan Narkolog raporu ve Emniyet’in diğer ilgili raporlarında, 2020 yılında 15-24 yaş arası uyuşturucu oranı %73,6 oranında artmış. Yine 2021 yılında bu oran %73,7’ü buldu. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2019-2020 verilerine göre ise bu oran %35,4 oranında. En önemli raporlardan biri ise TÜİK’in 2021 verisinde 132 bin 943 çocuğun suça sürüklendiği belirtiliyor. Bu çocukların %5,1’i uyuşturucu ve uyuşturucu madde bulundurmaktan yargılanıyor.
Eski bir polis ve narkotikçi de olduğuna değinen Altun; “Biz narkotikçiler olaya şöyle bakarız: Aslında bağımlılık bir sonuçtur. Bireyin artık sona geldiğini düşünün. Örneğin, bir kanserin dördüncü evresi yapılacak bir şey yoktur. Aslında bunun kökenine baktığımızda bağımlıların ortak bir özelliği var. Sorun çözme becerilerinin olmayışı. Aile, çevre, yetiştiği ortam, maddeye ulaşabilme, arz ve talebin kişiyi etkilediğini görüyoruz. Bir kere şu var: ülkede bir neslin kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söyleyebilirim. Ben bunu yıllar önce söyledim. Bu konuda kitaplar yazdım, eğitimler verdim. Çok acil, topyekün bu bağımlılığa karşı mücadele edilmesi lazım. Savaş ilan edilmesi lazım. Hatta, bağımlılıkla ilgili bir bakanlığın veya müsteşarlığın kurulması lazım. Bütün kurumların koordineli bir şekilde Türkiye’nin ruh haritası çıkarılması lazım. Bunu her fırsatta söylüyorum” diye konuştu.
Rehabilite edilebilir mi?
Özellikle pandemiden sonra uyuşturucu bağımlılığının arttığını vurgulayan ve mutlak tedavinin şart olduğuna dikkat çeken Altun şunları söyledi:
“Her evde psikolojik sorunlar yaşayan, ruhsal problemler hisseden bir insan mutlaka bir psikiyatrist ya da psikolog eşliğinde tedavi görmesi lazım. Şimdi bu insanlar genelde bağımlılığa yatkın kişiler, agresyonu yüksek, öfke ve stres sorunu yaşayan bireylerdir. Bunların, kaygılarını gidermek için madde kullandığını biliyoruz. Yani maddenin altındaki en büyük sebep kaygılarını gidermek. Bir müddet sonra gram gram doz arttıkça bu sefer beyindeki yapı bozuluyor. Bu nedenle, birey artık madde için yaşayan bir canavara dönüşüyor.
İşte Esenyurt’taki şahıs kendisine para vermediği için bu kişileri öldürdü. Bağımlı olduğu için para kesilince insanları öldürdü. Bağımlılık suça kapı aralayan bir kavram, dolayısıyla olaya sadece bağımlılık gözünden bakmamamız lazım. Bunun ekonomik, sosyal, kültürel, ailesel döngüleri var. Olaya o pencereden de bakmak lazım.”
“3 buçuk milyon bağımlı var”
Türkiye’de bağımlı insan sayısı açıklayan Altun; “Benim kendi yaptığım kişisel araştırmalarda 3 buçuk milyon civarında yolu AMATEM’e düşen, ifadesi alınanla beraber satan, alan ve içen kişiler var. Yani 3 ila 3 buçuk milyon arası bağımlı olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Altun, kolay ulaşılmasında temel etkenlerin olduğunu şu şekilde aktardı: “Teknoloji, sosyal medya, internet, Telegram ve özellikle Telegram’ da ki gruplar. Bunları polis takip ediyor ama polisinde belli bir kapasitesi var. Sadece polise değil ailelere de görev düşüyor. Dolayısıyla teknoloji ve bilişimdeki gelişmelerde bağımlılığı hızlandırdı. Özellikle altını çizerek söylüyorum pandemiden sonra yoğun bir madde kullanımı arttığını görüyoruz. Çünkü, insanlar evlere kapandı; ölüm korkusu yaşadı. İşini kaybetme korkusu yaşadı. Ekonomik açıdan intihar edenlerin olduğunu gördük. Dolayısıyla yaşanan bu kaygılar, bunun gibi birçok sorun insanları maddeye yöneltti. Fiyatı da ucuz olunca erişimi daha kolay hale geldi.”
“Kullanım yaşı, ilkokul çağlarına kadar düştü”
Kimyasal maddelerin kullanımını çılgınlık diye yorumlayan Altun, ilkokul çağındaki çocuklarda bile kullanımının yaygın olduğunu şu ifadelerle açıkladı: “Köylerde bile bir metamfetamin çılgınlığı var. Çok küçük yaşlara düştü kullanma yaşı. 9-10 yaşlarına kadar düştü. Madde bağımlılığı ile ilgili mücadelede tüm kurumlara görev düşüyor. Mevcut hükümet olay bir güvenlik zafiyeti olarak bakmamalı. Aileler bilinçlendirilmeli. Okullarda anlatılmalı. İlgili bakanlıklar bağırmalı. Farkındalık arttırılmalı”.
“AMATEM başhekimi bu maddeleri bilmiyor”
Altun, bir gerçeği ortaya koydu. AMATEM hastanesinde bağımlı tedavi eden bir doktorun bu uyuşturucu haplarını bilmemesi ülkemizin içler acısı halini ortaya çıkardı. Altun; “Bundan iki hafta önce bir AMATEM hastanesinin baştabibi beni aradı. Hastanede görev yapan doktorun kızı torba içerisinde haplar ile yakalanmış. Fotoğrafını çekip bana atıyor. Bakın bu AMATEM’de baştabip. Bana soruyor ‘Bu haplar nedir?’ diye. Bende söyledim ‘metamfetamin’ dedim. Bakın, düşünün; başhekim bağımlıları tedavi ediyor. Ama kendi evladı bağımlı kullandığı hapları bilmiyor. Bu derece farkındalık ve bilinç eksikliği var ülkemizde. Bir an önce, bir toplantı yapılıp savaş ilan edilmesi lazım. Bu bir kültür emperyalizmidir” şeklinde konuştu