ERCAN KÜÇÜK - HABER MERKEZİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında PKK elebaşı Abdullah Öcalan için yaptığı ‘Umut Hakkı’ ve TBMM’ye gelip konuşma yapma çağrısına tepkiler gelmeye devam ediyor. Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, BİRDER’e yaptığı ziyarette Bahçeli’nin çağrısına tepki gösterdi.

7 milletvekilinin dokunulmazlık tezkereleri TBMM'de 7 milletvekilinin dokunulmazlık tezkereleri TBMM'de

Türk milliyetçiliği ekseninde faaliyet gösteren ve gündeme ilişkin tartışma programları düzenleyen Birlik ve İlerleme Düşünce Derneği'nin (BİRDER) son konuğu Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ oldu. BİRDER üyeleriyle bir araya gelen Özdağ gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhur İttifakı’nın Türkiye’yi PKK’ya karşı savaş kaybetmiş gibi diz çöktürdüğünü savunan Özdağ, Meclis’teki diğer partilerin de bu sürecin parçası olduğunu söyledi. 2009’da başlayan çözüm sürecini hatırlayan Özdağ, köy köy dolaşıp halka süreci anlatacaklarını ifade etti. Özdağ şunları söyledi:

Özdağ

2009’dan farklı bir süreç

“Abdullah Öcalan’a çağrıdan bu yana süreç hızlandı. AKP’nin psikolojik harp elemanları Öcalan’ın İmralı’dan çıkarılıp Ankara’ya getirilmesini gündeme taşımaya, kamuoyunu alıştırmaya çalışıyorlar. 2009’daki açılımdan farklı bir toplumsal tepki var bugün. 2009’da vatandaş izlemeye almıştı, bakalım ne olacak diyordu. 2015’te ise tepkisini göstermiş, AKP’yi iktidardan indirmişti. Öcalan’ı çıkaracağız dediklerinde ise kendi tabanlarına bile ulaşamıyorlar. CHP de, meclise soktuğu Deva Partisi, Gelecek Partisi de sürecin parçası olmuş durumda. Bütün Türkiye’yi Parlamento yapabilirsek 66. Madde ve 2 dilli eğitim düzenlemesine karşı çıkacağımızı düşünüyorum. Bizlere büyük görevler düşüyor. Bu bir kamuoyu savaşı. Mitingler, konferanslar, açıklamalarla kavga gerçekleşecek. Onlar tvleri, biz sosyal medyayı ve salonları kullanacağız. Aksi taktirde Türkiye’nin parçalanma süreci başlamış olur.

2 dil 2 millet var dendiği anda orası Kürdistan burası Türkistan olur. Lübnan, Yugoslavya, Irak gibi oluruz. Bunu anlamayan yurttaşlara anlatarak onları da ikna etmeliyiz. ‘Bazı tavizlerle bu işi kontrol altına alalım’ çalışması yapılıyor. Taviz tavizi sonra da parçalanmayı getirir. Siyasi partilerle tabanların arasındaki bağ kopuyor. Toplumsal siyasal muhalefete dönüştürmeye çalışıyoruz. Topluma umutsuzluk, başarısızlık duygusu aşılandı. Durumumuz zor ama bunu aşacağız.

Bir dönem daha iktidarda kalabilmek için devlete bir milleti ortak etmek isteyen Cumhur İttifakı var. CHP, Deva Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Abdullah Gül, Devlet Bahçeli, Özgür Özel, Erdoğan hepsi aynı çizgiye geldi. PKK’nın önünde savaş kaybetmişiz gibi diz çöküyorlar. Milliyetçiler bir araya gelmeyecek de ne yapacaklar?”

Özdağ, önümüzdeki günlerde Güney Doğu Anadolu’daki vatandaşlara bir mektup göndereceğini de açıkladı:

“Bir hukuk savaşı olacak. Bütün Anadolu’yu köy köy dolaşıp anlatmamız gereken süreçten geçeceğiz. İlk kez doğrudan Kürt-Zaza kökenli Türklere yönelik bir çağrıda bulunacağım. Atatürk’ün aşiretlere yazdığı bir mektup vardır. Biz de bütün Güneydoğu’ya bir mektup yollayacağız. Devletin yanında olan Türk milletinin yanında olan, kendisini Türk milletinin parçası hisseden milyonlarca insan var Güney Doğu’da. PKK’yla masaya oturduklarında PKK tarafından aşağılanıyor. Batman’da belediye şehit ailelerinin çocuklarını tuvalet ya da sokak temizliğine veriyor.”

Özdağ konuşmasında İstanbul’un fethi sırasında Bizans’ta meleklerin cinsiyetinin tartışıldığını belirterek, gerçek gündemden kopulmaması gerektiğini söyledi:

Bu mücadele kolay olmayacak. Çok sert saldıracaklar. Çoğu teslim olmuş durumda. CHP, MHP ve AKP tabanında, ülkenin tehdit altında olduğunu düşünen insan sayısı hiç de az değil. İnsanlara yeni bir umut vermek gerekli. Farklı düşünüyor olabiliriz. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettiği dönemde Bizans’ta meleklerin cinsiyetini tartışırlarmış. Biz bugün Türkiye fethedilirken meleklerin cinsiyetini konuşmayalım. Türkiye’yi PKK’ya teslim ediyorlar.

4 sene önce bir Ülkü Ocakları başkanı bir konuşmasında, Çin’in parçalanıp Doğu Türkistan’ın kurulacağını, İran’ın parçalanıp Güney Azerbaycan’ın kurulacağını, Rusya’nın parçalanıp Şeyh Şamil’in çocukları Kafkaslara hakim olacak ve Türk cumhuriyetleriyle kucaklaşacağız. Bu aslında Türkçü olmayan bir proje. Büyük Ortadoğu Projesinin Asya ayağı. Senaryosunu bizim yazdığımız bir oyun değil. Çin’i biz parçalayacak durumda değiliz. Çin’i, İran’ı, Rusya’yı ABD parçalayacak. ABD bizim için Turan’ı mı kuruyor?

Öcalan Meclis’e gelip konuşma yaptığı gün insanlar ne hissedecek? Mağlup olmuş yenilmiş hissedecek. İç cepheden bahsedip duruyorlar. Asıl iç cephenin çöküşünü bu sağlar, Türkiye’yi karıştırır. Devlet Bahçeli bunların yaşanacağını iyi bilir.”

Başdanışman Mehmet Uçum’a tepki

Özdağ, son dönemde yaptığı açıklamalarla sık sık gündeme gelen ve tartışmaların merkezine oturan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’a da tepki gösterdi:

“TKP ve Türkiye Birleşik Komünist Partisi üst düzey yöneticisi. Türkiye’yi komünist olarak parçalamaya çalıştı beceremedi, şimdi kapitalist olarak parçalamaya çalışıyor. Zerre kadar güvenmiyorum Uçum ve o zihniyete. Türkiye’yi bir felakete sürekleme çabası içerisindeler. Yapmış olduğu açıklamalarla kendisini siyasi bir aktör haline getirdi. Bir AKP milletvekili Soros’un temsilcisi olduğunu söyledi. Kimin temsilcisi olduğunu bilmiyorum ama Türk milletini temsil etmediğine eminim.”

İhracı istenen teğmenler

Özdağ, Samimi Haber’in sorusu üzerine yemin töreni sonrası attıkları “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı nedeniyle ihracı istenen teğmenlerle ilgili şunları söyledi:

“Sadece Teğmenlerimizin ihracı konusunda değil, daha çok kurumsal bir mesele olarak değerlendirdiğimiz bir tepki olacak. Ben dün bir çağrı yaptım bugün tekrarlıyorum. Eğer bu teğmenler ihraç edilirlerse Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanları görevlerinden istifa etmelidirler. Çünkü bu ihraçlar anayasaya, hukukun en temel ilkelerine aykırıdır. TSK’nın gelenek ve göreneklerine aykırıdır. Bu ihraçların altına imza atan herkes Türk devleti, Türk milleti ve Türk tarihiyle bağını kopartmıştır. Buna Recep Tayyip Erdoğan da dahildir. İhraçların gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Çünkü yemine değil Mustafa Kemal’in askeri olmaya dayanamıyorlar. Ama hiçbir zaman Recep Tayyip’in askeri olmayacaklar. 10 avukat arkadaş var, birçoğu asker kökenli. Bu konuyu yakından izleyen, alınması gereken tedbirler üzerinde çalışan. Onların da yaptıklarını izliyoruz."

Editör: Haber Merkezi