ERCAN KÜÇÜK - HABER MERKEZİ

Türkiye’de Suriye iç savaşından sonra gelen milyonlarca Suriyeli bulunuyor. İç siyasette özellikle son 2 yıldır yoğun bir tartışma konusuna dönüşen Suriyelilerin ülkelerine geri dönmesin yeniden gündem oldu. Yıllardır Türkiye’de yaşayan, burada düzenini kuran, iş yapan, eğitim görenlerin durumları da belirsizliğini koruyor. Samimi Haber, konuyu Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Federasyonu (ULFED) Genel Müdürü Muhammed Akta’ya sordu.

Şu anda ciddi bir dönüş talebi olduğunu vurgulayan ve kendisi de Suriye kökenli olan Akta, bunların gönüllü geri dönüş kapsamında olmasından dolayı sürecin ağır işlediğini söyledi. Akta, süreci şu şekilde aktardı:

“Geçici koruma kapsamındaki bir Suriyeli yurt dışına çıkmak istediği zaman geçici korumadan vazgeçip bunu yapabiliyor, buna Suriye de dahil. Suriye'ye gidecekse de gönüllü geri dönüş yapması gerekiyor. Yani ‘ben sorumluluğu üzerime alıyorum, oraya kendi rızamla geri dönüyorum’ anlamına gelen gönüllü geri dönüş sürecini yürütmesi gerekiyor. Bazı formlara imza atıyor orada. Geçici koruma kimliği iptal ediliyor vs. O yüzden bu normal bir vatandaşın vize alarak sınır dışına çıkma işlemi gibi değil burada çok farklı bir süreç işleniyor.”

1Ea08234 F49B 4F5D 917D 6984Ef8Fbc95 W408 R1

Geçici koruma statüsü iptal edilmeden…

Suriyelilerin yıllardır Türkiye’de kendilerine düzen kurduklarına dikkat çeken Akta, ara formül olarak bayramlaşma izinlerinde olduğu gibi gidenlerin geçici koruma statülerinin 6 ay bir sene iptal edilmemesini talep etti. Suriye’de düzen kuramayanların yine Türkiye’ye döneceğine dikkat çeken Akta şunları söyledi:

“Şu anda şöyle bir mesele var: Biz de şu anda o noktaya dikkat çekmeye çalışıyoruz. Geçici koruma kapsamındaki insanlara eskiden bayram izinleri vardı. Bayramda Suriye'ye geçişlerine izin veriliyordu. Geçici koruması İptal edilmeden geçmelerine müsaade çekiliyordu. Şimdi böyle bir mekanizmanın tekrar hayata geçirilmesi gönüllü geri dönüşü de genişletecektir. Şu anda dönen kitlenin sayısını bilmiyorum. Göç İdaresi’nden rakamları bekleyeceğiz. Ama ben çok yüksek olmasını beklemiyorum. En iyi ihtimalle geçici koruma kapsamındaki bir insan en az 6 yıldır 7 yıldır Türkiye'de. Ortalama 10 yıldır. 10 sene psikolojik eşiktir. Artık burada bir düzen kurmuş, düzen tutturabilmiş. Bir de okul faktörü var iş faktörü var. Geçici koruma kapsamındakiler Türkiye'de Türk eğitim sisteminden geçiyordu. Bunlar orada eğitim sistemine tekrar entegre olacaklar. İş bulacak mıyız vs. Bu soru işaretleri var. Bundan dolayı insanlar dönüş yapamıyor.

Dönüş yaparsa kesin dönüş yapması gerekiyor. Ortada bir ara formül yok. Ya kalacak ya kesin dönüş yapacak. O yüzden biz de diyoruz ki Suriye'ye bir gitsinler, 6 ay bir sene kalma izni verilsin onlara geçici koruması iptal edilmeden. En azından aile reisi gitsin orada ortamı bir görsün kendisine bir düzen tuttursun. Zaten bir kısmının evleri yıkık, evini tekrar restore eder. Bu imkan sağlamak amacıyla böyle bir ara formül yapılabilir. Bu gönüllü geri dönüşü çok daha zor hızlandıracaktır. Çünkü benim tahminimce bizim sınır kapılarındaki görmüş olduğumuz yoğunluk kısa bir süre sonra azalacaktır.”

Burada çok rahat değiller

“Bu süreçler yaşanmadan önce bile biz ULFED olarak hep bunu söylüyoruz. İnsanlar daha çok geri dönüş eğiliminde. Çünkü kendi vatanı, burada çok rahat değiller. 

Suriyelilerin 3 milyonu ekseriyeti yani, geçici koruma kapsamında. Geçici koruma kapsamı insanı hakikaten dar alanda tutan bir statü. İller arasında seyahatiniz yasaktır, çalışacaksanız çalışma izin almanız gerekiyor. Herhangi bir sorunda geri gönderme merkezine alınıyorsunuz. O yüzden kendini burada çok da rahat hissetmiyorlar. Sosyal medyada ortaya atılan iddialar tamamen şehir efsanesi. Böyle bir ortamda insanlar tabii ki geri dönmek isteyecekler. Ama oradaki durum buradan daha mı iyi acaba?

O yüzden şu anda yapılabilecek en iyi çözüm insanlara bir geçiş izni verilmesi. Statü iptal edilmeden insanlara bir geçiş izni verilmesi. Kişi gitti mesela şu anda tutturamadı orada bir hayat. Tekrar Türkiye sınırına dayanacak bu kişiler. O yüzden şu anda doğrusu bu statünün İptal edilmeden bir geçiş izni verilmesi.

Dönüşler ağırlıklı kırsal bölgelere

Suriyelilerin ülkelerine Kilis'ten Öncüpınar Sınır Kapısı’ndan çıkışlar. Cilvegözü, Hatay ve şimdi de Yayladağı Sınır Kapısı’ndan dönmeye başladığını belirten Akta, gidenlerin nerelerde yaşamaya başladığına dair ellerinde henüz bir saha araştırması olmadığını söyledi. Kırsaldaki yıkımın şehirdekine göre daha az olduğunu vurgulayan Akta, şöyle konuştu:

“Muhtemelen daha çok kırsal kesimde yaşayan insanlar şu anda dönüş yapıyordur. Oraya dönüşler çok daha kolay. Çünkü kırsaldaki yıkım daha az. Onların iş olanakları daha fazladır. Zaten bunlar tarımla uğraşıyorlar, hayvancılıkla uğraşıyorlar. Dolayısıyla onların orada tekrar bir düzen tutulmaları çok daha kolaydır. Şehirli insanların geçişleri daha zordur yani sosyolojik olarak. Ben şu anda bir tahmin yürütüyorum. Bir bilgi üzerine söylemiyorum onu. Bununla alakalı bir saha araştırması yapmak lazım. İşte Suriye'deki yerel meclislerden veri gelmesi gerekiyor. Şehirlere yoğun bir dönüş gözlemlemedik. Şu anda ziyaretler var. O bölgede çalışan STK’lar var. Onların gittiğini görüyoruz. Ticari izinleri olanlar var. Güvenli bölgelere giriş yapabilme hakkı olan Suriyeliler var zaten. Şu anda onların gittiğini görüyoruz biz gözlemleyebiliyoruz."

Tüccarlar dönme eğiliminde

Akta Suriyelilerin Türkiye’de doğan ve Suriye vatandaşları olmayan çocuklarının durumlarının zor olmadığını, babalarından dolayı vatandaşlık alabileceklerini de ifade etti. Akta, kendi görüştüğü Suriyelilerin görüşlerini de aktardı. Akta şunları söyledi:

“Babaları vatandaş olduğu için onlara da çıkarılır. Ama mesele vatandaşlık meselesinden ziyade daha çok gelecek planlamasına bakar. Ben geçenlerde Suriyeli gençlerle oturdum. Bunların çoğunluğunun da vatandaşlığı var. Ne planlıyorsunuz şu anda diye sordum. Şu anda biz tamamen duygusal bir süreç yaşıyoruz. Çoğunluğu ‘biz  geri döneceğiz. Ama tabii bir ayağımız Türkiye'de olacak vatandaş olduğumuz için’ dediler. Gitme eğilimi çok daha yüksek olacaktır diye düşünüyorum. Ama mesela başka ailelerle ve vatandaşlığı olan ailelerle görüştüm. Daha siyasetten uzak sivil toplum çalışmalarından uzak kitlelerle görüşüyorum mesela. ‘Şu anda kısa vadede böyle bir şey düşünmüyoruz. Çünkü orada bir düzenimiz kalmadı. Biz burada bir düzen tutturduk, vatandaşımız var vs.’ dediler.

O artık kişinin geleceğini nasıl kurguladığına bakıyor. Tüccarlarla görüşüyoruz. Tüccarlar daha çok dönme eğiliminde. Burada zaten bir ticareti var orada da tekrar aynı ticaretin ihya etme peşindeler. O kadar karışık bir şey ki yani şu anda böyle net bir cevap vermemiz pek mümkün olmuyor. Biz şu anda fiiliyata bakalım. Geri dönüş var mı evet var. Sınır kapılarında şu anda dönmek isteyen insanlar var. Dün Göç İdaresi’yle görüştüm. Sınır kapılarındaki kadro sayısını arttırdılar. Demek ki yoğun bir geri dönüş talebi var. Ama bu ne kadar sürer? Ben uzun süreceğini sanmıyorum. Konjonktüre baktığım zaman söylüyorum bunu.”

Suriyelilerin duygusal olarak dönme eğiliminde olduklarına dikkat çeken Akta, bir yılda ne kadar Suriyelinin döneceğine ilişkin sorumuza verdiği cevapta herhangi bir rakam ifade etmenin çok zor olduğunu belirtti:

"Şu anda rakam vermek inanın bana çok zor. Şu anda duygusal olarak insanlar daha çok geri dönme eğiliminde ama yani realite var, konjonktür var. Nasıl ilerleyecek onu bir görmemiz lazım. Ona göre ani bir tespitte bir tahminde bulunulabilinir.”

Akta, Suriyelilerin gönüllü geri dönmesinde şu şekilde bir yol izlenmesi gerektiğini söyledi:

Siberağ-11 operasyonları ile 46 şüpheli yakalandı Siberağ-11 operasyonları ile 46 şüpheli yakalandı

“Suriye’de artık Rusya faktörü yok. İran faktörü yok. Peki o boşluğu kim dolduracak? Türkiye dolduracak. Bu tarihi süreçte biz insanların hayatlarını derinden etkileyecek bir hamle yapmamız doğru bir hareket olmayacaktır. Yani Türkiye'nin Suriye'de bir gönül bağı kurmasına engelleyecektir. Bu hemen hızlı olacak bir süreç değil. Şehirler tekrar imar edilecek, yeniden imar süreci başlayacak, orada piyasanın tekrar canlanması gerekiyor. Hayatın tekrar rutine dönmesi gerekiyor. İnsanların oraya gidip tecrübe edilmesi gerekiyor. Bu tecrübenin yaygınlaştırılması gerekiyor. O zaman işte dönüşler hakiki anlamda sağlanır. Bir dönem Suriye'de Iraklılar vardı, onlar da peyderpey dönmüştü. 

Türkiye'de vatandaş olan Suriyeliler var onlar muhtemelen kalacaktır. Ama onların sayısı da çok düşük; 200-300 bin civarında. Ama ekseriyet uzun vadede dönecektir. O yüzden bunu sağlamak lazım. O geçişgenliği doğru bir şekilde planlamak lazım.  

Bunların geçici korumasını iptal edelim hemen gönderelim.’ söylemi doğru bir söylem değildir. Çünkü siz sınır komşusunuzdan bahsediyorsunuz. Uzak bir coğrafyadan bahsetmiyorsunuz. Şimdi ben böyle bir hamle yaparsam ilerde oradaki o siyasetçilerle, Suriye'nin yönetiminde rol alacak olan insanlarla nasıl bir diyalog kuracağım?”

“İsrail tampon bölge oluşturuyor”

İsrail de fırsattan istifade Başkent Şam’a doğru ilhak girişimine başladı. Akta, bu durumun geri dönüşleri etkilemediğini şu sözlerle açıkladı:

“Gitmek isteyenlerde bir etki yaratmadı. Golan tepelerinden bahsediyoruz. Orada çok yoğun bir yerleşik alan yok. Şu anda Şam’a doğru bir dönüş var mı onu bilmiyorum.  

İsrail çok fazla insanların gündeminde yer etmedi. İsrail'in Suriye rejimiyle bir güvenlik anlaşması var. Şu anda rejim yok. Yeni gelen yönetimle aynı anlaşmayı yapabilecek mi? İsrail şu anda kendisini garanti etmeye çalışıyor. Bir tampon bölgesi oluşturuyor kendisine.”

Editör: Haber Merkezi