28 Eylük 1952'de Şanlıurfa'da dünyaya gelen Seyyal Taner, bir zamanlar şarkıcı ve oyuncu kimliğiyle karşımıza çıktı. Türk pop ve rock müziğe getirdiği yeni soluk ile sahnelere farklılık getirmiş, sadece şarkı söyleyen vokalistlerin aksine, dönemin koşullarında bir ilki gerçekleştirerek dansçılarıyla çıkıp hem dans edip hem şarkı de söyleyebilmiş. Şimdilerde sakin bir hayat süren Seyyal Taner, Armağan Çağlayan'ın programına katıldı.
Annem hep avukat olmamı isterdi
"Allah rahmet eylesin, annem ben gençken hep avukat olmamı istemiştir. Nedenini bilmiyorum severdi hukuk ve adaleti. Zaten annem Adalet Partisi kadın kolları başkanıydı. Bence oradan geliyor bu isteği. Bir de o dönemlerde hukuk çok önemli bir şeydi, şimdiki gibi değil. Bir milletin aydınlık olabilmesi için hukukun çok iyi olması ve her taraftan bilinmesi gerekir. Hukuk varsa adalet de vardır bu kadar basit aslında."
Dünyanın en çılgın kadınlarından biriyim
"Bana denizin üzerinden helikopterle atlamam teklif edildi. Ben de bir anda gözlerimi kapattım ve metrelerce yüksekten denize atladım. Bütün herkes etrafımda şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu, büyük bir alkış kıyametiyle karşılandım. Bir keresinde de aslanla aynı kafese girmiştim, inanılmaz bir deneyimdi." dedi.
Sahnelerin panteri
"Ben ilk sahneye çıktığım zamanlarda Haldun Dorman, 'eyvah sahnelere bir panter düştü herkes dikkat etsin' demişti. Hiçbir zaman sahneye normal bir şekilde çıkmadım. Yani benim için seyirciyi şaşırtacak, seyirciyi etkileyecek, seyirciye yeni bir vizyon sunacak bir durum benim için önemli. Yoksa eline mikrofon alan herkes şarkı söyler ben onlardan değilim. O dönemlerde hiç kimse benim sahne performansım gibi bir performans sergileyemedi. Her şarkıda dans eden bir kadın görülmemiş bir şeydi. Böyle bir şey olunca da birdenbire seyirci eyvah sahnelere bir panter düştü dediler."
Hayatımda hiçbir şey uyduruk ve yalan değil
"Bunların hiçbiri hesaplı, bilinçli olarak yapılmış şeyler değil, bunlar benim içimden çıkan ve kendime ait olan enerjimin yansımasıdır. Samimi ve sahici olduğum için kalıcı oldum. Hayatımda hiçbir şey uyduruk ve yalan değildi. Dolayısıyla seyirci bunu hissetti ve benimsedi."
