Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın gençlere yönelik yaşam tavsiyelerini kaleme aldığı "Bir Ömür Nasıl Yaşanır? Hayatta Doğru Seçimler İçin Öneriler" isimli kitabı okurlar tarafından çok beğenildi.

2018 yılında çıkan kitap hala çoğu kitapçıda raflardaki yerini koruyor. 

İşte Ortaylı'nın kitabında gezilmesini tavsiye ettiği şehirler ise hemen herkesin merak ettiği konuların başında geliyor.

İlber Ortaylı, "Mutlaka görülmesi gereken yerler neresi?" sorusuna şu cevapla başlıyor:

Estetik ameliyat fenomenin sonu oldu! Estetik ameliyat fenomenin sonu oldu!

İnsanda merak varsa, Türkiye’den çıkınca ilk görülmesi gereken yer İran’dır. Bunun nedeni de çok basittir: İran’ı anlamadan Türkiye’yi anlayamazsınız. Üstelik şimdi fırsat da var, İran’a gitmek kolay; dolayısıyla Türkiye’yi anlamak da daha kolay. (İran'da) Tebriz veya İsfahan’dan başlayın. İlk görülmesi gereken hat budur; Tebriz-İsfahan hattı. İkinci hat ise Tahrandan başlayan ve yine İsfahan’a kadar giden hattır. Bu hat üzerinde Kaşan ve Kum görülür. Bu hattın ötesindeyse muhteşem bir şehir olan Yezd bulunur. Eski İran’ı görmek isteyen, Şiraz’a da uzanabilir.

"Okumuş insanın görmesi gereken 5 şehir"

Kahire’yi görmek lazımdır. Ayrıca Okumuş insanın görmesi gereken beş şehir: Petra, Antakya, Palmira, Efes ve
İskenderiye... İstanbul bile bu şehirlerden sonra ortaya çıkmıştır.

Okumuş her Türk insanının Petra’yı görmesi gerekiyor. Oraya gitsinler ve mirası korumak nasıl olur görsünler. Bizde bir kesim Arapları küçümser ama bana kalırsa buna kimsenin hakkı yoktur. Çünkü Araplar miraslarını iyi koruyorlar. Ürdün ve Suriye’de, hatta Lübnan’da, şehirlerine iyi bakıyorlar. Bizde yaşadığımız şehir göz göre göre batarken, sağa sola peşkeş çekilirken, kimsenin sesi çıkmıyor.

Halep bugün kalesi dışında yok,” diyorlar ama düne ka- darki Halep’ten yola çıkarak söyleyeyim: Korunmuş şehirler görmek isteyen, Arap şehirlerini dolaşsın. Arap ülkelerinde yeni şehirler hep dışarıda büyür, eskisine ilişmezler. Petra da onlardan biridir. Roma devrinin şehridir.

"İtalya'nın her taşında sanat var"

Batı'yı anlamak için en mühim şehirler Floransa ve yanı başındaki Siena'dır.
Floransa Rönesans'la bütünleşmiştir; her taşında sanat vardır Siend da küçüktür, anlamlıdır; İtalya şehir demokrasisinin mazideki örneğidir.

"O müzelere gidilmeli"

Batı’daki müzeler de elbette önemlidir. Toparlayıp sayalım: Londra’da British Museum, Paris’te Louvre Müzesi, Vatikan Müzeleri, Roma’daki Capitol, Napoli’de Arkeoloji Müzesi, Madrid’de yine Arkeoloji Müzesi, St. Petersburg’da Hermitage Müzesi, Moskova’da Kremlin Sarayı, Puşkin Müzesi, Avusturya’da Kunsthistorisches Museum ve Ephesııs Müzesi, Berlin’de Pergamon. Floransa dersen, şehirdeki tüm binalar ve sergileri ayırmadan söylemeliyiz. Çünkü Batı’yı anlamak için en mühim şehir Floransa’dır, orası Rönesans’la bütünleşmiştir. Her taşında sanat vardır. Sanatla bu kadar iç içe bir başka şehri gene Toskana bölgesinde bulursunuz; o da Siena’dır. Küçüktür, anlamlıdır, İtalya şehir demokrasisinin mazideki örneğidir.

Gelelim Rusya’ya. Elbette sırf müze görmeye, Hermitage’ı gezmeye St. Petersburg’a da gidilir. Ya da Kremlin için, Tret- yakov Galerisi için, Puşkin Müzesi için Moskova’ya gidebilirsiniz. Ama esas Volga kıyısındaki Yaroslav’a gidilir. Sürpriz geldi değil mi? Tabii ya, Yaroslav’a gideceksiniz. Karşı kıyıda Ugliç’i göreceksiniz, tüm şehri dolaşacaksınız. Eski Rusya orasıdır. Yaroslav halen ciddi bir restorasyon görmedi ama şehrin kendisi bir müzedir. Eski Rusya’nın yeniye geçişini anlamak isteyen orayı görmelidir.

"Görmeden ölmeyin"

Böyle şehirler çok var ama evvela Semerkand ve Buhara’yı sayarım. Kudüs böyledir; sonra Roma, Floransa... Buraları ne kadar görseniz doyamazsanız. Kahire’nin keyfi bitmez. Sonra Şam... inşallah kalmıştır o Şam! İsfahan’ın bu şehirler arasında özel bir yeri vardır. Londra da bu listenin içindedir, asrın başkentidir. Dünyanın merkezi New York değil, Londra’dır; bana kalırsa New York hiçbir zaman Londra’ya yetişememiştir. İngiltere’nin başkenti bana daha kozmopolit
gelir, ne ararsanız vardır. Tabii Londra ancak paranız varsa iyidir. Fakir insan için zaten her yer sıkıntıdır. Sana sürpriz gelecek birkaç yer de sayayım: Etiyopya’nın, Somali’nin şehirleri ve Zan- zibar da çok enteresandır. Fırsat bulan oraları muhakkak görsün.

"Görmeyi çok isterdim"

Çin’deki Uygur Türklerinin yaşadığı özerk bölgeyi görmeyi çok isterdim, göremedim; artık görebileceğimden de şüpheliyim. Güney Amerika’yı görmek isterim, daha gezmedim oraları. Artık yaşlandım sayılır; bu seyahatlere, öğrenmek adına değil, tadına varmak için heves ediyorum.

"Oralarda yaşamak isterim"

Yunanistan, İtalya, İspanya... Ben böyle ülkeleri seviyorum; bu yaşayışı, bu havayı seviyorum. Buralarda oturmak, yaşamak isterim; fırsat buldukça buraları gezmeyi arzu ederim. İnsanlara da buraları gezmelerini öneririm. Dahası îspanya’nın, İtalya’nın sadece büyük, bilindik şehirlerine değil; kırsalına, köylerine, kasabalarına da gitsinler. O yaşayışı görsünler. Hayattan tat almayı bilen, bundan gocunmayan insanları tanısınlar. Oralar düzgün, düzenli ve ciddidir. Laubalilik oralarda hâkim olsa İtalya ve İspanyadaki yaşayış böyle güzel olmazdı.