Dünya

Haniye’ye Tahran’da suikast... Savunma Sanayi Uzmanı Aydın Çetiner değerlendirdi

İran’ın başkenti Tahran’da Hamas liderine düzenlenen suikast İran’ın güvenlik konusunda ne kadar yetersiz olduğunu gözler önüne serdi.

Abone Ol

Ercan Küçük - Haber Merkezi 

Hamas lideri İsmail Haniyye’nin Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın yemin töreni için gittiği İran’ın başkenti Tahran’da suikasta uğraması gözleri İran’a çevirdi. Savunma Sanayi Uzmanı Aydın Çetiner, henüz saldırıyla ilgili teknik raporlar açıklanmasa da İran’ın güvenlik açığına dikkat çekti, İsrail’in İran içinde ajanlarıyla ciddi bir faaliyet yürüttüğünü vurguladı. 

Nokta atışı suikast 

Çetiner, suikast sonrası İran’ın yaptığı açıklamaların tatmin edici olmadığını belirtti. İsrail’in 2010’dan itibaren İran içerisinde ciddi bir Mossad yapılanması oluşturduğuna dikkat çeken Çetiner, Hamas liderine nokta atışı yapılmasını da Mossad ajanlarının yaptığı işaretlemeye bağladı. Suikastın yapılmasıyla ilgili çeşitli senaryoları aktaran Çetiner şunları söyledi: 

“Bu saldırı sonrasında İran devletinin yaptığı açıklamalar tatmin edici olmadı. Bize net bir fikir verecek açıklamalar yapmadılar.  2010’dan beri İsrail’in İran içinde çok ciddi bir şekilde Mossad’ın yürüttüğü istihbarat elemanlarını yapılandırma ve orada eylem yapacak şekilde güçlendirme faaliyeti var. Bunun iyice açığa çıktığını görüyoruz. Ben uzmanım diyenlerin yaptıkları açıklamalardan sonra inanın bana bütün bu medya faaliyeti İsrail’e ve İsrail istihbaratına yarayacak. Başka ülkede saldırı yapmak çok ciddi bir suç. Teknolojik değerlendirme bakımından meseleyi doğru ele alabileceksek her şeyden önce buraya bir nokta atışı yapıldı. Bir güdümlü füze 4 bin m’den de atılabilir, bin km uzaktan da atılabilir. 

İçerideki istihbaratçıları ve Mossad’ın adamları vasıtasıyla buraya nokta atışı yapılabilmesi için bir işaretleme yapılmıştır. Eylemi gerçekleştirmek için mesela bir tanksavar füzesi olan Tow füzesi kullanılırsa Tow füzesiyle 2 bin m mesafeden, dronların taşıdığı bir tanksavar füzesini buraya atarak, böyle bir etki yaratacağını düşünmelisiniz.  

İsrail’in elinde Almanların vermiş olduğu Dolphin denizaltıları var. Bunlar bin km- bin 200 km uzaktan böyle bir cruise füzesi atışıyla gerçekleştirmiş olabilirler.” 

Bu saldırı ilk değil 

Çetiner, İran’ın sadece dün değil, son yıllarda içeride ciddi güvenlik sorunları yaşadığını hatırlattı: 

“Bu olay İran’ın istihbarat bakımından kendi ülkesi içerisinde bir misafirini koruyamaması bakımından büyük bir zaaf olarak ele alınabilir. Çok kısa bir zaman önce İran’ın nükleer programını yürüten nükleer fizikçilere yönelik yürütülen birtakım faaliyetlerine baktığımızda İsrail istihbarat örgütünün İran’a sızdığını ve ülke içinde çok büyük eylemler yaptığını görüyoruz. İran’ın bir zaafiyeti var. Her seferinde çok ciddi suikasta uğruyorlar. Ondan sonra nasıl intikam alacaklarını yeminler ederek anlatıyorlar. Ama içeride güvenlik bakımında yetersizlikleri var, suikastlar devam ediyor. Buna karşılık siyasal mesaj vermeyi çok yüksek sesle becerebiliyorlar. Halbuki içeride güvenliği sağlayamayacak durumdalar. 

Burada asıl olan siyasal gerçeklik Mossad’ın İran’da ne derece etkili olduğu, İran’ın buna karşı koyma faaliyeti yürütemediği, Mossad İran içinde bir altyapı oluşturduysa yarın öbür gün ihtiyaç duyduğunda benzer saldırı yapabilir.” 

İsrail’in hava savaşı kabiliyetleri 

Çetiner, İsrail’in hava gücüyle ilgili şu bilgileri aktardı: 

“İsrail’in elinde denizaltından atılan su üstündeki hedefleri vurabilecek cruise füzeleri var. Bunlara isterse nükleer başlık takabilir. Ama bunun dışında İsrail’in elinde bir nükleer güç ve balistik füze kapasitesi var ki 2200 km menzilden tutun da 5 bin km menzile kadar yüksek değerde patlama yapabilecek Jericho 1, Jericho 2, Jericho 3 füzeleri var. Bunları istediği an kullanabilir. Ellerindeki balistik füze erişim imkanları son derece yüksek. İsrail hava kuvvetleri uçakları havada yakıt ikmali yaparak çok uzak mesafelere uçabilirler. Uzak mesafelerden atılabilen 300-500 km menzilden bırakılan ağır güdümlü füzeler kullanabilirler. Ellerinde stealth teknolojisine sahip F35 uçakları var.  

Bunu yapmaları mümkün. Onlar bu uçaklara Adir ismini veriyorlar. Ellerinde konvansiyonel hava savaşında F15 uçakları var. Çok uzak mesafelerde operasyon yapabilirler. Artı olarak balistik imkanları son derece geniş. Çok değişik noktalara balistik füze atma imkan ve kabiliyetlerine hakimler.” 

Saldırı içeriden mi dışarıdan mı? 

Suikast sonrası İran basınında yer alan iddialardan birisi de saldırının İran dışında bir ülkeden yapılmış olmasıydı. Çetiner, bu iddiaların İran’ın güvenlik zaafiyetinin üstünü kapatmak için kullanıldığını belirtti: 

“İran kendisinden biraz uzaklaştırıyor. İçeriden atılmış olursa ve bunu itiraf ederlerse kendi zafiyetleri ortaya çıkmış olacak. Dolayısıyla bunu biraz sündürecekler, bu konunun üzerinde duran kalmayacak. Burada ister dışarıdan ister içeriden atılmış. Diyelim ki Hint Okyanusu’ndan atıldı. 2 bin km mesafe var. Sen ne yaptın demezler mi? İsrail kendi topraklarından atmayı tercih eder. Senin savunma ve güvenlik sistemin, radarların, erken uyarı sistemin neredeydi?” 

Humeyni sonrası ambargonun etkisi 

İran’ın savunma sistemlerindeki yetersizliği anlatan Çetiner, Humeyni devrimi sonrası yaşadığı ambargolarına dikkat çekti: 

“İran’ın hava savunma sistemi berbat. Iran Şah Rıza Pehlevi döneminde ABD ile yakın ilişki içerisindeyken dünyanın en güçlü ordularından biriydi. Ancak Humeyni devriminden sonra ABD ve batının ambargoları nedeniyle silah sistemlerinin neredeyse tamamını kaybetti. Ellerinde Rusya’dan Çin’den Kuzey Kore’den alınmış birtakım tecrübelerle silah sistemleri yürütme çabaları var. İran ordusunun geri kalma sebeplerinden birisi de bu. Cumhurbaşkanının düşen helikopteri çok eski bir ABD helikopteriydi. Tersine mühendisliklerle iş yapmaya çalışıyorlar. 30-40 yaşındaki uçaklarla hava savunması yapmaya çalışıyorlar. Ruslardan füzeler vs alıyorlar ama bunlar çok yetersiz. Israil’e saldırı yaptık dediler. Gönderdikleri dronların 200 tanesi yerine ulaşmadı. Attıkları bazı balistik füzelerse son derece etkisiz yerlere düşmüştü.”