ERCAN KÜÇÜK - HABER MERKEZİ

CHP’de 39. Olağan Kurultay için genel başkan adaylığını açıklayan ilk isim Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal oldu. Uysal dün Cumhuriyet Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı ’21. Yüzyılda Yeniden Cumhuriyet’’i konuşmak için İstanbul’da gazetecilerle bir araya geldi.

Uysal kitabıyla ilgili “Cumhuriyet tarihine ilişkin birçok çalışma var, ancak kurucu felsefenin ekonomik boyutuna ilişkin çalışmalar çok az. Bu alanın daha çok bilinmesi gerekiyor. Etnik tartışmaları ulus devlet modeli içinde ancak demokratik şekilde çözebiliriz. Ayrılıkçı bir bakış açısıyla değil. Nüfusun yüzde 90’ı da ayrılıkçı fikirlere yüz vermez. Yüzde 10 üzerinde dönen bir tartışma var. Bunu geride bırakmamız gerekli.” dedi.

Kifayetsiz siyasetçiler

Uysal gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. Siyasi partiler arasındaki tartışmalara da değinen Uysal, “Ankara siyaseti bir çatışma alanına dönüşmüş durumda” dedi. Uysal şunları söyledi:

“Siyasi partiler sistemi bence topyekun dünya gerçeklerini kavramaktan uzak. Ankara siyaseti bir çatışma alanına dönüşmüş durumda. İnsanlar Türkiye’nin geleceğiyle ilgili hayal kurmak özelliğini yitirmiş durumda.

Artık yorulduk. Boş işleri tartış. Kifayetsiz siyasetçilerin kutuplaştırdığı, birbirine düşman ettiği bir tablo. İçeriksiz, ülkeye hayra olmayan tartışmalar. İsteyen istediği gibi yaşasın. Sen dijital okuryazarlık geliştirmiyorsan, yüksek teknoloji eğitimi vermiyorsan bütün yazılımın temeli olan iyi düzey matematik vermiyorsan, İmam Hatip açsan ne olur düz lise açsan ne olur? Dünyayla rekabetçi kalabilmen lazım.”

Gayrimenkulde ekspertiz oyunu: Bedeli düşük göster, riski azalt! Gayrimenkulde ekspertiz oyunu: Bedeli düşük göster, riski azalt!

“Eleştirileri kurultaya saklıyorum”

Uysal, Genel başkan adaylığını açıkladıktan sonra kendisine tepki gelip gelmediğiyle ilgili soruya şu şekilde cevap verdi:

"CHP diğer partilere göre demokratik opsiyonu daha gelişmiş bir parti. O nedenle bir sıkıntı yaşadığımı söyleyemem. Ben Türkiye ile ilgili hayallerimi paylaşıyorum parti içi eleştiri yapmıyorum. Parti içi eleştiri hakkımı kurultay takvimine bırakıyorum. Şu anda Türkiye’yi konuşuyorum.

32 yıllık parti yöneticiliği deneyimime dayanarak demokratik hakkımı kullanacağımı, ilk seçimli kurultayda aday olacağımı ifade ettim. Ama ben bunu eleştiri metoduyla değil, Türkiye’yle ilgili hayallerimi anlatarak yapıyorum. Delegelerle de görüşüyorum. Ne olması gerekir sorusu yanıtı çerçevesinde konuşuyorum. Eleştiri yapacağımız koşullar kurultay koşullarıdır. Parti hukuku açısından uygun değil.”

"Kemal Beyle de Ekrem Beyle de…”

Uysal son dönemde CHP’de olağanüstü kongre için imza toplama tartışmalarıyla ilgili ise şunları söyledi:

“Olağanüstü kurultay talebi isteyen partililerin sayısının giderek arttığını söyleyebilirim. Örgütlerde bu talebin dillendirilme yüzdesi son günlerde çok arttı. Ama henüz somut böyle bir gelişme yok.  Kemal Beyle de Ekrem Beyle de görüştüm. Bütün partililerle görüşüyoruz, bu konuları konuşuyoruz.”

Normalleşmeye devam eder mi?

CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu dönemi helalleşme, Özgür Özel dönemi normalleşme söylemi üzerinden simgeleşti. Peki Genel Başkan seçilirse Ümit Uysal’ın söylemi ne olacak? Uysal, Samimi Haber’in sorusuna şu şekilde cevap verdi:

“İçeriksiz toplumun tasvip etmeyeceği kavgaların bir anlamı yoktur. Sırf kavga olsun daiye kavga etmek, toplumu konsolide etmek, ayrıştırmak ve oyunu kemikleştirmek için böyle sahici olmayan tutumlara girmek Türkiye yönetimine talip olan kurumlara yakışmaz. Kapıların bütün siyasi kurumlarda birbirine bir miktar açık olması gerekir. Ama yaptığı şeylerin toplamını sizinle kuracağı diyalog üzerinden aklamaya kalkışan olursa buna doğal bir tepki koyarsınız. Duruma koşullara göre belirlenmesi gereken bir şey. Sürekli yumuşama sürekli sertleşme, ‘çok sertleşirim çok yumuşarım’ denemeyecek alan bana göre. Diyelimki Türkiye uluslararası bir saldırıya maruz kaldı. Bütün siyasi partilerin bir masada toplanması gerekmez mi gerekir. Bu kapıların kapalı olmaması gerekir. Ama bir alanda bol bol günah işledi siyasi partinin biri, siz de buna karşı çıktınız. Aynı konuda sizinle aynı masaya oturup kendisini resetlemek istiyor. Bu durumda bir araya gelmezsiniz. Yani duruma koşullara göre tavır konulması daha doğrudur. Sabit bir şunu yaparım bunu yaparım demek doğru değil.”

Editör: Haber Merkezi