Ercan Çankaya - Haber Merkezi

Hamas’ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye'nin, İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın yemin törenine katılmak için gittiği başkent Tahran’da İsrail tarafından düzenlenen suikast sonucu öldürülmesinin yankıları sürüyor.

Hamas suikastın 'cevapsız kalmayacağını' duyururken İran lideri Ayetullah Ali Hamaney de suikastın İran'da gerçekleşmesinden dolayı kendilerini sorumlu gördüklerini ve İsrail'den Haniye'nin intikamını almayı vazife kabul ettiklerini söylemişti. 

Putin: Ukrayna’da operasyonlar devam edecek Putin: Ukrayna’da operasyonlar devam edecek

Öte yandan İran etkisindeki Lübnan Hizbullah'ının askeri önderlerinden Fuat Şükür'ün de yine İsrail bombardımanıyla Beyrut'ta öldürülmesi gerilimi iyice büyütüyor. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Hamas'a saldırmasıyla birlikte yer yer devam eden Hizbullah İsrail çatışması, Şükür suikastından yeni bir boyut kazandı. 

Tüm bunlara bir de Irak'ın batısında yer alan Anbar kentindeki ABD askerlerinin bulunduğu Ayn el-Esed Hava Üssü’ne roketli saldırı düzenlenmesi düzenlenmesi eklenenince bölgedeki gerilimin sonunun nereye varacağı sorusu tam bir muammaya dönüştü.

Samimi Haber olarak Ortadoğu'daki güncel durumu, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Şahin'e sorduk.

Ismail Şahin

İsrail, temkinli bir İran istemiyor

Prof. Şahin, “Hamas'ın siyasi lideri Haniye'nin topraklarında öldürülmesinin ardından İran intikam yeminleri ederken savaş an meselesi mi?” şöyle yanıt verdi:

Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye'nin İran'ın başkenti Tahran'da uğradığı suikast sonucu öldürülmesinin nedeni, Ortadoğu'da daha büyük bir silahlı krize yol açmak olduğu söylenebilir. Buradaki kilit ülke İran. İran İbrahim Reisi döneminde olduğu gibi yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan döneminde de ılımlı, temkinli ve ihtiyatlı bir dış politika izlemenin peşinde. Özellikle Pezeşkiyan İran'da yepyeni bir dönem başlatma arzusunda. Bu bağlamda devlet ile toplumun arasını iyileştirmenin yanı sıra İran'ın bölgesel ve küresel ilişkilerini iş birliği temelinde saygın bir zemine oturtmak istiyor. Anlaşıldığı kadarıyla İsrail böyle bir İran istemiyor, hem Batı'yı hem de İsrail'i tehdit eden bir İran arzu ediyor. Böylece İsrail kendisinin tüm hukuksuzluklarını İran üzerinden meşrulaştırmış olacak. Netanyahu hükümeti bu nedenle İran'ı kavganın içerisine çekebilecek tüm tuşlara basıyor. İstiyor ki devlet düzeyinde ilk tetiği çeken İran olsun. Dolayısıyla Hamas lideri Haniye ile Hizbullah'ın önemli isimlerinden Fuad Şükrü'yü öldürerek İran'ı tetiği çekmeye zorluyor. Bu süreçte İran’ın birtakım misillemelerin dışında büyük çapta bir savaşa girmesi pek olası görünmüyor. Çünkü İran’ın daha güçlü olması için savaşa değil barışa ihtiyacı var. Belki İsrail'i rahatsız etmek ve onu daha fazla güven krizine sürüklemek için ilişki içerisinde olduğu milis güçlerinden İsrail'e yönelik saldırılarını daha da artırmalarını isteyebilir.

Olası İran-İsrail Savaşı’nda Araplar ABD’nin yörüngesinden çıkmaz

“Muhtemel bir İran-İsrail Savaşı’nda Arap ülkelerinin askeri ve ekonomik konumlanışları ne yönde olur” sorusunu yönelttiğimiz Şahin, sorumuzu şöyle yanıtladı:

Muhtemel İran-İsrail savaşında Arap devletlerinin ABD'nin yörüngesinden çıkma ihtimali oldukça zayıftır. Tarafsız kalma yönünde bir politika izleme ihtimalleri daha güçlüdür. Arap monarşileri ile az sayıdaki Arap cumhuriyeti zaten bölgede güçlü bir İran istemiyorlar. Aralarındaki dini ve siyasi rekabet herkesin malumu. Batı etkisindeki Mısır ve Suudi Arabistan'ın İran'a karşı pozisyonları ortada. Benzer şekilde Ürdün ve Körfez Ülkeleri de Batı'yı karşılarına alabilecek bir siyaset izlemekten kaçınırlar. İsrail demek Batı demek, ABD demek. İran da bu durumun farkında olduğu için büyük çaplı bir çatışmayı göze alamaz. İsrail de bu denklemin bilincinde. Sonuç olarak İran’ın Şii unsurların dışında devlet düzeyinde kendisine müttefik bulması bir hayli zor görünüyor.

ABD, Ortadoğu’da büyük bir kaos istemiyor

Son olarak “ABD Irak'taki üssünün vurulmasını müdahale için bahane eder mi” sorusunu yönelttiğimiz Şahin, konuyla ilgili şunları söyledi:

ABD, Ortadoğu'da büyük bir kaos istemiyor. Onun öncelikli meselesi Ukrayna krizi. Aynı anda iki cephede olmak ABD'nin işine gelmez. Dolayısıyla ABD diplomasiyle ateşi söndürmeye çalışacaktır. Fakat ateşe sürekli benzin taşıyan İsrail ve siyonist lobi, bu konuda ABD üzerinde baskı kuruyor. İsrail, ABD'nin ve diğer ortaklarının açık desteğini almadan Ortadoğu'da büyük bir savaşa giremez. O nedenle Ortadoğu genelinde ABD üslerine ya da güçlerine yapılacak saldırılara da şüpheyle yaklaşmak ve bu çerçevede istihbarat örgütlerinin planlarını da hesaba katmak gerekiyor. Nihayetinde Ortadoğu'da kimin kimle savaşacağına karar verme noktasında istihbarat örgütlerinin payı oldukça fazladır.