MERT SAYAN – HABER MERKEZİ
Mehmet Civelek, tam 33 yıl boyunca haksız yere cezaevinde tutulduktan sonra özgürlüğüne kavuştu. Tahliyesinin ardından ilk iş olarak denize girdiğini belirten Civelek, yıllarca süren haksızlığın ardından gerçek özgürlüğü yeni keşfettiğini söyledi. Yaşadığı acıları ve adalet mücadelesinin bitmediğini vurgulayan Civelek, Samimi Haber’e bunca yıl yaşadıklarını, içindeki huzursuzluğu ve süregelen adalet arayışını anlattı.
Hayatına giren bu gölgeli dönem, 33 yıl süren bir esaretin ardından özgürlüğüne kavuşan bir adamın kişisel zafer hikayesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin karanlıklarla örtülen geçmişine ve adalet sistemine dair derin bir yankı uyandırıyor.
Cezaevinden tahliye olduktan sonra dışarıda yaşadığı değişimi anlatan Civelek; “Cezaevinden çıktıktan sonra, dışarıda her şeyin değiştiğini fark ettim. Teknoloji, insanlar, hatta günlük hayatın kendisi bile değişmişti. İnsanların ellerinde telefonlar vardı, metrolar yer altına alınmış, yollar değişmişti. Binalar, evler, apartmanlar birer devasa yapılar haline gelmişti. Ben dışarıya çıkarken 'Paris'e mi geldim?' diye düşündüm” dedi.
Ancak, buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti’nin değişmediğini belirterek; “Değişmeyen tek şey, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti. Ancak, içindeki binalar, insanlar, hatta örf ve adetler değişmişti” ifadelerini kullandı.
“BANA VERİLEN EMİRLERİ UYGULADIM”
Civelek, Kıbrıs’ta ismini A.Ç olarak ifade ettiği bir albayın emirlerini uyguladığı için cezaevine atıldığını söylüyor. Henüz genç yaştayken 1980 askeri darbesinden sonra cezaevine atıldığını ifade etti.
Civelek, Adana’da yaşarken genç yaşlarda araba ve motor merakı olduğunu, ayrıca iyi araba kullandığını dile getirerek, istihbarat birimine bağlı askeri personelin dikkatini çektiğini belirtti. O dönem anayasayı hazırlayıp imzasını atan komutan olarak ifade ettiği bir askeri personelin kendisini istihbarat birimlerine önerdiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
“İyi araç kullanıyordum. Beni görmüşler ve kendileri için eğitmek istediler. Beni aldılar götürdüler. Kıbrıs’a gittim ve orada özel bir eğitim gördüm. Askeri dönemde Divan Oteli’nde kaldım. Albayların verdiği emirleri uyguluyordum. Aldığım eğitimle zaman zaman da aşçılık yapıyordum. O dönem 6 tane kız çocuğu öldürülmüştü. Gözleri oyulmuştu bana denilen oydu. Polis aydınlatamıyor dediler ve görevi bana verdiler. Ben de araştırmayı hastanenin çöplerinde yapmaya başladım. Çöplerin bir tanesinde ayakkabı buldum ve albaya söyledim. Albayın emriyle doktorların 2 tanesinin yazıhanesine mikrofon yerleştirdik. Doktorlardan bir tanesi albay çıktı. Askeri hastanenin doktoru çıktı ve benim hayatımı alt üst eden bu albay oldu. Bana 33 sene azap çektiren bu albay oldu. Artık baskı mı rüşvet mi bilmiyorum. Ben 1 yıl 8 ay ceza aldım. Bu ceza tam 33 sene sürdü”.
“CEZAEVİNDE YAŞADIKLARIM ZORDU, AMA MÜCADELE ETTİM”
Cezaevinde yaşadığı zorlukları anlatan Civelek; “Cezaevinde bir insanın yaşaması gerekenin çok ötesinde acılar gördüm. İşkenceler vardı, suçsuz yere tutuklanıp haksız yere cezaevine atılan insanlar vardı. Birçok kez zulme uğrayan insanları savunmak zorunda kaldım. Bu, kolay bir süreç değildi” dedi.
Cezaevinde, işkenceler sırasında ölen insanları gördüğünü ve cezaevinde yaşadığı adaletsizlikleri anlatırken; “O dönemdeki zulüm ve işkenceleri hiçbir zaman unutamam. İnsanları suçsuz yere koğuşlara atıp, bıçaklatıp zulmedenleri gördüm. Onlarla mücadele ettim” diye ekledi.
“SEVDİĞİM İNSANLAR MORAL OLDU”
Civelek, cezaevinde geçirdiği yıllarda kendisini ayakta tutan şeyin ağabeyleri ve sevdiği insanlar olduğunu belirtti. Kitapların ve yazıların kendisi için bir kurtuluş yolu olduğunu belirten Civelek, şunları söyledi: “Bir insanın cezaevinde hayatta kalabilmesi için moral gerekir. Ben de ağabeylerimden ve sevdiğim insanlardan büyük destek aldım. Onların desteğiyle hayatta kaldım. Bir de cezaevinde el işleri yaparak, kitap okuyarak, yazılar yazarak kendimi oyaladım. El işleri yaparak zamanımı değerlendirdim. Cezaevinde 17 yıl boyunca kitap okudum, yazılar yazdım. Kendimi sürekli geliştirdim, hayata tutundum”.
“ONLARCA ŞEHİR BENİM İÇİN CEZAEVİYDİ”
Civelek, 1983 yılında ilk girdiği cezaevi olan Kozan Cezaevi ile başlayan mahkumluk hayatı daha sonra Türkiye’nin birçok şehrinde cezaevlerine nakledilerek devam ettiğini dile getirerek; “Pozantı, Silifke, Osmaniye, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Bingöl, Bitlis, Muş, Adıyaman ve Mardin cezaevlerinde kaldım. Fazlası ile insan gördüm tanıştım. Açlık grevleri yaptım. Onlarca şehre ayak bastım ama tek fark cezaevinin değişmesiydi” şeklinde konuştu.
“…HEP DİRENDİM”
Civelek, cezaevindeki en zor anlarının isyanlarda ölenler ve işkenceye uğrayanlar olduğunu söyledi. Özellikle Pozantı’da kaldığı cezaevinde o yıllarda işkencelerin olduğunu ifade ederek; “Cezaevinde haksız yere tutuklanan, isyanlarda ölen ve işkenceye uğrayan insanların acılarını unutmak mümkün değil. Ben her zaman mazlumların yanında oldum, onlara destek oldum. Cezaevinde yalnızca suçlu insanlar değil, masumlar da vardı. Birçok masum insan suçsuz yere cezalandırıldı ve ben bu adaletsizliğe karşı hep direndim” diyerek yaşadığı zor döneme değindi.
“33 YILLIK CEZA”
Ailesinin kendisini çıkarmak isterken çok uğraştığını ve bu süreçte çok sıkıntılar çektiğini vurgulayan Civelek; “Abimin 2 dükkânı vardı avukat tutabilmek için onları sattı. Benim yüzümden de öldü. 33 sene boş yere içerde kalmama dayanamadı. Nişanlım vardı. Bozdu nişanı sonradan. Ben içerdeyken dışarda suç işlemiş görünüyordum. Sürekli dosya açılıyordu. 1 yıl 8 ay olan cezam tam 33 yıl sürdü” diye konuştu.
Kendisini bilerek içerde tuttuklarına inandığı söyleyen Civelek, ceza dosyalarındaki infazına sürekli farklı olay ve bahanelerle yenisinin eklendiğini belirtti. Hiç kimseye derdini anlatamadığını ifade eden Civelek, o dönemde yaşadığı zorlukları dile getirerek, açlık grevi dahi yaptığını söyledi. İntihar etmeyi düşündüğünü söyleyen Civelek; “Tahliyeler okunduğunda kalkıp koğuşta bekliyordum. Bende tahliye olacağım diye. Ancak, olmadı hiç. Çok zordu, çok. Sanki dışardan bir el beni sürekli orada tutmaya çalışıyordu. Elimde belgelerim var. Oradaki insanlar inanamıyordu yaşadığım bu duruma” ifadelerini kullandı.
“TAHLİYE SONRASI ADAPTE OLMAK ZOR”
Civelek, Türkiye’deki adalet sistemine dair de önemli mesajlar verdi. Cezaevlerinden tahliye edilen kişilerin toplumda tekrar kabul edilmesi ve işe yerleştirilmeleri gerektiğini vurgulayan Civelek, şöyle devam etti:
“Cezaevinden çıkan insanlar iş bulamayınca, bazen yanlış yollara sapabiliyor. Önemli olan, tahliye edilen insanların temiz bir toplumda yer edinmesi, sicillerinin silinmesi ve onlara iş imkânı sağlanması. Ancak, bu şekilde gerçekten adalet sağlanmış olur. İnsanlar zor durumda kalıyor. Bütün bunların son bulması gerekiyor”.
“ADALET ARAYIŞIM DEVAM EDİYOR”
Mehmet Civelek, 2016 yılının Aralık ayında cezaevinden çıktıktan sonra hakkını aramaya başladığını belirten Civelek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Eve gitmeden önce, ilk olarak Ankara’daki CİMER’e başvurdum. Oradan bana Bursa’ya gitmem söylendi. Bursa’dan İstanbul’a gönderildim ve orada hakkımı aramam gerektiği söylendi. Hakimler değişti, ancak adaletin gelmesi pek kolay olmadı. Şu an Yargıtay’da tazminat davası devam ediyor”.
Şu an İstanbul’da bekçilik yapan Mehmet Civelek, adalet mücadelesinin hiç bitmediğini ve hâlâ hakkını aradığını vurguladı.