MERT SAYAN – HABER MERKEZİ
Suriye’nin devrik lideri Esad Moskova’ya kaçarken, arkasında ışık görmeyen Sednaya Hapishanesi’ni bıraktı. Kötü koşullar nedeniyle binlerce mahkûmun fiziki ve ruhsal hastalıklara yakalanıp öldüğü ve birçoğunun cesedinin yakıldığı Sednaya Hapishanesi dünyanın gündeminde yer alıyor.
Sednaya Hapishanesi’nde tarama çalışmaları yapan Yesevi Hareketi Başkanı Mahmut Cömert; “Arkadaşlarımızın yaptığı arama çalışmaları neticesinde asit kuyuları, pres makinaları, işkence aletleri ve işkence odalarını deşifre ettik” dedi.
“Orada insanlığımızdan utandık”
Cömert, Sednaya Hapishanesi’ne vardıklarında öncelikle 56 noktada tarama yaparak, yeraltı hücresi ve yeraltı hapishanesi olup olmadığını tespit etmeye çalıştıklarını söyledi. Kazı çalışmaları yaptıklarını ifade eden Cömert, şöyle konuştu:
“Burada bizim amacımız yer altında hücreler varsa bu iyi senaryoydu. Yoksa kötü senaryoydu. Biz aslında bunu göstermek istedik dünya kamuoyuna. Yaptığımız taramalarda herhangi bir giriş çıkış emaresine rastlamadık. O zaman şöyle bir sonuç ortaya çıkıyordu. Bizim elimizde evrak vardı hapishane müdürünün imzalı mühürlü evrağı vardı. En son bir hafta önce yapılan sayımlarda hapishanede 130.734 mahkûmun sayıldığını gördük. Bu mahkumlardan 734 tanesinin tahliye edildiğini öğrendik. Kalan 130 bin mahkûmun nerede olduğunu öğrenmeye çalıştık. Bütün alanı taradığımız için de vahşet fotoğrafları ortaya çıktı. Arkadaşlarımızın yaptığı arama çalışmaları neticesinde ait kuyuları, pres makinaları, işkence aletleri, işkence odalarını deşifre ettik”.
Cömert, 2011 yılından itibaren Suriye sahasında olduklarını söylerken, 2016 yılından itibaren ise sahada aktif olarak rol aldıklarını vurguladı. Özellikle 2016-2021 yılları arasında haftada 3-4 gün Suriye’de bulunduğunu ifade eden Cömert, asıl amaçlarının Suriye’deki iç savaşta yanlış bilinenleri önlemek ve kamuoyuna doğruları iletmek istediklerini belirtti.
“Başka Sednayalar da olabilir”
Esad rejiminin kısa zamanda Sednaya Hapishanesi’nde bulunan binlerce kişiyi yok ettiğinin altını çizen Cömert, bunun gibi başka örneklerde olabileceğine dikkat çekti.
Özellikle Lazkiye ve Tartus gibi Nusayri ağırlığının olduğu yerlere bakılmasını söyleyen Cömert; “Orada insanlığımızdan utandık. İnsan insana bunun niye yapar? Bunların hemen hepsi siyasi gerekçelerle mahkûm edilmiş kişilerdir. Son dönemde yok edilen insan sayısını artık buradan tahmin edebiliriz. Orası rejimin gerçek yüzünün, Suriye’deki iç savaşın gerçek yüzünün kanıtlarıdır” şeklinde konuştu.
“Gerçek Arap Baharı o zaman başlar”
Suriye’nin bundan sonraki yapılaşma sürecini adalet temelli ve insanı merkeze alan bir yönetimin şekillendireceğini belirten Cömert, Suriye’nin bütünlüğü göz önünde bulundurulduğunda, tüm Arap dünyasına örnek olacağını vurguladı. Suriye bu başarıyı elde ederse, Arap dünyasında diktatörlerin varlığını sürdüremeyeceğini ifade eden Cömert, şu şekilde devam etti:
“Bundan sonra her şey iyi olur veya kötü olur diyebilmek çok zor. Orada yönetimi elinde bulunduran unsurların tamamen kendi maharetleri ile alakalıdır. Eğer başarırlarsa bütün Arap alemine örnek olur ve bütün İslam dünyasında diktatörler kalmaz. İşte o zaman gerçek Arap baharı başlar. Golani’nin açıklamaları bu umudu veriyor”.
“MİT ve HTŞ’den Suriye’nin doğu hattına operasyon”
Suriye’de ikili bir harekât stratejisi olduğuna dikkat çeken Yesevi Hareketi Başkanı Mahmut Cömert, asıl savaşın doğu hattında yaşandığını ifade etti. Cömert, Türkiye’nin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile Hey’etu Tahrîri'ş-Şâm (HTŞ) iş birliğiyle bu operasyonu yürüttüğünü belirterek “Türkiye’nin sınır hattını güvence altına almak için Türkmen gruplar, MİT ve TSK’nın bir operasyonu var. Asıl çatışmalar ve asıl savaş burada devam ediyor. Eğer bu da sağlanırsa, hem Suriye’nin güvenliği hem de Türkiye’nin güvenliği sağlanmış olacak” ifadelerini kullandı.