Ercan Çankaya - Haber Merkezi

Türkiye bugün İsrail'in yargılandığı soykırım davasına resmi olarak müdahil oldu.

Lahey Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) başvuru için dosyalar mahkemeye sunuldu.

Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail'in Gazze'ye saldırılarına karşı harekete geçerek, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine 29 Aralık 2023'te Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açmıştı.

İspanya dahil birçok ülke, zaman içinde davaya müdahil oldu.

Filistin Yönetimi, İrlanda, Belçika, Mısır, Meksika, Kolombiya, Nikaragua, Libya, Maldivler, Şili ve Küba şimdiye kadar davaya müdahil olan ya da müdahil olacağını açıklayan ülkeler arasında.

Çadırlar su altında Gazze’yi hem İsrail hem kış vuruyor! Çadırlar su altında Gazze’yi hem İsrail hem kış vuruyor!

Türkiye’nin başvurusu davanın seyrini etkileyecek nitelikte

Samimi Haber olarak Türkiye’nin bu davaya müdahil olmasının ne anlama geldiğini, Adalet Divanı’nın vereceği kararın İsrail’in soykırımına engel olup olamayacağını Uluslararası Hukuk Birliği Üyesi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli’ye sorduk.

Gözügüzelli, konuyla ilgili şunları söyledi:

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugün Lahey Adalet Divanı’na başvurusu, davanın gidişatını ve seyrini etkileyebilecek bir karakterdedir. Özellikle bu davaya müdahil olmak demek, Soykırım Sözleşmesi’nin yorumlanmasında tekdüze var olan bir statünün korunmasını sağlamak, bunu teşvik etmek, hukukun uyumlu şekilde gelişmesini sağlamak ve sorumluların cezalandırılmasını ve mağduriyetlerin tazmin edilmesi sürecini destekleyici bir gayrettir. Dolayısıyla Uluslararası Adalet Divanı Statüsü’nün 63. Maddesi gereği, Türkiye’nin davaya müdahil olması demek, mahkemeye gerekli bilgileri sağlaması demek. Yani müdahil olmak, tüm dünya milletlerini ilgilendiren bir durum olması ve uluslararası toplumun çıkarlarının korunması açısından da son derece önemlidir.

“Soykırım davasının sonuçlanması muhtemelen 4-5 yıl gibi bir zaman alabilir, daha da uzun bir süreci kapsayabilir” diyen Gözügüzelli, “28 Temmuz 2025’in İsrail’in görüş sunması için son tarih olduğu dikkate alındığında bundan sonraki süreçte duruşma safhasına geçileceği için daha uzun bir süre alabilir” diye konuştu.

Netanyahu Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanabilir

“Netanyahu’nun doğrudan Uluslararası Adalet Divanı’nda çıkan kararla cezalandırılması, şahsi sorumluluğuna isnat edilmesi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yönelik açılan davalarda daha etkin karar alınmasında etkili olacaktır” diyen Gözügüzelli, “Uluslararası Adalet Divanı’nın yetkisi, devletlerin uluslararası hukuku ihlal edip etmediğiyle ilgili bir sorumluluk var olup olmadığının tespitidir” ifadesini kullandı. “Bunun tespit edilmesi İsrail devleti aleyhine söz konusu olduğu an İsrail uluslararası yükümlülük altına girer” diye konuşan Gözügüzelli, “eski hali iade, aynen tazmin ya da tazminat ve tatmin gibi bazı hukuki çarelerin Filistin halkı için doğmasına etken olur” değerlendirmesinde bulundu. Gözügüzelli, uluslararası hukukun ihlalinin tespiti halinde “Uluslararası hukukun ihlal edilmesinde doğrudan dahli olan şahısların yargılanmasının Uluslararası Ceza Mahkemesi önünde ilerletilmesi için büyük bir avantaj sağlanır” diye konuştu.