TRUMP DÖNEMİNDE ABD POLİTİKALARI
“Tüccar Başkan” olarak kabul gören Trump yeni döneminde, ülkelerin adeta birer şirket olarak görüldüğü, devlet başkanlarının da “patron” gibi davrandığı yeni dünya düzeni ABD politikasının agresif, tutarsız, ilkesiz, materyalist, kibirli ve kurnaz planlarını göstere göstere yapan ilk başkan oldu.
Başkanın icraatlarını raporlayan basın ve analistler de bugün artık listeler hazırlamayı bıraktı, ağzından çıkan tehditlerin muhatabı olan ülkelerin dışında bölgesel ve küresel etkilerine odaklandı.
Beyaz Saray'da geçirdiği ilk üç hafta, ilk yüz gün gibi hazırlanan raporlarda, Trump’ın "Önce Amerika" söylemi hayata geçerken dünyanın geniş bölgelerini etkileyen önemli tehditlere dönüştü.
KARARLARI YÜZLERCE ÜLKEYİ ETKİLEDİ
The Independent'ın o günlerde yaptığı araştırmalardan birine göre, Kanada ve Çin'e uygulanan gümrük vergileri, Avrupa bloğuna, İngiltere'ye ve BRICS ülkelerine yönelik tehditler, USAID'in dondurulması ve Grönland, Meksika ve Panama'ya yönelik tehditler, dünyanın yüzde 83'üne denk gelen 161 ülkeyi etkiledi.
Geriye kalan 34 ülkeyse, bu tehditlerin domino etkisi yaratabileceği endişesini dile getirdi.
Örneğin, Karayip ülkeleri doğrudan Trump tarafından tehdit edilmese de Antigua ve Barbuda başbakanı Gaston Browne, ABD liderlerinin gümrük vergileri planlarını geçen ayın sonlarında "bölgeye yönelik en büyük tehdit" olarak tanımladı.
İŞGAL POLİTİKASI
İkinci Trump dönemi başta Avrupa ve birçok ülke için zorlu olacağı biliniyordu. Ancak Trump'ın NATO üyeleri Kanada ve Grönland'ın sahibi olan Danimarka'nın topraklarını tehdit etmesini kimse beklemiyordu.
Trump, ABD Futbol Ligi final maçı (Super Bowl) öncesinde basına yaptığı açıklamasında, “Kanada’nın ABD’nin 51’inci eyaleti olması talebini ve talebinde ciddi olduğunu söyledi.
Tam olarak, "Kanada'nın 51. eyalet olmasının çok daha iyi olacağını düşünüyorum çünkü Kanada ile yılda 200 milyar dolar kaybediyoruz. Ve ben bunun olmasına izin vermeyeceğim. Neden Kanada'ya sübvansiyon olarak yılda 200 milyar dolar ödüyoruz?" ifadelerini kullandı.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau şoke oldu tabi…
HARİTADA YER ALAN İSİMLERİ DEĞİŞTİRDİ
Trump ardından, Meksika Körfezi’nin “Amerika Körfezi” olarak adlandırılması gerektiğini de savundu.
20 Ocak'ta Beyaz Saray'da imzaladığı kararname ile Meksika Körfezi'nin adının "Amerika Körfezi" olarak değiştirilmesi emrini veren Trump, 9 Şubat'ı "Amerika Körfezi Günü" ilan etti.
Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum günlerce süren gerginliğin ardından yeni yeni olumlu mesajlar vermeye başladı.
İlk olarak 2019'da ilk başkanlık döneminde Grönland'ı satın alma niyetini açıklayan Trump,bu defa daha da ileri gitti ve kontrolü ele geçirmek için ekonomik veya askeri güç kullanma ihtimaline işaret etti.
Trump, teklifin 'esasen bir gayrimenkul anlaşması' olacağını söyledi.
Grönlandlıların bu duruma karşı çıkması Trump’ın umurunda değil elbette.
İflası konuşulan bir ABD’nin kasasını doldurmak için kolları sıvayan başkanı, Panama Kanalı’na ilişkin planıyla da ortalığı karıştırmıştı.
Trump, "Bize kanalla ilgili birçok şey teklif ettiler ancak kanalı geri almanın daha uygun olduğunu düşünüyorum. Onlarla bir anlaşmamız vardı. Anlaşmayı çiğnediler. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Panama'ya giderek yetkili kişiyle görüşecek. Panama Kanalı'nı Çin'e ve Panama'ya verdik. Geri alacağız." diyerek tek rakibi olarak açıkladığı Çin’e karşı savaşı için sataşma adımlarını da attı.
YUH DEDİRTEN "GAZZE PLANI"
Trump’ın topraklarına göz diktiği ve en çok tepki çeken açıklaması Gazze ile ilgili yaptığı çıkış oldu.
İsrail’in yaklaşık 1,5 yıl boyunca saldırdığı şeritte yaşanan savaşa sözde çözüm getireceğini söyleyen ABD Başkanı, Gazzelilerin Ürdün, Mısır ve diğer Arap ülkelerine gönderilerek “temizlenmesinden” sonra şeridin yönetiminin ABD’ye verilmesini teklif etti.
Ekonomide fırsatçılığın sözde ticaret olarak zam yağmuruna maruz kalan halkımız, Trump’ın Gazze planını görünce haline şükretti.
BOŞALAN ALTIN KASALARINI UKRAYNA MADENLERİYLE DOLDURACAK
Tam olarak toprak gaspı denmese de Ukrayna'da bulunan bazı mineral kaynakları gözüne kestiren Trump’ın söz konusu kaynaklardan elde edilecek gelirin ABD'ye aktarılması için yaptığı baskı bu kapsamda değerlendirilebilir.
Ülkesinin Rusya-Ukrayna savaşında Kiev'e yaptığı maddi yardımları gerekçe gösteren Trump, "Paramızı geri alacağımız bir anlaşma yapabildik ve gelecekte çok daha fazla para alacağız" dedi.
Ukrayna lideri Zelenski ile canlı yayında kavga ederek, Beyaz Saray’ın sadece diplomasi görüşmeleri yapılan kasvetli bir yer olmadığını, renkli tartışmalarla oldukça hareketli bir mekân olduğunu da gösterdi.
EKONOMİLERİYLE TEHDİT ETTİĞİ ÜLKELER
Her fırsatta savaşı sevmediğini, barıştan yana olduğunu açıklayan Trump’ın, “Kavga ederek halledeceğiniz şeyleri konuşarak uzatmayın” dercesine en sevdiği iletişim yönteminin ülkelerin ekonomisini alt üst etmek olduğunu deneyimlemeyen ülke kalmadı.
Trump’ın resmi olarak göreve başladığı 20 Ocak'ta, ilk yürütme emri Meksika ve Kanada'ya ABD'ye gelen tüm ürünler için %25 Gümrük Vergisi uygulamak için gerekli olan tüm belgeleri imzalaması oldu.
Ayrıca göçmen ve uyuşturucu kaçakçılığına atıfta bulunduğu açıklamasında Çin'e karşı da benzer bir tehditte bulundu: "Fentanil ihracatını durdurana kadar, Çin'e ABD'ye gelen tüm ürünleri için herhangi bir ek Gümrük Vergisinin yanı sıra ek %10 Gümrük Vergisi uygulayacağız." O zamandan beri tehditlerini açıkça tekrarladı.
Çin'den ithal edilen tüm mallara %10 oranında vergi 4 Şubat'ta başladı.
Trump daha sonra değeri 800 doların altında olan gönderilerin muaf tutulacağını söyledi.
ÇELİK VE ALÜMİNYUMDA “ÖNLEMLER”
Tabi bütün bunlar hep ABD için, Amerikan halkı için. Tanrı onları korumak için Trump’ı suikastlardan kurtardı… O da gerekeni yapacaktı.
ABD Başkanı, Kanada, Meksika ve Çin'e yönelik ticaret önlemlerinin ardından 9 Şubat’ta diğer gümrük vergilerini de açıkladı.
Danimarka, Kolombiya, Çin, Tayvan, Japonya Avrupa Birliği ve aralarında Brezilya, Rusya, Hindistan'ın da bulunduğu tüm Brics ülkeleri yer aldı.
Trump, "Çok basit, eğer onlar bize ücret talep ederse biz de onlara ücret talep ederiz."
ABD hükümetinin ve Amerikan Demir ve Çelik Enstitüsü'nün verilerine göre, ABD'ye en fazla çelik tedarik eden ülke Kanada olurken, Kanada'yı Brezilya, Meksika, Güney Kore ve Vietnam takip ediyor.
EVET DÜNYA KÖTÜ, SADECE TRUMP İYİ
ABD’nin başkanları değişse de yaptırım uyguladığı ve düşman olarak gördüğü İran’a yönelik tehditler de Trump’ın son günlerde gündeminin üst sırasında yerini aldı.
İki ülke arasında başlıca bir anlaşmazlık sebebi olan Nükleer Müzakereler konusu yine gergin açıklamalarla gündemde.
Son olarak, müzakere talebini tuhaf bir mektupla duyuran Trump, görüşmelere başından beri karşı olan Hamaney’den red cevabı aldı.
Dünya için “Nükleer mi tehdit, ABD mi?” derseniz, ilginç ki; her ikisini de savunan çok.
SIRADA HANGİ ÜLKELER VAR?
Yaklaşık 2 aydır, açıktan duyurduğu tehditlerin büyük çoğunluğunu uygulamaya geçiren bazılarını ise revize ederek agresif politikasını sürdüren Trump’ın henüz direk hışmına uğramamış, sırasını bekleyen ülkeler de var elbette.
Onlar sırasını bekliyor şu günlerde çünkü ABD başkanının önceliği Biden, Biden’ı destekleyenler, Biden’ın gelmesine sevinenler, Biden ile iyi geçinenler…
Örneğin Suriye konusunda zaman zaman gazetecilerin soruları üzerinden verdiği cevaplarla ülkede yönetimin oturmasını beklediği anlaşılırken, Suudi Arabistan liderliğindeki Arap ve Körfez ülkeleri, kazanç kapısı olarak tehdit listesinde yer almadı.
Göreve geldikten sonra 600 bin dolardan açık arttırmaya çıkardığı “ilk ziyaret” klasiğini Suudi Arabistan’a 1 trilyon dolara adeta kakaladı. Alan da veren de memnun. Şimdilik. Tabi, Suud tarafından bir uyanıklık fark etmezse. Çünkü önceki döneminde de varılan bir anlaşmanın ödemelerinde Suudi Arabistan, vadelerin arasını açmış, bir kısmını ödedik deyip ödememiş bazı sorunlar yaşanmıştı. Yeni dönemde bunların üzeri örtüldü, gündemde değil.
YUNANİSTAN'A ÇİN İŞKENCESİ
Varlığını ABD desteğine borçlu olan Mısır, Ürdün, Irak, Lübnan’daki yeni hükümetse şimdiye kadar ufak krizleri teğet geçerek atlattı.
Ancak Bidencı Yunanistan için durum teğet atlatılacak gibi değil. Ukrayna'ya destek gerekçesiyle Biden ve Avrupa'nın silah deposu olmayı Türkiye'ye karşı güç gösterisine dönüştüren Yunanistan, yaşadığı paniği geçtiğimiz haftalarda manşete taşıdığı "Trump'ın Dedeağaç kararı" ile ilgili iddiayla açık etti.
Beyaz Saray'ın yalanladığı iddia aslında sırasını bekleyen Yunanistan'ın endişesini rahatlatmak için attığı bir oltaydı. Trump bunu yemedi elbette... O daha bekleyecekti. Madem ki Avrupa'nın limanı olmayı seçmişti, Trump'ın dostuyla düşman olan ülkelerle hesaplaşması sürdüğü müddetçe sürecekti.
UNUTULDUN SANMA AFGANİSTAN
Trump yönetimi, şimdilerde “ABD'yi Yabancı Teröristlerden ve Diğerlerinden Koruma” için kırmızı liste hazırlıyor.
Altın çağını yaşayan ülkenin düşmanları da terörle yaftaladığı ülkeler ve vatandaşlarından oluşmalıydı.
Trump'ın daha önceden yaptığı Sudan, Venezuela, Somali, Suriye, Yemen, İran, Libya, Küba ve Kuzey Kore’nin yer aldığı bir listesi vardı ancak liste güncellenmeliydi.
Öyle de oldu, koskoca Asya kıtasında sadece Çin’le uğraşmak krala yakışmazdı. Hindistan her emrine amade bir partnerdi, dolayısıyla Pakistan ve Afganistan eskimeyen düşman olarak ilk akla gelen yerlerdi.
Ayrıca 20 yıl işgalin ardından pılını pırtını toplayıp Afganistan’ı terk eden asker ve ABD yanlılarının imajını toparlamakta Kral Trump’a düşmüştü.
Afganistan’dan çekilme kararını Trump vermişti ancak seçimi kazanan “beceriksiz Biden” her şeyi mahvetmişti. Oysa karar Trump’ın ilk döneminin ustalık eseriydi.
Kral geri döndü ve şimdi hiçbir şey yaşanmamış gibi zaman ve mesafeyi ortadan kaldırmak için paçaları sıvadı.
TÜRKİYE’YE SIRA GELİR Mİ?
İlk döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile dostane ilişkileri olduğunu bildiğimiz Trump’ın yeni döneminde savurduğu tehditleri görünce içimizden bir “ne yapsa yeridir” dedik elbette ancak neyse ki, korktuğumuz başımıza gelmedi. Yani henüz gelmedi…
Ocak ayında göreve başlamadan önce Suriye ile ilgili bir soruyu yanıtlarken Trump Türkiye’ye de değindi.
Vefalı Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dediklerini yaptığı için hem övdü hem de istikamet çizdi. “Cumhurbaşkanı Erdoğan, benim dostum ve saygı duyduğum biri. Onun da bana saygı duyduğunu düşünüyorum” dedi.
Trump ayrıca, “Suriye’de yaşananlara bakarsanız, Rusya ve İran zayıfladı. Erdoğan çok zeki bir adam; adamlarını oraya farklı biçim ve isimler altında gönderdi. Onlar da gidip orada kontrolü ele geçirdiler” ifadeleriyle de Türkiye’ye mesajı verdi.
Trump’ın bu söyleminde, "Ben talep ettikten sonra bazı kişilerin peşine düşmeyen oydu (Erdoğan). Kimden bahsettiğimi biliyorsunuz, Kürtlerden. Bunun ne kadar süreceğini bilmiyorum çünkü onlar doğal düşmanlar. Birbirlerinden nefret ediyorlar ama o bunu henüz yapmadı ve geçmişte de yapmadı" ifadeleri çok tartışıldı.
Şimdi Türkiye, Rus lider Putin'le düşman çatlatan dostluk yaşayan Trump'ın, "dostumun dostu", "senin malın benim malım" deyip, Akkuyu Nükleer Santraline gözünü dikmeye kalkma ya da Avrupa'ya taşınan gazın merkezinde yer alan Kıbrıs'ı gözüne kestirip gemileri yakma ihtimalini atlatırsa, eski "bir şey olmasa da kesinlikle bir şey oldu" diplomasisinin yaşandığı günlerine döner.
HER AN ÖNÜNÜZE TRUMP ÇIKABİLİR!
Ancak stratejik konum ve kaynaklara sahip tüm ülkeler her an Trump’ın iştahını kabartma potansiyeline sahip.
ABD başkanı seçilmeden önce The Apprentice adlı bir şov yapan Trump, onlarca projenin yer aldığı programın sonunda seçtiği bir katılımcıyı kovuyordu.
Trump ikinci defa başkan seçildiği döneminin daha ilk günlerinde şovunu ekrandan gerçek hayata taşıdı.
Dünyanın geri kalanındaki ülkelerin yöneticileri görev süreci sona erene kadar tüccar başkanın kendi ülkesinin çıkarı için ağzından çıkacak tehditlerle baş etmek zorunda.
Dahası henüz tehdit edilmeyen ülkelerin edilenlerden daha çok stres yaşadığı küresel köyde, aslında tüm dünya ABD’nin boşalan kasasını doldurma, hedeflerini gerçekleştirmek için gereken finansı garanti etme ve güvenlikle ilgili en ufak tedirginliğe mahal vermeme yükümlüğüne girdi.