Habertürk canlı yayınına katılan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Numan Kurtulmuş, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
TBMM Genel Kurulu'nda TİP'ten Hatay milletvekili seçildikten sonra milletvekilliği düşürülen ve halihazırda cezaevinde bulunan Can Atalay oturumunda yaşananlarla ilgili "Meclis'e yakışmadı" diyen Kurtulmuş "Bir milletvekilinin kötü ve kirli bir dille hakaret etmesi kabul edilemez" ifadesini kullandı.
Kurtulmuş'un açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Mahmud Abbas'ın TBMM ziyareti
-Abbas'ın vesilesiyle duruşumuzu dünyaya gösterdik. . Özellikle Abbas'ın konuşmasının son bölümü çok tarihi bir andı.
-İsmail Heniyye suikastı olmasaydı, Heniyye davet edilecek ve burada olacaktı. Buradaki ince ayar şudur. Sayın Abbas kabul edilmiş resmi devlet başkanı olduğu için Meclis'in kürsüsünden konuşacak, eğer takdir öyle olsaydı Sayın rahmetli Heniyye'de locadan Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte milletvekillerimizin oturumunu izleyecekti.
Filistin'e gidecek mi?
-Meselenin başından beri hep bu teklifler geldi, grup olarak gidelim parlamento heyeti olarak gidelim diye. Sonuçta en anlamlı şekilde Filistin halkının yanında nasıl durduğumuzu gösterirsek o çabanın içerisinde oluruz. Bunların hepsi planlama meselesi, imkan meselesi. Hepimiz yarın sabah Gazze topraklarına gitmek isteriz, hepimiz Filistine en yakın desteği vermek isteriz ama sonuçta nasıl sonuç alacağız bunu hesaplayarak, anlayarak gitmek lazım.
İsrail'in Gazze'ye saldırıları
-İslam dünyası aktif birliktelikj göstermeli. Siyonistler Filistin varlığını istemiyor.
Meclis'te Can Atalay kavgası
-Hepimizin utandığı görüntülerdi. Bir milletvekilinin malesef tamamen provoke ederek çok kötü bir üslupla parlamentoyu tahrik etmesi söz konusu oldu.
-O görüntülerin yaşanmamasını isterdik. Türkiye'ye yakışmadı. Birilerine hakaret etmek karşı tarafı yok ettiğiniz anlamına gelmez. O sizin kendi karakterinizi ortaya koyar.
-AYM'den TBMM'ye Can Atalay hakkında gelmiş bir yazı yok. TBMM açısından tamamlanmış bir süreç var.
Yeni Anayasa çalışması
İç tüzük meselesi bir senedir çok yoğun çalıştığım konulardan birisi. Bir iç tüzük ihtiyacı var. Meclis'in yasama kalitesinin artırılması lazım. Komisyonların çok daha aktif çalışmasının temin edilmesi lazım. Özellikle bakanların ihtisas komisyonlarına gelmeleri ve oralardaki görüşmelere katılmalarının temin edilmesi lazım. Meclis'in çalışma düzeni, Meclis'in belli günleri sadece yasayla ilgili oylamaların yapıldığı bir gün olur, o gün sadece o iş görülür. Meclis'te grubu bulunmayan partilerin, bağımsızların da konuşabileceği imkanlar sağlanır. İç tüzük sadece şu partinin ya da bu partinin iç tüzüğü değil. Nihayetinde bu Meclis'te bulunan 600 milletvekilinin iç tüzüğü olacak.
Kurtulmuş, meclis başkanvekillerinin kendilerine göre yorumlayarak uygulamayacağı bir iç tüzük yapılması gerektiğini aktardı.
Tuncay Özkan’ın saygısız ifadeleri
-Bu çok fazla. Herhangi bir ülke için çok fazla. Demokratik olarak seçilmiş bir Cumhurbaşkanı. Sen hiç sevmeyebilirsin, nefret ediyor olabilirsin, hiç önemi yok. Halkın seçtiği, yüzde 52 oy verdiği bir Cumhurbaşkanı'na bu dille, bu üslupla hakaret edemezsin. Her küp, içindekini dışarıya sızdırır. Bu ülkenin, kim olursa olsun bir tane Cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı'na saygı göstermek asgariden her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının görevidir. Hele TBMM üyesi olan birisinin asla kabul edilemez. Akla ziyan bir şey. Doğrudan milli iradeye hakarettir. Tayyip Erdoğan'a oy versin ya da vermesin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkese hakarettir. Bu kadar densiz, aşağılık sözlü saldırı için söyleyecek bir şeyim yok. Yorumlamak da istemem.
Soylu’nun dokunulmazlığı
-Şimdi bütün bunların hiçbirisi yokken, böyle bir işlem yokken, böyle bir dilekçenin işleme konulması mümkün değildir.
“İlk 4 madde tartışması kan kaybı”
-Birinci tur bitti. Bundan sonrasını inşallah güzel, açık bir şekilde yürüteceğiz. Sadece siyasi partiler değil, bütün toplum kesimlerine yayacağız. TBMM'nin öncülüğünde bu süreç yürütülecek.
-İlk 4 madde tartışması yapmanın ben zaman kaybı olduğuna, Türkiye'de lüzumsuz tartışmaların kapısını açacağına, bu anayasa tartışmalarını da başından zehirleyeceğine inanıyorum.
“Yeni anayasayı önümüzdeki sene TBMM’de konuşuruz”
-Bir yıl içerisinde, diyelim ki Ekim 2024'ten 2025'e kadar her ay planlanmış bir şekilde hangi gruplarla konuşacağız, sadece benim konuşmam değil, bütün Türkiye'nin konuşmasını, siyasetin konuşmasını, partilerin kendi tekliflerini olgunlaştırmasını sağlayacağımız böyle 1 yıllık bir süreç olursa, ümit ediyorum ki önümüzdeki sene ekim ayında da bu TBMM'de resmi olarak görüşülmeye başlanır. Bunun için de yani sadece anayasa görüşmeleri değil, Türkiye'de siyasetin dilinin, normalleşme diyoruz ya bunun mutlaka sağlanması lazım.
-