Ercan Çankaya - Haber Merkezi

Çiftçiler, maliyet artışları ve düşük fiyatlar nedeniyle ülke genelinde seslerini duyurmaya çalışıyor.

Çiftçilerin girdi maliyetleri artarken kamu alım yaptığı ürünlere enflasyonun altında kalan rakamlar açıklıyor. Yükselen maliyetler ve düşük satış fiyatları sebebiyle çiftçinin gelir gider dengesi bozulurken bazı ürünlere gelen ihraç sınırlaması da sanayicinin o ürünlere daha düşük fiyat vermesine yol açıyor. Yaz meyveleri olan kavun ve karpuzun bile mazot, nakliye ve işçilik maliyetlerini karşılamaması nedeniyle tarlada kaldığına ilişkin haberler görülüyor.

Ekilen her ürün çiftçi açısından başka bir hikâye ve genellikle mağduriyete yol açsa da tarımla ilgili pek çok sorunun temelinde planlama eksikliğinin ve bununla bağlantılı olarak tüccar eksenli, tüccarı kayıran politik tercihlerin yattığı görülüyor.

En son tarım sayımı 2001’de yapıldı

Samimi Haber olarak bu sorunları ve nedenleri Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) tarımdaki sorunlara dikkat çeken açıklamalarıyla tanınan Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e sorduk.

Türkiye’de en son tarım sayımının 2001’de yapıldığını belirten Gürer, tarım kanununun 2006 yılında çıkarıldığını, fakat desteklerin kanuna uygun verilmediğini söyledi. “Üretici, çiftçi, besici değil aracının kazandığı plansız tarım politikası ile tarımda sorunlar katlanıyor” açıklamasında bulunan Gürer, “yem, gübre, tohum, ilaç, tarla kirası, mazot artarken” üreticinin ürününü hak ettiği değerden satamadığını söyledi.

 ‘İktidarın tarıma bakışında sorun var’

“Yönetenler bu durum seyretmeye devam ederse” sorunların katlanarak büyüyeceği değerlendirmesinde bulunan Gürer, “ülkemizde tarımsal üretimi sıkıntıya sokan problemler neler” sorumuza şu yanıtı verdi:

İktidarın tarıma yaklaşım ve bakışında sorun var. İthalat öncelikleyen, yerli ve yereli gereği gibi desteklemeyen, kamucu olmayan bir süreçle bugünler yaratıldı. Kamu varlıkları satıldı. Yem ve gübrede dışa bağımlılık arttı. Mazot fiyatları sürekli yükseldi. Bilgiye dayalı tarım geliştirilmedi. Çıkarılan düzenlemeler uygulamada soruna dönüştü. Kooperatifçilik geliştirilmedi. Sorunlara doğru bakış açısı oluşmadı. Günü kurtarma politikalarıyla süreç tıkandı. Küresel ısınma ile oluşan ani hava değişimleri, sulama suyu sorunu, toplulaştırma gibi sorunlar çözülmedi. GAP dahi bitirilmedi. Üst üste yığılan sorunlar kriz üretmeye başladı.

Tarımda 22 yıl plansız geçti

“Hükümet tarıma gereken önemi vermiyor mu” sorusunu yönelttiğimiz Gürer, konuyla ilgili şunları söyledi:

Kredi kartı borçları alarm veriyor: 1 haftada 1,5 milyar TL takibe düştü Kredi kartı borçları alarm veriyor: 1 haftada 1,5 milyar TL takibe düştü

Öncelikle hükümet anayasa değişikliğiyle bitti. Tek yetkili Cumhurbaşkanı. Kanunların sonunda bakan değil cumhurbaşkanı kanunu yürütür yazar. O nedenle sistemde yetki cumhurbaşkanında. Bakanlık müsteşarları kalktı. Bakanlar, eski müsteşarlar cumhurbaşkanına bilgi sunar, Meclis’e gelemez, kanun teklifi veremez. Bu bağlamda ülke tarımının genel durumuna baktığımızda son yıllarda planlama ile ilgili sözler edilir olduğuna göre 22 yıl plansız geçmiş. Bunun olumsuz yansıması tarlada, üründe, rafta üründe görülüyor. Yanlışlar olmasa bu kadar üretici niye isyan etsin? Doğru politikanın özü sorunu doğru saptayıp doğru çözüm yollarıyla geleceği doğru oluşturmaktır. Tarımın her alanında yapılacak işler ve çözülecek sorunlar var. İstenirse çözülebilir.

Ziraat Bankası yeniden çiftçi bankası olmalı

Tarımdaki sorunlarla ilgili çözüm önerilerini sorduğumuz Gürer şunları söyledi:

Hangi bölgede hangi ürünün yetiştirileceği, ürün maliyeti, alım fiyatı bir yıl önceden belirlenmelidir. Yem ve gübre sübvanse edilirken mazotta ÖTV ve KDV tarımsal faaliyetlerde sıfırlanmalıdır. Kanun teklifi de verdim. Tarımda kredi borçları 2027 yılına kadar ötelenip faizler silinmelidir. Ziraat Bankası çiftçi bankası olmalıdır. Toprak Mahsulleri Ofisi ithalatçı değil çiftçinin kara gün dostu olmalıdır. Hızla sulama suyuna yönelik ciddi önlemler alınmalı ve düzenlemeler yapılmalıdır. Toplulaştırma hızlandırılmalıdır. GAP ve KOP projeleri bir an önce tamamlanmalıdır. Kooperatifçilik üretici ve tüketiciyi koruyacak biçimde yeniden düzenlenmelidir.  21 üründe arz açığını giderecek çalışmalar yapılmalıdır. Gerçekçi kamu ürün alım politikaları oluşturulmalıdır. Destekler ekim öncesi verilmelidir. Tarım kanununda yer aldığı gibi milli gelirin yüzde 1’i tarım kesimine verilmelidir. Üreticinin ürünü tarlada kalmayacak düzenlemelere gidilmelidir. Organik ve sözleşmeli tarım geliştirilmelidir. Tarımda katma değerli üretim önceliklenmelidir. İthalatçı değil yerli üretim artışı sağlanmalıdır.