ERCAN KÜÇÜK - HABER MERKEZİ
Suriyeliler, geri dönüş konusunda, sosyal medyadaki iddiaların aksine daha temkinli. Suriye’nin içinde bulunduğu yönetim boşluğu ve güvenlik, alt yapı gibi sorunlar Suriyelileri ‘izle-gör’ stratejisine yöneltmiş gibi.
Samimi Haber’e konuşan Sığınmacı Hakları Platformu Taha Elgazi de son 2 haftada 8 bin Suriyelinin ülkelerine geri döndüğünü belirtti. Özellikle çocukları Türkiye’de eğitim gören Suriyelileri hatırlatan Elgazi, Temmuz ayından itibaren birçok ailenin geri dönebileceğini ifade etti.
“TEKRAR TÜRKİYE’YE DÖNEBİLİR MİYİZ?”
Ülkedeki sorunlara dikkat çeken Elgazi, geri dönen birçok Suriyelinin de mevcut sorunlar nedeniyle Türkiye’ye yeniden gelmenin yolunu aradığını açıkladı. Elgazi şunları söyledi:
"Temmuz ayında bence çoğu döner. Ama bu dönmek için de bir izin sistemi olması gerekiyor. Çünkü son 2 hafta içerisinde dönen Suriyeli aileler oldu. O aileler de döndükten sonra bizi arıyorlar. ‘Evimiz yok, yıkık her şey. Tekrar Türkiye'ye dönebilir miyiz?’ diyorlar. Bu çok önemli. Yıllardır Göç Başkanlığı’nın ve İçişleri Bakanlığı’nın, hükümetin ortada hakiki bir politikası olmaması nedeniyle göç konusunu yanlış bir şekilde yönettik. Şimdi eğer insanları yanlış bir şekilde gönderirsek, toplu bir şekilde insanların bir kısmı tekrar Türkiye'ye dönecek. Çünkü ailenin orada herhangi bir evi yok, ne altyapı sistemi, ne eğitim sistemi, ne sağlık sistemi var. Onun orada yaşaması mümkün değil. Biz şunu istiyoruz ki hükümetler, ‘insanları sınırımızdan dışarı gönderelim, ona ne olursa olsun’ demesinler. Bu insanlık değil”.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada kimsenin kovulmayacağını belirterek; “Kalanların başımızın üstünde yeri var” dedi. Peki Türkiye’nin sığınmacı politikası şu an ne durumda? Elgazi bu sorumuza verdiği cevapta, geçen sene 200 bin Suriyelinin geçici koruma kimliklerinin iptal edildiğini açıkladı:
“İKTİDAR DA, MUHALEFET DE SIĞINMACI KONUSUNU KULLANIYOR”
“Cumhurbaşkanı’nın söylemleri biraz ortalığı sakinleştirdi. Ama yılların tecrübesi siyasetçilerin ağzına, diline gelen söze inanmamamız gerekiyor. Çünkü yıllardır ensar, muhacir kelimesini kullanan, yıllardır kardeşimiz diyen iktidar olsun, muhalefet olsun, bizi siyaset meydanında kullandılar. İktidar Suriyeli sığınmacı dosyasını dış politikada AB’ye karşı olarak kullandı ve hâlâ kullanıyor. Muhalefet de ne yazık ki maalesef Suriyeli sığınmacı dosyasını iktidara karşı iç siyaset meydanında kullanıyor”.
“200 BİN SURİYELİ’NİN GEÇİCİ KORUMA KİMLİĞİ İPTAL OLDU”
“Biz yarın öbür gün, Suriyeli sığınmacı toplumunun bir kısmının geçici koruma kimliğinin iptal olmasından korkuyoruz. Bu da oldu. Mesela geçen sene yaklaşık 200 bin Suriyeli sığınmacının geçici koruma kimliği iptal oldu. Göç Başkanlığı yetkilileri ‘bir sistem hatası nedeniyle oldu’ dediler. Geçen haftadan itibaren İstanbul, Gaziantep, İzmir, Ankara ve Urfa'daki Suriyeli sığınmacı ailelerin bir kısmı aile hekimi merkezine giderken oradaki sağlık hizmetleri durduruldu, kayıtları silindi. Sorduk, ‘artık kaydı silinen aileler göçmen sağlık merkezine gitmesi gerekiyor’ dediler”.
“Şimdi bunlar ne gösteriyor? Demek ki önümüzdeki süreçte, Suriyeli sığınmacı toplumun üzerine bir baskı olabilir. Bir yandan geçici koruma kimliğinin adres kaydı bahanesiyle iptal edilmesi, bir yandan aile sağlık hekiminin iptal edilmesi. Bunları zaten biz görüyoruz”.
SADECE İSRAİL DEĞİL Kİ
Tam Suriye’de Esad rejimi devrildi derken şimdi de İsrail tehlikelisi baş gösterdi. Şam’a doğru ilerleyişini sürdüren İsrail’in nerede duracağı merak ediliyor. Elgazi, İsrail’in bu fırsatçılığının Suriyeliler’e etkisini; “Suriye'de bir güvenli ortam mevcut değil. Çünkü sadece İsrail'in şu an ihlal ettiği topraklar değil, günlerdir bombaladığı yerler değil. Şu an İsrail güçleri tam Şam'ın kırsalına kadar ulaştılar. Şu an Deyrizor bölgesinde hâlâ Amerikan askerleri var. Şu an Münbiç ve Kobani bölgesinde Özgür Suriye Ordusu ve YPG tarafında çatışmalar yaşanıyor. Aynı zamanda da Suriye'nin güney bölgesinde Fransa İngiliz askeri noktaları var. Yani şu an Suriye'nin coğrafyasında hâlâ çatışmalar devam ediyor. Bu nedeniyle insanların fikrinde o bir korku yaratıyor. Yani biz sadece Esed rejiminin düşmesi değil ha. Rejimin düşmesi ülkenin kurtarılması, ülkenin yeniden bir bahara girmesi sayılır. Ama hâlâ daha maalesef bombalama ve aynı zamanda güvensizlik ortamı devam ediyor” şeklinde değerlendirdi.
İKİ BÜYÜK TEHLİKE
Elgazi, Suriye’yi bekleyen iki büyük riski ve yapılması gerekenleri ise şu sözlerle anlattı:
"14 yıl sonra Suriye'nin kendi halkın içerisinde kendi bölgeleri içerisinde çoğu bölgelerde her ailenin yanında bir silah oldu. Bu silahlaşma noktası da korkunç aslında. Halkın elindeki silahları bir noktaya Savunma Bakanlığı bünyesinde toplanması olacak. O çok önemli”.
“Adalet sistemi de çok önemli. Esed rejiminin düşmesini ben bir insan hakları savunucusu olarak görmüyorum. Çünkü Esed rejimi düşmedi. Beşar Esed kaçtı Esed rejiminin döneminde ve bünyesinde görev yapan çoğu yetkililer hakkında soruşturma açılmadı. Bize gelen bilgilere istinaden halkımızın bir kısmı, cezaevinde hayatını kaybeden çocukların ya da gençlerin aileleri, 'eğer burada adalet sistemi kurulmazsa ve bunları mahkemeye vermezse biz hakkımızı kendi elimizle alırız’ diyor”.
Bu ortam iç savaş dönemine tekrardan getiriyor. Bu nedeniyle ben şunu görüyorum ve şuna da çok önem veriyorum. Yeni Suriye için iki nokta gerekiyor: Bir adalet sisteminin kurulması; cani kişileri mahkemeye verilmesi. Sadece Esed rejimi tarafından değil, bütün gruplar tarafında kim cinayet yaptıysa, kim bir insan hakkı ihlali yapsa onu mahkemeye vermeniz gerekiyor”.
“PKK/PYD YENİ SURİYE HÜKÜMETİNE KATILACAK”
Elgazi Suriye'nin kuzeyinde Fırat'ın doğusunda kendi öz yönetimini oluşturan PKK/PYD ile ilgili de; “Suriye’de son gelişmelere istinaden Suriye'nin kuzeyinde ayrı bir yönetim kurulması mümkün değil. Son analize göre büyük ihtimal PYD yeni Suriye hükümeti içerisinde ve ordu içerisinde bir yer alacak. O bölge sonunda Suriye'nin genel ortamında olacak” şeklinde öngörüde bulundu.
SURİYE YENİ AFGANİSTAN OLUR MU?
Geçmişte terör örgütü El Kaide ile ilişkileri olan ve radikal fikirleriyle bilinen HTŞ Suriye’ye demokrasi getirebilir mi? Elgazi bu soruya şu şekilde cevap verdi:
“Colani bir açıklama yaptı. ‘Suriye yeni Afganistan olmayacak’ dedi. Hatta kendisi ‘biz HTŞ olarak kendimizi artık hallediyoruz’ dedi. Radikallik konusundan da yavaş yavaş çıkmaya başladılar. Demokrasiyi ben yakın zamanda görmüyorum. Yani en azından bir yıl sonra demokrasi ortamı inşa edilebilir. Ama demokrasi ortamı inşa edilmek için şu da gerekiyor: ne kadar bugün HTŞ radikal bir grup olsa da sonunda yeni Suriye'nin devletin inşa etmesi için herkesin yeri olması gerekiyor. Dışarıdan Türkiye'den Avrupa'dan ‘biz HTŞ'ye karşıyız, HTŞ radikal bir partidir. Biz bunları istemiyoruz’ dememizde böyle bir devlet inşa edilmez. Sen Suriyeli isen, sen vatan için, ülke için, demokrasi için mücadele ediyorsan gel sahaya in yer siyaset alanında yer al.
Bizim de dönmemiz yakın. Çünkü sonunda ne kadar olsa da kendi ülkemiz kendi vatanımız. Biz bugün elimizi çekersek o zaman bizim devrimciliğimiz nerede kaldı? Yıllardır Esed’e karşı verdiğimiz mücadele nerede kaldı? O zaman bizim vatan sevgimiz nerede kaldı?
Şu dönemde şartı münasip olup da Suriye'ye dönmeyen insanlar varsa ülkemizi ona buna, dış güçlere bırakmamamız gerekiyor.”
SURİYE’DE DOĞMAYAN SURİYELİ ÇOCUKLAR
Suriyelilerle ilgili merak edilen bir başka konu da Suriye dışındaki ülkelerde doğan Suriyelilerin durumu. Sadece Türkiye’de 900 binden fazla çocuk doğdu. Vatandaşlıkları olmayan bu çocuklar anavatanlarına dönebilecek mi? Elgazi bu konuda BM kriterlerini işaret etti:
“Bu aslında tartışılan bir konu. Birleşmiş Milletler çatı altında bu durumu aynı Filistinli kardeşimiz yaşadı. 1948’den sonra başka ülkeye göç ettiler. O ülkelerde doğdular. Şu an o sayı 1 milyon 100 bini aştı. 1 milyon çocuk bir ülke. En büyük sorun şu an bunların Suriye vatandaşı olması.
Bence yeni devletin büyükelçileri göreve başladıktan sonra bu vatandaşlık konusu çok önemli. Burada verilen doğum belgesi üzerinden onlara Suriye vatandaşlığı verilebilir. Suriye vatandaşlığı almak istemiyorsa kendi hakkıdır. Ama istemek konusu bence çok önemli.
İki fikir çok önemli. Esed rejimi düşmeden önce bazı siyasetçilerimiz buradaki Suriyeli gençlerimizi vatan haini, devletinde askerlik yapmayan gençler olarak görüyorlardı. Resmen Esed’e destek olan siyasetçiler diyebiliriz. Şimdi Esed rejimi düştükten sonra Suriye halkını tebrik ediyorlar ve ‘Esed rejim düştü, artık gitmeniz yaklaştı’ diyorlar.
İkincisi medyada yayınlanan medyada yer alan, Şam'ın ve Halep’in merkezinden yıkık olmayan yerlerden bu gösterilen görseller Suriye’nin gerçek yüzü değil. Suriye'nin gerçek ve acı yüzü şu an Suriye’nin yüzde 60’ı yerle bir. İnsanları gönderin ama onurlu bir şekilde sevgiyle muhabbetle. 14 yıl Türkiye'de bulunan Suriyeli sığınmacılar son dönemde tabii ki ne yazık ki maalesef ayrıca ırkçılık oranı arttı. Suriye’nin yeniden inşa edilmesi aslında sadece Suriye'nin için değil Türkiye için de çok önemli. Suriye'nin yeniden inşa edilmesi için bir kardeş ülke olmak, düşman ülke değil. Bu çok önemli. Eğer şimdi insanları zorla gönderirsek, baskı yaparsak, insanların yıllardır burada yaşadığı dönemleri bu yanlış hata üzerinden Türkiye'ye karşı bir duyguları olabilir. Bu da bizi şu noktaya taşımıyor: ‘Bunları biz burada ağırladık, besledik. Bak bunlar nankörler’. Arap düşmanlığı var çünkü.
İnsanlarımız yıllar sonra sevgiyle, kardeşlikle, herkes evine dönecek. Kimse toprağını vatanını ülkesini terk etmez. Ama şu an durumlar müsait değil. Siyasetçilerimize şu sözü söylemek istiyoruz: Yeni Suriye için Türkiye için de çok önemli.”