Bir zamanlar popüler olan saat tamirciliği, akıllı saatlerin ve telefonların yaygınlaşmasıyla birlikte unutulmaya yüz tuttu. Artık çoğu insan zamanı öğrenmek için telefonlarını kullanıyor, bu da saat takma kültürünü büyük ölçüde yok etti. Hüseyin Selmandar, bu değişimi gözlemleyen ve mesleğini ayakta tutmaya çalışan nadir saat tamircilerinden birisi.
Çıraklıktan ustalığa
Selmandar, saatçiliğe başlama hikayesini şu sözlerle anlatıyor: "Berber olan babamın dükkânına gittiğimde, tesadüfen ustam Lütfü Binbaşı da oradaydı. Bana çırak olmamı teklif etti. Bu görüşme cumartesi günü gerçekleşti, iki gün sonra, yani 1972 yılında mesleğe başladım. Ustam çok iyi bir insandı ve beni gerçekten iyi yetiştirdi. Hala hayatta olan ustamı saygıyla anıyorum."
Ustasının yanında uzun yıllar çıraklık yaptıktan sonra kendi dükkânını açmış. "Önceleri sadece tamirle uğraşıyordum, zaman ilerledikçe saat ticaretine de başladık. Ancak yeni nesil saat tamircileri yetişmediği için hala bu işi sürdürüyorum," diyerek bu meslekteki eksikliğe de değiniyor.
"Saat artık bir aksesuar oldu"
Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte saatlerin kullanım amacı da değişti. Selmandar, "1990'lı yıllarda insanlar saatlere daha çok ilgi gösterirdi. Telefon piyasaya sürülünce saatlere olan ilgi azaldı. O dönemlerde masa saatleri çok yaygındı, özellikle ramazan aylarında talep daha da artardı. Saat, okula giden, işe giden ve herhangi bir yere yetişmek isteyenler için olmazsa olmaz bir cihazdı. Ancak telefonlar yaygınlaşınca saatlerin bu işlevi de azaldı ve saat artık bir aksesuar haline geldi," diyerek düşüncelerini aktaran Selmandar, mekanik saatlerle başladığı mesleğinde elektronik saatlere geçiş yapmış, ancak akıllı saatlerin hızına yetişemeyeceğini belirtiyor.