Ercan Çankaya - Haber Merkezi

Kadın Dayanışma Vakfı, geçtiğimiz hafta yoksulluk nafakasına ilişkin çarpıcı veriler içeren yeni raporunu açıkladı.

Raporda, nafaka hakkına erişimde kadınların karşılaştığı zorluklar gözler önüne serilirken, mahkemelerin hükmettiği nafakaların yüzde 44'ünün ödenmediği tespit edildi. Boşanma sonrası kadınların ve çocukların yaşam koşullarını etkileyen bu nafakaların miktarı, Türkiye’nin ekonomik gerçekleriyle bağdaşmayan seviyelerde kaldı.

Nafaka miktarları yetersiz, tahsil zor: Kadınlar açlıkla karşı karşıya

Avukatlar Zekiye Karaca Boz ve Ceren Akçabay’ın hazırladığı rapor, 16 ilde görülen 155 dava dosyasını kapsıyor.

İncelemeler sonucunda işsiz kadın oranının yüzde 48, işsiz erkek oranının ise yüzde 9 olduğu ortaya çıktı.

Erkeklerin yüzde 80'i asgari ücret ve üzeri gelirle çalışırken, kadınlarda bu oran yüzde 46'da kaldı. Kadınların yüzde 47'sinin ise herhangi bir geliri bulunmuyor.

Kadınlara hükmedilen yoksulluk nafakalarının büyük çoğunluğu, 1000 liranın altında. Mahkemelerin verdiği ortalama nafaka miktarı bin 179 lira. Bu rakam, asgari ücretin sadece yüzde 6,9’una tekabül ediyor.

Bu, kadınların en temel ihtiyaçlarını karşılayamayacakları bir ekonomik koşulu işaret ediyor. Üstelik nafaka miktarları her yıl enflasyon karşısında daha da erirken, erkeklerin yüzde 44'ü nafaka ödemekten kaçınıyor. Bu durumda kadınların yüzde 70’i icra yoluna başvurmak zorunda kalıyor, ancak bu da çoğu zaman tam bir çözüm sunmuyor.

Boşanma davası dosyalarının yüzde 88,4’ünde şiddet bulunuyor

Raporda, 2024 Araştırma verilerinde şiddet iddiaları bakımından artış yaşandığı; incelenen boşanma davası dosyalarının yüzde 88,4 gibi önemli bir oranında şiddet iddiası bulunduğu belirtilirken bu şiddet iddialarının yüzde 97'sinin psikolojik şiddet, yüzde 73'ünün fiziksel şiddet, yüzde 60'ının ekonomik şiddet, yüzde 17'sinin cinsel şiddet ve yüzde 1'inin dijital şiddet iddiası olduğu kaydedildi. Raporda ayrıca her dört nafaka davası dosyasından birinde ceza soruşturmasına konu kadına yönelik ve ev içi şiddet söz konusu olduğu vurgulandı.

Yoksulluk nafakası nedir, nasıl bağlanır?

Yoksulluk nafakasıyla ilgili az bilinenleri hukukçu Nilda Baltalı’yla konuştuk. Baltalı, yoksulluk nafakasının ne olduğunu ve hangi durumlarda verildiğini şu sözlerle anlattı:

Bahçeli, kutuplaşmaktan bıkan topluma mesaj verdi Bahçeli, kutuplaşmaktan bıkan topluma mesaj verdi

“Yoksulluk nafakası boşanma nedeniyle fakirleşecek ve geçimini sağlayamayacak durumda olan tarafça, karşı taraftan, karşı tarafın mali gücü oranında, süre ile sınırlı olmaksızın istenir. Yoksulluk nafakası Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesinde düzenlenmiştir. Nafakayı ödeyecek tarafın herhangi bir şekilde kötü davranışları olsun olmasın yoksullaşan kişi yoksulluk nafakası talebinde bulunabilir. Kanunen bu nafakanın kadına bağlanabilmesi için kadının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmesi ve kusurlu olmaması koşulları gerekmektedir. Eğer tarafların maddi durumu değişirse, nafaka miktarının genellikle arttırılarak değiştirilmesi için yine Aile Mahkemesine başvurulabilir. Ayrıca hakim, nafakayı belirlerken, eğer istenirse, gelecek yıllarda nafakanın nasıl ödeneceğine karar verir. Her koşulda nafakanın sınırları ve miktarı tekrar belirlenebilir ve koşulları varsa nafaka kaldırılabilir.”

‘Sorun uygulamada başlıyor’

Düzenlemenin hukuki açıdan “çok açık ve yeterli” olduğunu vurgulayan Baltalı, “sorun uygulamada başlıyor” değerlendirmesinde bulunarak şunları söyledi:

“Aslında Medeni Kanun kadın erkek ayrımı yapmamaktadır. Ancak ülkemizde boşandığı takdirde yoksulluğa düşecek olan, genelde işsiz veya daha az maaş alan hep kadındır. Bu nedenle uygulamada kadınlara yoksulluk nafakası bağlandığını söyleyebiliriz. Şunu da belirtmek gerekir ki, boşanan kadın çalışıyorsa ya da başka geliri varsa, örneğin kira geliri vb. mahkemeler yoksulluk nafakasına neredeyse hiç hükmetmemektedirler. Bilenin aksine, yoksulluk nafakası süresiz de değildir.”

Süresiz nafaka mağdurları adı altında yaratılan yapay bir mağduriyet

“Türk Medeni Kanunu’nun 176. maddesinde nafakanın hangi şartlarda kaldırılacağı belirlenmiştir” diyen Baltalı, “İstanbul Sözleşmesinin feshini izleyen süreçte 6284 sayılı kanunun da tehlikede olduğu günlerde, kadına yönelik şiddetin son derece hızlı bir şekilde arttığı, fakat alınan önlemlerin yetersiz olduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu.

Baltalı, sözlerine şöyle devam etti:

“Boşanmanın ekonomik ve psikolojik açıdan güçleştirildiği bugünlerde kadının şiddet sarmalından çıkamaması, nafakanın önündeki engellerin arttırılması, hatta nafakanın tartışmaya  açılması dahi yoksul kadınlar üzerinden şiddetin körüklenmesine neden olmaktadır. Süresiz nafaka mağdurları adı altında yaratılan yapay mağduriyet şiddetin kaynağını gizlemektedir. Tekrar etmek gerekirse, süresiz nafaka diye bir şey yoktur.  1 gün evli kalıp yıllarca nafaka alan bir kadın yoktur. Diyelim ki olsa bile bunu tüm kadın ve çocuklara yıkmak da hukuka aykırıdır. Kadın örgütleri Adalet Bakanlığına çağrı yapmaktadır, Türkiye’de kaç kadının ne kadar nafaka aldığını yayınlayın diye, ancak Bakanlık tek bir veri paylaşmamaktadır. Fakat biz biliyoruz ki, kadınlara hükmedilen yoksulluk nafakalarının büyük çoğunluğu 1000 TL’yi geçmiyor ve enflasyon karşısında eriyor. Boşanmak isteyen, nafaka almak zorunda olan, şiddet gören, çocuklarının velayetini almak isteyen anne kadının önünde çok büyük engeller var. Velev ki bir şekilde boşandı, nafakaya hükmedildi. Nafakanın kuş kadar olan miktarı anca mahkeme masraflarını karşılar. Belki onu bile karşılamaz. Üstelik nafakanın mahkeme takdir etti diye ödenmesi de söz konusu değildir. Nafakanın nafaka borçlusu erkeğe ödettirebilmesi için ayrıca yargı masrafı yapılması gerekmektedir. Nafaka ödememek için işten çıkıp sigortasız işlerde çalışan erkekler var. Özetle mevcut kanuni düzenlemeyi muhafaza edip yasanın uygulanmasını sağlamak gerekir. Kadınları yoksulluğa düşüren ve eşitsizliği derinleştiren sistemle mücadele etmek uzun vadede tek çözüm yoludur. Kadınlar nafaka hakkına el sürmelerine karşı mücadele ediyor, iyi ki varlar.”

Editör: Ercan Çankaya