Ercan Çankaya - Haber Merkezi
Kadın cinayetleri hâlâ Türkiye’nin gündeminde önemli bir yer tutmaya devam ediyor. Bu cinayetleri gündemin ana maddelerinden biri haline getiren 15 yıl önce, 2009 yılında işlenen bir cinayetti. Türkiye’yi derinden etkileyen Münevver Karabulut cinayeti, suçun işleniş şekli ve sonrasında yaşananlarla tartışılmaya devam ediyor. O dönemde Garipoğlu ailesi ve emniyet güçleri arasındaki ilişki tartışma konusu olmuştu.
Münevver Karabulut, 3 Mart 2009’da 18 yaşındayken, Garipoğlu’nun ailesine ait evde boğazı kesilerek öldürüldü. Karabulut’un cansız bedeni, parçalanmış şekilde gitar kutusuna konuldu ve Etiler’deki bir çöp konteynerine atıldı. Olayın hemen ardından Garipoğlu kayıplara karıştı ve cinayet Türkiye’de büyük bir infial yarattı.
Cinayetin işlendiği koltukta aile saadeti pozu
Geçtiğimiz aylarda Garipoğlu ailesinin fertlerinin Münevver Karabulut’un öldürüldüğü koltukta “aile saadeti” pozu vererek sosyal medyada paylaşması, “Cem Garipoğlu hapishanede intihar mı etti yoksa gizlice kaçırılıp saklandı mı” iddialarını yeniden gündeme getirdi.
Gerçeğin ortaya çıkmasını talep eden Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Cem Garipoğlu’nun mezarının açılmasına karar verdiğini duyurmuştu. Epözdemir, savcılığın ayrıca fethi kabir işleminin yapılmasına karar verdiğini duyurdu. Bu karar, Garipoğlu’nun intiharıyla ilgili yıllardır süren şüphelerin tekrar gündeme gelmesine yol açtı. Özellikle, Garipoğlu’nun gerçekten ölüp ölmediği konusunda kamuoyunda oluşan şüpheler, mezarın açılmasını önemli bir gelişme haline getirdi.
Mezardan alınan örnekler eşleştirilecek
Epözdemir, fethi kabir işlemine Karabulut ailesi adına katılmak için başvuruda bulunduklarını belirtti. Avukat, mezar açıldığında Garipoğlu’nun DNA örneklerinin alınacağını ve bu örneklerin eşleştirme işlemine tabi tutulacağını dile getirdi. Bu süreçle birlikte, Garipoğlu’nun gerçekten ölüp ölmediğinin kesin olarak ortaya çıkması bekleniyor.
Garipoğlu’nun mezarı 3 Ekim’de açılacak, mezardan DNA testi için örnek alınacak. Mezardaki kişinin Garipoğlu çıkmaması durumunda bundan sonraki süreçte neler olabileceğini Adli Bilişim Uzmanı İsa Altun’a sorduk.
Aile şüphe etmekte haklı
İsa Altun, ailenin avukatı Epözdemir’in daha önceki açıklamalarını hatırlatarak avukatın daha önceki DNA raporları konusunda şüphesi olmadığını söyledi. Ancak ailenin cinayetten sonra yaşadıkları dolayısıyla şüphe etmelerinin normal olduğunu ve yapılacak işlemin de hukuken en doğal hakları olduğunu belirten Altun, mezardaki kişinin Cem Garipoğlu çıkmaması durumunda raporu yazanlar hakkında görevi ihmalden dava açılacağını, yargılama süreci de dahil her şeyin yeniden başlayacağını yazdı.
Münevver Karabulut Davası’nın görüldüğü dönemde adliyede görev yaptığını, ailenin yaşadıklarının bir kısmına şahit olduğunu söyleyen Altun, ailenin şüphe etmekte haklı olduğunun tekrar altını çizerek kendisinin Adli Tıp Kurumu’nun ve mahkemelerinin böyle bir skandala karışmış olabileceklerine ihtimal vermediğini söyledi.
Aile haklıysa her şey yeniden başlar
Eğer aile endişelerinde haklıysa raporu düzenleyenlerin, mahkemeyi yanıltanların ve Garipoğlu’nun intihar ettiği cezaevinin müdürünün hepsinin görevi ihmal ve kötüye kullanma gibi suçlardan soruşturma geçireceklerini belirten Altun, ölümün üzerinden süre geçtiği, DNA testinin kesin sonuç verip vermeyeceği yönündeki sorumuz üzerine bu testlerin sadece deri örneğinden yapılmadığını, tırnak gibi parçaların vücuttan kolay kolay ayrılmayacağını, testin sonuçlarıyla ilgili bilimsel açıdan şüphe doğuracak bir durum olmayacağının altını çizdi.