Ercan Çankaya - Haber Merkezi
Netflix imzalı Kıbrıs Barış Harekatı döneminin olaylarının anlatıldığı Güney Kıbrıs yapımı Famagusta dizisi tartışma konusu oldu. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, dizide 'Rum tarafının propagandasını yapıldığını' belirterek tepki gösterdiler.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Netflix'te yayınlanacak olan “Famagusta” adlı dizinin '1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nı çarpıttığını' ve 'Rum tarafının propagandasını yaptığını' öne sürdü.
Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Çelik, dizinin rahatsız edici olduğunu savunarak “Barışı getiren ve adaleti tesis eden müdahalenin, Rum propagandasıyla hedef alınmasını kabul edemeyiz” ifadelerini kullandı.
Türk askeri hedef alınamaz
Ömer Çelik şunları kaydetti:
1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nı çarpıtan ve Rum tarafının propagandasını yapan bir dizinin, 20 Eylül’den itibaren bir film platformunda yayınlanacak olması çok rahatsız edicidir. Barışı getiren ve adaleti tesis eden müdahalenin, Rum propagandasıyla hedef alınmasını kabul edemeyiz. Bu dizi vasıtasıyla Kıbrıs Barış Harekatı, kahraman Türk askeri, barış ve adalet hedef alınamaz.
Tatar'dan tepki
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da "Böylesine bir kuruluş, böyle bir kara propagandaya nasıl alet olur düşüncesi içerisindeyim, düşündürücü olduğunu söylüyorum. Yakışmadı diyorum. Gerçekten kınanması gerekiyor ve kınıyoruz" dedi.
Famagusta dizisi
Güney Kıbrıs yapımı olan ve yönetmenliğini ve başrolünü Andreas Georgiou'un üstlendiği Famagusta dizisi Kıbrıs Harekatı'nı konu alıyor.
Georgiou Instagram'da yaptığı bir paylaşımda, dizinin 20 Eylül'den itibaren Netflix'te yayınlanacağını söyledi.
Mağusa'da bir anne ve babanın kaybettiği bebeklerini 50 yıl boyunca aramalarının hikayesinin anlatıldığı Famagusta dizisi daha önce 24 bölüm olarak Yunanistan'da yayın yapan Mega TV kanalında gösterilmişti.
Netflix, Yunan ve Rum propagandasına alet olmayı yeğlemiş
Daha yayımlanmadan önce büyük tartışmalara neden olan diziyi, KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi ve KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili Prof. Dr. Ata Atun’a sorduk. “Dizi ve film platformu Netflix, senaryonun içeriğini araştırmadan belli ki Yunan ve Rum propagandasına alet olmayı yeğlemiş” diye konuşan Prof. Atun, “Kıbrıs sorununun 1974’te başladığını iddia eden, tarihi istedikleri şekilde tahrif eden Rumlar, şimdi de yalan dolan ve anlata anlata kendilerinin inandığı mitomanik senaryolarla 1974 mağduru olduklarını dünyaya ilan etme derdinde” ifadelerini kullandı.
“Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından finanse edilen ve yapımına katkı konan dizide, Yunanistan’ın 15 Temmuz 1974 tarihinde darbe yaparak Makarios’u devirmesi ile başlayan iç çatışmaların” olmadığının altını çizen Atun, “Darbeyi gerçekleştiren EOKA B teröristleri tarafından solcu Rumların katledilmesi, terörist başı Nikos Sampson’un darbe lideri ilan edilmesinin” de dizide yer almadığını belirtti.
Dizide Kıbrıs adasının Yunanistan’a ilhak edildiği açıklaması yok
Türkiye’nin, Yunanistan’ın ve İngiltere’nin garantörü olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılarak yerine “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti”nin ilan edilmesi ve Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’nin yönetimindeki Kıbrıs adasının Yunanistan’a ilhak edildiğinin açıklamasının” da dizide kendisine yer bulmadığını söyleyen Atun şunları söyledi:
Tabii ki bunlar olmayınca, Kıbrıs adasının Yunanistan’a ilhak edildiği açıklaması sonrasında Rum Milli Muhafız ordusunun ve terör örgütü EOKA B’nin silahlarını Kıbrıs Türklerine yöneltmeye başlandığı, uluslararası tanınırlığı olan Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası EK I, Garanti ve İttifak Anlaşması’nda belirtildiği üzere Türkiye’nin garantör devlet olduğu ve EK I, Madde 4’e göre garantör devletlerin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde statü değişikliği olduğu vakit müdahale yetkisi olduğu da yok.
Dünyayı kandıracaksınız, bizi nasıl kandıracaksınız?
“Yayınlanacağı iddia edilen dizi hakkında çıkan haberler, dizinin tamamen yalan üzerine inşa edilmiş kurguya dayalı olduğuna işaret etmekte” diyen Atun, “Hadi dünyayı kandıracaksınız diyelim, bizi nasıl kandıracaksınız?” diye sordu.
“20 Temmuz 1974 tarihinde başlayan uluslararası hukuka dayalı askeri müdahaleye” kendisinin de mücahit olarak katıldığını belirten Atun, ‘“Türk ordusunun sivil yerleşim yerlerini bombaladığını ve Türk askerinin sivillere ateş ettiğini’ hiç görmedim ve duymadım” dedi. Bu iddianın tamamen yalan ve itibar zedelemeye yönelik olduğunu belirten Atun şöyle konuştu:
Türk askerinin fıtratında “silahsız kişilere ateş etmemek” var, “yardıma muhtaç asker de olsa düşmana yardım etmek” var. 1974 Barış Harekatında bu insani davranışları çok gördüm ve çok uyguladım. Annesinin babasının evlerinin avlusundaki ağaca bağlayıp terk ettiği, bizi görünce inleyerek dondurma isteyen zihinsel engelli Rum çocuğu eve götürüp temizlememiz, karnını doyurmamız ve yetkililere teslim etmemiz bunlardan biridir. Hem Rumların yaptığı gibi masa başında yazılmamış, bizzat yaşanmış bir hikayedir.
Anlaşılan o ki bizim bunları anlatmamız, filme çekmemiz, geniş kitlelere ulaştırmamız gerekiyor zira propaganda içerikli diziler, silahlı mücadeleden daha etkin hale gelmiş durumda.
“Propaganda ve tanıtım eksikliği nedeniyle 1963-1974 yılları arasında biz Kıbrıs Türklerine uygulanan soykırımdan bırakın dünyayı, soykırımı uygulayan Rumların ve kendi yeni yetme gençlerimizin bile haberleri yok” diyen Atun o günlerle ilgili şunları anlattı:
50 sene önce, 15 Ağustos 1974 tarihinde, Muratağa, Atlılar ve Sandallar köylerinde Rumlar tarafından 3 aylık bebekten, 93 yaşındaki yaşlılara kadar hunharca katledilen kardeşlerimizin uğradığı katliamdan, Rumların bile daha geçen hafta haberleri oldu.
Muratağa, Atlılar, Sandallar gibi katliamların yanı sıra Türkeli katliamı, Taşkent katliamı, Kumsal katliamı gibi katliamları da yaşadık biz.
Bizim 6 aylıktan 90 yaşına kadar insanımız yakılıp kör kuyulara atıldı.
Bizim okullarımızda öğretmenlerimiz karne verdikleri öğrencilerinin katlinin yasını tuttu.
Bizim arabalarımız yollarda kayboldu.
Bizim otobüslerimiz, binek araçlarımız içindeki yolcularla birlikte gömüldü.
Biz 13 yıl adanın yüzde 3’lük kısmına hapsedildik.
Bizim köylerimiz yakıldı.
Ekonomik baskıları, Rumların tüm yönetimi ele alıp Kıbrıs Türklerini göçe zorlamalarını anlatmıyorum bile.
Propaganda yoluyla mağdur koltuğuna Rumlar yerleştirildi
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, bu katliamları ve 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs’ta Kıbrıs Türklerine uyguladıkları soykırımı büyük bir başarıyla kendi halkından ve dünya kamuoyundan saklamayı, gündemden, gazetelerden, medyadan, basından ve TV’lerden uzak tutmayı başardığını söyleyen Atun, “Mağdur olan ve soykırıma uğrayan bizler Kıbrıs Türkleri iken, propaganda sonucunda mağdur koltuğuna Kıbrıs Rumları yerleştirildi” diye konuştu.
“Özellikle Kıbrıs konusunda haklılığımızı ortaya koyacak, dünyaya bizleri istilacı olarak değil, mağdur taraf olduğumuzu ortaya koyacak ve haklı gösterecek dizilerin yapılması artık kaçınılmaz olmuştur” diye konuşan Atun, “Bizim yapmamız gereken, bize yapılanları anlatacak diziler ve filmler yaparak Netflix’te paylaşmak. O zaman Netflix ve bu tür platformların gerçekte eğlence platformu mu, propaganda aracı mı olduğunu anlayacağız. Biliyoruz bilmesine de sağlamasını yapalım” ifadesini kullandı.