Kars Gravyeri’nin kökleri, 1878 yılında İsviçreli peynir ustası David Moser’in Boğatepe’yi ziyaretine dayanıyor. Bölgenin peynir üretimine son derece uygun olduğunu fark eden Moser, o dönemden bu yana gravyer yapımına katkı sağlamış. Bugün ise Kars’ta üretilen bu peynir, sadece bölgenin değil, tüm Türkiye’nin gurur kaynağı olmuş durumda.
Gravyerin sırrı: Doğa ve özen
Kars Gravyeri’ni özel kılan pek çok unsur var. Çapan Süt Ürünleri’nin sahibi Selami Çapan, gravyerin tamamen doğal yöntemlerle üretildiğini, ineklerin yılın 6-7 ayı merada otladığını ve bu doğal beslenme şeklinin peynirin kalitesine büyük katkı sağladığını vurguluyor. Ayrıca, gravyer yapım süreci, kuzey rüzgarı gibi çevresel faktörlerle birleşince bu eşsiz lezzet ortaya çıkıyor. Peynirin aroması ve üretim şekli, diğer peynirlerden tamamen farklı. Özellikle kahvaltılarda ve turistik bölgelerde sıkça tercih edilen bu peynir, bir meze ürünü olarak da damaklarda unutulmaz bir iz bırakıyor.
Kars’tan Avrupa’ya
Kars Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadir Bozan, bu coğrafi işaretin sadece bir başlangıç olduğunu ve şimdi sırada Avrupa coğrafi işareti için girişimlerde bulunacaklarını belirtti. Bozan, "Kars’a özgü bu peynir, Türkiye’de sadece Kars ve Ardahan bölgesinde üretiliyor, ancak yüzde 95’i Kars’ta üretiliyor. Yıllık yaklaşık 200-250 ton üretimle bu peynir hak ettiği değeri bulacak," diyerek Kars Gravyeri’nin uluslararası arenada tanınmasını hedeflediklerini dile getirdi.
Doğanın kucakladığı lezzet
Kars’ın zengin florasıyla beslenen ineklerin sütünden yapılan gravyer peyniri, hem bölgenin doğal kaynaklarının gücünü hem de yüzyıllara dayanan bir gelenekten gelen bilgi birikimini yansıtıyor. 2021’de başlayan coğrafi işaret süreci, nihayet 17 Eylül 2024 tarihinde tamamlanarak Kars Gravyeri tescillendi.
Bu tescil, yalnızca bir lezzetin korunmasını değil, aynı zamanda Kars'ın kültürel mirasının yaşatılmasını da sağlıyor. Gravyer peyniri, artık sadece Kars’ta değil, tüm dünyada adını duyurmaya hazırlanıyor.