Dünya

İsrail Yemen’i bombaladı... Çatışma büyüyecek mi?

İsrail, dün gece Yemen’in Hudeyde kentine düzenlediği saldırıda Yemen’deki Husileri vurdu. Orta Doğu’daki Direniş Ekseni’nin önemli bir parçası olan Ensarullah’ın güçlenmesini, İran’la ilişkilerini ve bundan sonra neler olabileceğini Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Murat Cingöz’e sorduk…

Abone Ol
Ercan Çankaya - Haber Merkezi

İsrail savaş uçaklarının, dün gece Yemen’deki Kızıldeniz kıyısında bulunan Hudeyde Limanı'na saldırı düzenlediği açıklandı.

Bombardımanın, Hudeyde Limanı'ndaki yakıt depolarını vurduğu aktarıldı. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, Hudeyde Limanı yakınlarında güçlü patlamalar meydana geldiği, infilak nedeniyle mantar bulutunun yükseldiği görüldü. Saldırıda ölü ve yaralı sayısına ilişkin bilgi verilmedi.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, “İsrail'e yönelik saldırılara yanıt olarak Yemen'deki Husi isyancılarının "askeri hedeflerini" vurulduğu” açıklandı. Yemen’deki Ensarullah’ın Cuma günü Tel Aviv'in merkezine düzenlediği SİHA saldırısında 1 kişinin öldüğü, en az 10 kişinin ise yaralandığı belirtilmişti.

İsrail’in saldırısını Uluslararası İlişkiler Uzmanı, Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Murat Cingöz’e sorduk.

Yemen’de 10 yıldır iki siyasi otorite var

Öncelikle Yemen diye geçse de Yemen’de şu an iki siyasi otorite olduğunu belirten Murat Cingöz, İsrail’in Husileri vurduğuna dikkat çekti. Husiler’in 2014’te başlayan iç savaşla Yemen’in başkenti Sana’yı ele geçirdiğini belirten Cingöz, uluslararası toplumun tanıdığı Yemen hükümetinin de Aden’de olduğunu belirtti. Sana’daki Husi hükümetini İran’ın desteklediğini hatırlatan Cingöz, Aden’deki hükümetiyse Suudi Arabistan’la birlikte Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman gibi müttefiklerinin desteklediğine dikkat çekti.

ABD ve İsrail karşıtlığı Ensarullah’ın ideolojik temeli

Husilerin Ensarullah örgütünün 90’larda kurulduğuna dikkat çeken Cingöz; Şiiliğin Zeydilik inancına sahip grubun kendi kimliklerini canlandırma amacını taşıdığını, ABD ve İsrail karşıtlığının, kuruluşundan itibaren Ensarullah’ın ideolojik temellerinden biri haline geldiğini vurguladı.

Husilerin başlangıçta dış destek almadan güçlendiklerini belirten Cingöz, 2014’teki iç savaştan sonra İran’ın desteğini almaya başladıklarına dikkat çekti. Ensarullah’ın İran’dan aldığı destekle silahlı insansız hava araçları (SİHA) üretmeye başladığını ve Babülmendep Boğazı’nda İsrail’e giden gemileri vurmaya başladığını hatırlatan Cingöz, örgütün Lübnan Hizbullahı ve Hamas’la birlikte direniş ekseninin önemli bir parçası haline geldiğini vurguladı.

Ensarullah’ın İran’la ilişkisi basit bir bağımlılık ilişkisi değil

Ensarullah’ın ideolojik arka planının Zeydiliği Yemen’de güçlendirmek ve bu ülkede nüfusun önemli bir kısmına sahip olan Zeydileri ekonomik olarak dezavantajlı konumlarından kurtarmak olduğunu belirten Cingöz, örgütün basit bir Şii aktörü gibi davranmadığına dikkat çekti. Cingöz, Zeydiliğin aslında Şiiliğin Sünniliğe en yakın kolu olduğuna dikkat çekerek İran’a bağımlı olduklarını, fakat kendi otonomilerini koruduklarını söyledi.

İran kontrollü bir gerginlik istiyor

İran’ın dün geceki olay üzerine İsrail’e yeni bir saldırıda bulunabileceğine ilişkin yorumları sorduğumuz Cingöz, İran’ın İsrail’e direkt bir hamle yapması için saldırının doğrudan kendisine yapılması gerektiğini belirtti. Bu tür doğrudan olmayan saldırılarda İran’ın Hizbullah gibi vekiller üzerinden bir savaş yürüteceğini söyleyen Cingöz, bunun da zaten yapıldığını söyledi.

İran’ın şu an büyük siyasi ve ekonomik sorunlarla boğuştuğunu dile getiren Cingöz, başlangıçta Hamas’ın saldırısından bile haberdar olmadığına dikkat çekerek İran’ın ABD ve İsrail’le kontrollü bir gerginlik yürütme stratejisini uyguladığını belirtti. Gerginlikten tamamen kaçınması durumunda İran’daki rejimin kendi kuruluş amacından ve ilkelerinden sapmış olacağını ve bunun da zaten erimekte olan desteğinin iyice kaybolmasına yol açacağını vurgulayan Cingöz, kontrolsüz bir gerilimin ise rejim için telafi edilemez sonuçlar doğuracağını söyleyerek rejimin böyle bir çatışmayı sürdürecek maddi kapasiteye de sahip olmadığını belirtti.